Kendi İçimize Yolculuk Ne Zaman?

Nizamiye Medresesi baş müderrisi iken kendi iç dünyasına yolculuğa başlamak, tüm önemli görevleri terk etmek ve tam onbir yıl uzlette kalmak. Gerçekten de tüm bu makamları ve şöhreti terk edebilmek için insanın büyük bir nedeni olmalı.

Aykut Gül
5 min readAug 14, 2021

--

İnsanoğlu, özellikle yaşının kemale ulaştığı dönemlerde, içine dönmeye, hayatı ile ilgili bazı sorgulamalar yapmaya başlar. Başarı merdiveninin son basamağına yükselenler, hayatta elde edebileceği her şeye neredeyse kavuşmuş olanlar, bir dönem ya tükenmişlik sendromu yaşarlar ya da bir içsel yolculuğa çıkma ihtiyacı hissederler.

“Yapmaya değecek en güzel yolculuk, insanın kendi içinde yapacağı yolculuktur” — Suzanna Tamaro

Dini ilimlerde, aynı şekilde belirli bir aşamaya gelenler de bu ihtiyacı hissederler. Bu arayışları, tasavvufi bir yolculuk, sahip olduklarını terk, uzlet, tefekkür vb adımlar izler genellikle. Eğer yolculuk rehbersiz gerçekleşirse, iç dünyayının karanlık dehlizlerinde kaybolmak da mümkün… Bu süreçte insan kendi kitabını okur. Okumayı ve analiz edebilmeyi öğrenmişse tünelin sonundaki ışığı görmek çok sürmeyecektir.

Bu arayış, çaba ve yolculuklar farklı yaşlarda olabilir… Genellikle kırk yaşından sonra ortaya çıkar… Bu süreçte insan, dünyadan kopmak, insanlardan uzakta, tüm ünvanları ve sahiplikleri geride bırakarak, kendini bulmaya, anlamaya çalışmak ister. En büyük “Güce” teslim olma çabasıdır aslında özünde… Bu tamamen, bir ömür boyu süren bir inziva değil, etrafını aydınlatabilmek için önce kendi kalbi problemlerini çözmek ve daha güçlü olarak dönebilmek içindir… Bir bakıma önce kendini aydınlatma, sonra çevresini aydınlatma… Yoksa hristiyanlıktaki ruhbanlık gibi bir yaşantının veya sınıfın İslam’da olmadığı ve asla tasvip edilmediği bir gerçektir.

İnsanlık tarihinde bunun çok örnekleri olmakla birlikte bu yazıda bir kaç örneğe yer verilmiştir.

Bu konuda en mükemmel örnek elbette ki kainatın serveri Hz.Muhammed (sav) olacaktır. Peygamberimiz (sav), muhtemelen otuz beş yaşlarında iken ramazan aylarında dedesinin inzivaya çekildiği Hira’daki mağaraya kapanmaya başladı. Özellikle nübüvvetin ilk müjdeleri olarak kabul edilen sadık rüyalar gördüğü altı ay içerisinde yalnız kalmak istiyor ve bu mağarada tefekküre dalıyordu. (TDV İslam Ansiklopedisi) Yine Peygamberimizin (sav) Miraç hadisesi, dikey boyutta bir manevi yolculuk ile karşımıza çıkar.

Benzer bir yolculuk bir çok peygamber için söz konusudur. Hz. Musa’nın (as), Sina Dağ’ında ilahi emirleri alışı, bir başka dağda gerçekleşen uzlet ve manevi yolculuktur.

Hz. Yusuf için atıldığı kuyu, kölelik ve zindana atılması; Hz. Yunus’un balığın karnındaki hayatı fiziksel ve sosyal uzleti içeren olgunlaştırma evreleridir. Tek Allah’a inandıkları için yapılan eziyetlerden kaçan yedi hristiyan gencin Eshab-ı Kehf Mağarası’nda üç yüz yıl uyumaları bu yolculukların bir başka örneği…

İslam dünyasının önemli alim ve filozoflarından olan İmam-ı Gazali (ks), genç yaşta, Nizamiye Medresesi baş müderrisi iken kendi iç dünyasına yolculuğa başlamış, tüm önemli görevleri terk etmiş ve tam onbir yıl uzlette kalmıştır. Gerçekten de tüm bu makamları ve şöhreti terk edebilmek için insanın büyük bir nedeni olmalı.

Mantas Hesthaven / Unsplash

İmam-ı Gazali (ks), El Munkızu Mined Dalâl’de, Şam’daki Emevi Camiinde yaşadığı böyle bir deneyimi anlatırken, bir süre o camide itikâfa girdiğini, her gün caminin minaresine çıkarak kapıyı üzerine kilitlediğini ifade eder.

Gazali (ks) aynı eserde, sahip olduğu her şeyi terk etmek ve bir göçe hazırlanmak için uzun zaman kendisi ile mücadele eder. Geride az bir ömrünün kaldığını, önünde uzun bir ahiret yolculuğu bulunduğunu, bütün ilim ve amellerin riya ve gösterişten ibaret olduğunu, ahirete hazırlık yapma ve dünya ile bağlantısını kesme zamanının geldiği konusunda kendisini ikna etmeye çalışır. Bir süre sonra ders veremez olur, yeme-içmeden kesilir ve hatta hekimler ilaçla tedaviden ümitlerini keserler. Sonunda tüm görevlerini terk ederek içsel yolculuğuna çıkar büyük insan.

Gazali (ks)’nin “Kendini Bulmak” kitabını okumak sanırım hepimize farklı bir manevi yolculuk tecrübesi yaşatacaktır.

Nefsini terbiye etmek maksadıyla mürşidi tarafından kendisine verilen tuvalet temizleme vazifesini yerine getiren Mevlânâ Hâlid-i Bağdadi Hazretleri’nin, nefsinin, önüne çekmek istediği gaflet perdesini, ihlâs, samimiyet ve teslîmiyet sâikasıyla aşması (Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları)… Büyük bir alim iken, tüm makamları terk ederek, nefsini terbiye etmek için bir tasavvuf yolculuğuna çıkan, tuvalet temizlerken şeytanın müdahalesine, gerekirse sakalıyla temizleyeceğini söyleyerek izin vermeyen ve sınavı başarı ile geçen Hâlid-i Bağdadi (ks) kendi içimize yolculuk için müstesna bir örnektir.

Hz.Mevlana’nın Hz.Şems ile yaşadığı halvet de bir başka boyutudur bu tür bir yolculuğun. Bu konuda, Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Hz. Mevlana ile Aile Terapisi” adlı kitabında şu bilgilere yer verir:

“Hz. Mevlana’nın bir müddet aldığı eğitim sebebi ile halktan çekilip Hz. Şems ile yalnız kalması müritlerin ve halkın fitnesine sebep oldu. İnsanlar bu birlikteliği yanlış şekillere sokarak şeytana malzeme verildi. Hz. Şems ve Hz. Mevlana halvethanede tam üç ay gece ve gündüz visal orucu ile oturdular, hiç dışarı çıkmadıkları gibi kimsede yanlarına girmeye cesaret edemedi. Bundan sonra Hz. Mevlana okutmak, öğretmek ve vaaz etmekten el çekerek Allah’a ibadet ile meşgul oldu. Konya’nın büyükleri Hz. Mevlana’nın eski dostlarından, en yakın akrabalarından uzak tutan kişi olarak Hz. Şems’i suçladı. Hz. Şems’e söylenmeyecek sözler, küfürler söyledi. Hatta Hz. Şems’in ölmesini ya da Hz. Mevlana’nın yanından göç etmesini istediler. Sevgi konusunda Hz. Mevlana’yı Hz. Şems ile paylaşamadılar”

Robin S. Sharma’nın “Ferrarisini Satan Bilge” adlı kitabı, İslam dünyası dışında bu tür bir arayışı roman kıvamında anlatır. Kitapla ilgili kısa bir bilgiyi aşağıda bulabilirsiniz:

Julian Mantle, elli yaşlarında ve ülkenin en ünlü avukatlarından biridir. Mesleğinde çok başarılı olan Julian, hayatta sahip olunabilecek her şeye de sahiptir: Kariyer, şöhret, para, özel bir jet, ada ve kırmızı bir Ferrari. Julian sürekli çalışmakta ama sağlığına hiç dikkat etmemektedir. Yoğun iş temposu nedeniyle bir duruşma sırasında kalp krizi geçirir. İşte bu hastalık Julian’ın tüm hayatını değiştirecektir. Hastanede gördüğü tedavinin tamamlanmasından sonra ortadan kaybolur. Sahip olduğu her şeyi hatta çok sevdiği Ferrari’sini bile satmış ve Hindistan seyahatine çıkmıştır. (Kaynak: http://roman-ozetleri.blogspot.com/2008/04/ferrarisini-satan-bilge.html)

Tolstoy’un hayatında bir çok kez içsel yolculuğa çıktığı görülür. Özellikle Allah inancı, dinler, zengin-fakir, güçlü-zayıf konularına çok kafa yormuştur.

“Sadece Tanrı’ya inandığım anlarda yaşadığımı hatırladım… Yaşamak için Tanrı’nın varlığının farkında olmaya ihtiyaç duyuyordum. O’nu unutmaya ya da inkar etmeye göreyim ölüyordum.” diyen Tolstoy’un hayatı mutlaka derinden okunmalı…

“İnsan Neyle Yaşar?”, “İtiraflarım” ve “Hz. Muhammed” adlı eserleri, hayattaki anlam arayışı ve dinler konusunda çok kafa yorduğunu, bunun sıkıntısını çektiğini ve yaygın kanaat olarak nihayetinde İslam’ı kabul ettiği yönünde görüşler var. (Aykut Gül, Tolstoy’u Yeniden Keşfetmek)

Bu örneklerin dışında bir çok yazar ve felsefeci, içsel yolculuğa çıkmış ve hayatta anlam arayışı üzerine kafa yormuştur. Ancak bazıları bunu başarmış ve bir üst seviyeye sıçramış, bazıları ise hayatının son demlerini akıl hastanelerinde geçirmiş veya intihar etmiştir.

Bugün uygulamasının hala var olup olmadığı konusunda yeterli bilgi olmamakla birlikte, çilehane ya da halvethane denilen ve dervişlerin çile çıkarması için hazırlanmış loş hücrelerde geçirilen kırk gün de bir içsel yolculuk olarak nitelendirilebilir. Özellikle Mevlevilik’te yaygın uygulaması vardır.

Bunun için zaman zaman uzaklaşmak, ortam değiştirmek, konfor alanının dışına çıkmak gerekecektir. Zor bir süreç olmakla birlikte seviye atlamak için mutlaka bu yolculuğa çıkılmalı. Zamanı geldiğinde zaten buna mecbur kalırsınız. Kaçmanız mümkün olmaz. Unutulmaması gereken tek şey, bu seferde yanınızda sadece Allah’ın olduğunu bilmeniz ve ilk adımı atarken onun inayetini istemeniz…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim