Sosyal Medyada Olmak mı, “Olmak” mı?

“Enformasyon içinde boğuluyorken bilgiye açız.” — Rudherford Rodgers

Aykut Gül
4 min readNov 30, 2021

Erich Fromm’un “Sahip olmak mı, olmak mı?” sözünü bu makalenin başlığına uyarladım. “Olmak” tabirini; kemale ermek, kamil insan olmak, ermek, nefs-i mutmainneye ulaşmak anlamlarında değerlendiriyorum burada. Fromm, maddi sahiplik ile kemale ermek arasındaki tercihi ortaya koyarken, ben de bu makalede, biraz da keskin bir ifadeyle, “sosyal medyada olmak mı, manevi terakki mi” seçeneğini tartışmaya açmış oldum. Sosyal medya ve “Olmak” hakkında daha detaylı bilgi önceki yazılarımda mevcut. (Alt çizgili ifadelere tıklayarak ilgili bağlantıya gidilebildiğini tekrar hatırlatırım)

Yaklaşık olarak yedi sene önce tüm sosyal medya (SM) hesaplarımı kapattım. Youtube da sosyal medya platformu olmakla birlikte kategorik olarak diğerlerinden ayrıştığını kabul eder ve hariç tutarsak, şu an hiç bir SM hesabımın olmadığını söyleyebilirim. Sadece gündemin yoğun olduğu zamanlarda Twitter’daki bir kaç güvendiğim hesaba ve TT ‘lere — gündem konularına — göz atıyorum istisnai olarak.

Gilles Lambert / Unsplash

Bir çok bilgisayar yazılımı geliştirmiş bir kişi olarak, böyle bir tercihte bulunmam çevremde hep yadırgandı. Ancak son aylarda, yazılarını ve konuşmalarını takip ettiğimi bir çok değerli ismin (bazıları psikolog veya psikiyatrist) sosyal medyadan uzaklaşma kararı aldıklarına şahit oluyorum.

Aslında benim savunduğum katı bir sosyal medya karşıtlığı değil. Herkesin şartları, yetenekleri ve etkileme gücü farklıdır. Sosyal medyanın sağladığı bazı artılar olduğu gibi bir çok zararlı yönleri de söz konusu.

Öncelikle SM’nın olumlu yönlerine değinmek istiyorum:

  • Sağlam kaynakları bulabilirseniz hızlı ve doğru bilgi elde edebilirsiniz.
  • Kaleminiz iyi ve üretkenseniz, içerikleriniz SM’de hızlı bir şekilde yayabilirsiniz. Ürünlerinizi basılı materyal haline getirmek ve kitlelere ulaştırmak aylar alabilirken, SM’de bir kaç dakika içinde binlerce kişiye ulaşabilir ve geri besleme alabilirsiniz. Sıcak gelişmeler karşısında hızlı paylaşımlar yaparak doğru bilginin yayılmasına katkı sağlayabilirsiniz.
  • Özellikle de görsel içerik üretme imkanınız varsa, ses tonunuz etkiliyse ve mesajlarınızı kısaltma becerisine sahipseniz (bir kaç dakikalık video ve podcastler) etki alanınız çok daha geniş olacaktır.
  • İş hayatı veya kurumsal açıdan baktığınızda SM’de olmak kaçınılmaz sanıyorum.

Bunların yanı sıra SM bir çok açıdan da kaybettirebilir:

  • Zaman: Günde yaklaşık olarak üç saatten yılda 1000 saat kaybınız olur. Bunun fırsat maliyeti ise yılda en az 50 kitap okumaktır. En az bir programlama dili öğrenmektir. Bir yabancı dili ortalama bir düzeye getirebilmektir.
  • Enerji: Harcanan zaman ile bitmiyor kaybınız. Sadece SM’de geçen zamandaki enerji kaybınız da değil tüm kaybınız. SM’den ayrıldıktan sonra da orada yaşadıklarınız, zihninizde ve kalbinizde sizi meşgul etmeye devam ediyor. Belki uyku kalitenizi etkiliyor, rüyalarınıza giriyor. Dolayısıyla tüm 24 saatinizi bir şekilde etkiliyor. Düşünce ve hayal gücünüz kısıtlanıyor. Üretkenliğiniz azalıyor. Azalan enerji, sizi daha hızlı ama kalitesiz enerji kaynaklarına yönlendiriyor. İşlenmiş şekerin çok miktarda yer aldığı tatlılar, çikolata, fast-food, gazlı içecekler bunların başında geliyor.
  • Kendinizi sürekli açıklama mecburiyeti: SM’deyseniz her durum, her olay ve her konuda taraf olmanız ve bir eylemde bulunmanız beklenir. Birinin paylaşımını beğenmek kadar kayıtsız kalmak da bir eylemdir ve bununla da sorgulanırsınız. Gerçek hayatta belki de muhatap bile olmayacağınız insanlar, SM’deki her davranışınızı eleştirme hakkını kendilerinde görürler.
  • Sürekli aktif ve çevrimiçi olma ihtiyacı: SM’da yaptığınız paylaşımlar karşılığında aldığınız beğeniler ve yorumlar size dopamin sağlıyor. Bunun kararında olması iyi bir şey ancak dopamin bağımlılık yapıyor ve siz her defasında daha fazlasını istiyorsunuz. Daha fazlası ise iyi içerikten çok beğeni alabilecek içerikler sağlamakla oluyor. Bunun için de sürekli yazılı ve görsel materyal hazırlama ve bir an önce paylaşma telaşına kapılıyorsunuz. Pasif kalmak ise unutulmak, göz ardı edilmek demek. Bir çok SM bağımlısının depresif hali bundan kaynaklamaktadır.
  • Kişisel verileriniz: SM’de olmak demek her an dijital ayak izlerinizi orada bırakmak demektir. Sizin sadece kişisel verileriniz değil düşünce, fikir, duygu ve davranışlarınız tamamen resmedilebilir. Bugün ticari olarak kullanılan bu bilgilerin gelecekte ne amaçlarla size karşı kullanılabileceğini tahmin bile edemezsiniz.
  • Düşünce yapınız: Yanlış bir yankı odasında, farkında olmadan düşünce yapınızda ve inanç dünyanızda değişim meydana gelebilir. Her an aynı mecralardan zehirli paylaşımlara maruz kalmak — taşı delen damlaların sürekliliğidir — sizi olumsuz yönde dönüştürebilir. Bu dönüşüm, doğal olarak gençlerde çok daha hızlı meydana gelecektir.

Buraya kadar artılarını ve eksilerini kendi tecrübelerime göre sıralamaya çalıştığım SM kullanımı konusunda, herkesin kullanabileceği bazı soruları ve ölçütleri vermeye çalışacağım:

  • SM’de olmak bana ne kazandırıyor, ne kaybettiriyor? SM’de kurumsal işler için mi, kişisel kullanım için mi bulunuyorsunuz?
  • Gün sonunda sosyal medyada ne kadar zaman geçiriyorsunuz? Bu geçirdiğiniz zaman size ne hissettiriyor? İç huzuru mu? Huzursuzluk mu? İş hayatınıza veya kişisel gelişiminize katkısı var mı?
  • SM’nin inançlarınızı ve değerlerinizi kuvvetlendirdiğini veya zayıflattığını düşünüyor musunuz?
  • Boş zamanınızda veya sıkıldığınızda kendinizi SM’de mi buluyorsunuz?
  • Paylaşımlarınızın yüzde kaçı kendi içeriğiniz? Yüzde kaçı başkalarının paylaşımları?
  • SM’de TT olan konular sizi etkiliyor mu?
  • SM’de geçirilen zamanın fırsat maliyetini düşündünüz mü? Neleri kaçırdığınızı biliyor musunuz?
  • SM’de, paylaştıklarınız veya paylaşmadıklarınız hakkında sık sık kendinizi açıklamak durumunda kalıyor musunuz?
  • SM’de lince maruz kaldınız mı? Neler hissettiniz?
  • SM’de bir yankı fanusu içinde misiniz?
  • “İnsan, zamanı durdurmak istediği yere aittir.” der Amelie. Siz SM’de durdurmak ister misiniz zamanı?
  • “Allah’ın sizin hakkınızdaki hükmünü merak ediyorsanız, neyle meşgul olduğunuza bakın!” sözü çerçevesinde SM’de harcadığınız zamanı nasıl değerlendirebilirsiniz?

Bu sorular üzerinde sakince bir değerlendirme yapma ve SM ile ilişkinizi yeniden şekillendirme zamanı gelmedi mi sizce?

Horace Walpole, “Hayatın tüm sırrı, bir tek şeyle adamakıllı, diğer binlercesiyle de gereği kadar meşgul olabilmektir.” der. SM ile gerektiği kadar mı meşgulüz? Adamakıllı odaklandığımız şey nedir? Yoksa SM, bizim için oyun ve eğlenceden mi ibaret? Öyleyse İlahi ikazı (Ankebut 64) hatırlama vakti gelmedi mi?

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim