Doğal Zeka & Yapay Zeka: Rekabet mi? İşbirliği mi?

Yapay zeka, doğal zekanın sonunu mu getiriyor?

--

Önce kişisel bilgisayarlar… Ardından internet, akıllı telefonlar, sosyal medya, metaverse… ve nihayet yapay zeka…

Giderek kalbimizi ve zihnimizi işgal ediyor, beşeri vasıflarımızı köreltiyor ve her geçen gün daha fazla insanı bağımlı yapıyor.

“İnsanlığın trajedisi, onu güçlü kıldığını sandığı vasıtaların aynı zamanda onun kuyusunu kazması, onun güçsüzlüğünün sebebi de olmasıdır” diyen Kemal Sayar hocamın kastettiği günlerde miyiz? Ne dersiniz?

Artık belleğimizi çok az kullanıyor, basit matematiksel işlemleri bile zihnimizden yapamıyoruz.

Yapay zeka ile bu süreç zirve yapacak. Düşünme, analiz etme ve yorumlama işlevlerini de yapay zekaya bırakacağız.

Bu elbette böyle olacak. Kaçınılmaz son…

Ancak sorun bizim yeteneklerimizin körelmesinde. Teknolojisiz hiç bir şey yapamama durumu.

Teknolojiyle daha mı zeki yoksa daha mı aptal?

Böyle olunca belleğimiz giderek zayıflıyor, analitik düşünemiyor, odaklanamıyor ve karar verme süreçlerinde zaafa düşüyoruz.

Tek tuşla ulaştığımız bilgi, daha az emekle ve daha kısa sürede elde edildiğinden zihinde kalıcı olamıyor.

Fast-food yemek gibi düşünebilirsiniz…

“Korkarım ki bir gün teknoloji,” diyor Albert Einstein, “insan etkileşiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak…” Çok zeki sandığımız, hep bununla övündüğümüz çocuklarımızın insani vasıflarını acaba yeterince geliştirebildik mi?

Tekrar vurgulamakta fayda var. Mesele teknoloji veya yapay zeka karşıtlığı değil.

Kişisel olarak bu teknolojileri, üniversite öğrenciliğimden beri en üst düzeyde kullanma çabası içerisindeyim.

Aslında bilmek, daha fazla endişeli yapıyor. Örneğin, yapay zekanın babası kabul edilen Geoffrey Hinton, yapay zeka çalışmalarını bırakıp emekliliğini istedi. New York Times’a yaptığı açıklamada Hinton, yapay zekanın neden olabileceği riskler konusunda uyarılarda bulundu. Yapay zekanın yakında bizden daha zeki olabileceğini söylüyor Hinton. “Ben yapmasaydım başkaları yapardı” diyerek kendini teselli ettiğini de ilave ediyor.

Bunun yanı sıra biyolojik zeka ile yapay zekanın birleştirildiği ve şu an mevcut olduğuna dair yaygın iddialar. Bunun sonuçları hakkında düşünmek bile istemiyorum…

Ayrıca yapay zekanın henüz emekleme aşamasında olduğu kabul ediliyor. Yetişkinliğe eriştiğinde bizi nelerin beklediğini hiç bir uzman tahmin edemiyor.

Yapay zeka konusuna daha iyimser bakmak istiyorsanız, Dünya Gazetesi’nde her hafta aynı gün köşe yazılarımızın yayınlandığı Ufuk Tarhan’ın yazılarına göz atabilirsiniz. Tarhan’ın son yazısı: “Yapay zeka içeri, organik zeka dışarı!

Kötümserler için ise Mark Manson’ın tespitini koyalım: “Teknoloji eski ekonomik sorunları çözerken bize yeni psikolojik sorunlar yarattı. İnternet sadece açık bir enformasyon kaynağı değildir, aynı zamanda açık bir güvensizlik, kendinden kuşku duyma ve utanç kaynağıdır.”

Peki sizi farklı kılacak olan ne?

Sorun kendi beşeri vasıflarımızı da korumamızda. Çünkü gelecekte bu niteliklere sahip olabilenler diğerlerinden ayrışacak, bariz bir şekilde öne çıkacaklar.

Sanal dünyanın kirli, manipülatif bilgilerini, dezenformasyonu; doğru, geçerli ve güncel olan bilgilerden ayırabilmek için, kendi zihniniz, kalbiniz, aklınız ve en önemlisi de sağduyunuz ve irfanınız, en önemli hazineniz olacaktır.

Kirli bilgiyi ayıklama işini, yine kirlenmiş olan sanal araçlara yaptırmaya kalkarsanız daha büyük yanlışlara düşebilirsiniz.

Körü körüne ezber diye bir kesimin eleştirdiği hafızlık müessesesi, manevi boyutunun yanı sıra, gelecekte zihinsel açıdan daha değerli olacak. Basit bir telefon numarasını hafızasında tutamayan bir kişi ile 600 sayfalık bir kutsal kitabı her harfiyle belleğinde tutan bir beyin, kapasite kullanımı açısından bir olabilir mi? (Bknz: Kur’an Mucizesi ve Blok Zinciri”)

Belleğinizdeki bilgileri, beyninizin sinir ağları ile işleyerek yeni fikirler üretebilirsiniz. Dijital ortamlardakileri ise ancak yapay zeka yardımıyla, bir yere kadar sizin kontrolünüzde analitik amaçlarla kullanabilirsiniz.

Daha önceki yazılarımda örneklendirmeye çalıştığım üzere, kalfanızı çalıştırabilmek için sizin o işin ustası olmanız gerekir. Bu teknoloji kullanımında da böyledir.

Eğer konuya hakimseniz yapay zekadan en derin bilgileri alabilmeniz mümkün. “Prompt Engineering” de denilen bu alan gelecekte daha da önemli olacak. Diğer bir ifadeyle, yapay zeka herkese aynı şekilde davranmayacak… Bilmeyene çok yüzeysel bilgiler, bilenlere ise hazine değerinde bilgiler sunacak yapay zeka.

Aslında Alp Sirman, Popüler Science Türkiye’deki yazısında, “Unutulmaması gereken şey şu: Yapay zeka insanların yerini almayacak ama yapay zeka kullanan ve ondan destek alan insanlar, kullanmayanların yerini alacak” ifadesi, bir anlamda her şeyin özeti gibi…

Dümenin başında olmak istiyorsanız “kaptan” olmalısınız

Gelecek kaptan olarak olabilenlerin ve öyle kalabilenlerin olacak. Diğerleri ise robotlardan farkı olmayan, sadece denileni yapan dijital köleler olarak kalacaklar maalesef.

Siz siz olun, beşeri vasıflarınızı koruyun. Yenilikçi fikirler üretebilme ve duygusal zeka konusunda kendinizi geliştirin. Teknoloji ile insan birlikte ve dengeli çalışırlarsa başarı ve özgünlük sağlanabilecektir.

Aslında rutin ve sıkıcı işleri yapay zekaya devrederek doğal zekamızı daha üretken alanlarda kullanma potansiyeli de olacak.

Konunun toplumsal huzur boyutuna girmeksizin sadece Nevzat Tarhan hocamızın şu ifadelerine yer vererek yazımı tamamlamak istiyorum: “Bilgi toplumunda insan her zamankinden daha hızlı, teknolojiyle birçok şeyi elde edebiliyor fakat tarım toplumundaki huzuru ve dengeyi sunamıyor.”

Konuyla İlgili Önerdiğim Yazılar

Aykut GÜL

Medium | Tüm Medium Yazılarım | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Yazılarım Hakkında | Dünya Gazetesi Köşe Yazılarım | Youtube | Twitter

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim