Zac Ong / Unsplash

Şikayet Ettiklerimizin Sorumlusu Kim?

Aykut Gül
3 min readMay 13, 2022

--

İnsanı daha mutlu yapma iddiasında olan modernist yaklaşım, çabalarını yoğunlaştırdıkça, onun girdabına düşenleri daha mutsuzlaştırmakta.

Bireysel özgürlük, kadının ayakları üzerinde durabilmesi, daha yeşil bir çevre, daha hayvansever (!) tutumlar, sürekli yüksek motivasyon, aşırı kaslı vücutlar için fitness salonları, yüksek enerji için bol kalorili, kafeinli ve hızlı beslenme, zihinsel arılık (!) için meditasyon vb pratikler; her geçen gün daha çok taraftar buluyor.

Beşeri ilişkiler minimize edilirken maddi odaklı kaygılar giderek büyüyor. “İçindeki devi uyandır” telkinleri, tüm sanal ortamlarda her an karşımızda…

Kaslı vücutlar, onları sergileyen dar kesim kıyafetler, ultra mini etekler ve bunların sosyal medya paylaşımları… Giderek daha fazla benlik, kendini beğenme, mağrur olma, kimseye ihtiyacının olmadığına, her şeye gücünün yetebileceğine inanma…

Tüm bunlar insanımızı, gizli veya açık şirke, ilahlık iddiasına doğru götürmekte…Sonuçta Allah, insanı iddiasından vururmuş. Çoğu bu dünyada zelil olurken öteki alem hepten kaybedilmiş olur.

“Eğer dikkatli olmazsanız medya sizin insanlardan nefret etmenizi, kötü insanları ise sevmenizi sağlar.” Malcolm X

ABD’nin bir köpükten ibaret olan ekonomisi ve zenginliği, tüm dünyanın gözünü kamaştırmakta. Bu ülkede üç defa bulunmuş bir akademisyen olarak, dünyanın en depresif ve mutsuz ülkelerinden birinin ABD olduğunu, gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim.

İnsanların her an bulunduğu pozisyonu ve sahip oldukları serveti kaybedebilmeleri ihtimali, hayatlarını çekilmez hale getiriyor. Avrupa da onlardan farklı değil… Dünyanın en müreffeh ve mutlu ülkeleri olarak nitelendirilen İskandinav ülkeleri, inançsızlığın ve intihar vakalarının en fazla olduğu ülkeler.

“Ailenin bozulması, modern hayatın psikolojik ve maddi şartları, huzursuz bir neslin yetişmesine sebep olur. İnsanlar, çocuğa huzursuzluk ve bela gibi bakıyor; işte batı kendi kendini böyle bitiriyor.” Alexis Carrel

İslam dünyasının sıkıntısı, hakikat ötesi çalışmalarla gözlerinin boyanması, aşağılık kompleksine kapılması ve kendi öz değerlerinden uzaklaşmasıdır. Müslüman toplumların gençleri, özellikle sosyal medya platformlarında Batı’nın algı operasyonlarına yenik düşmekte, inançlarını kaybetmekte ve değerlerinden uzaklaşmaktadırlar. Buna karşılık, eğitim, kültür, sanat ve dijital içerik üretiminde yetersiz kalan Müslüman dünya, edilgen, ümitsiz, çaresiz, büyük erezyonun farkında değil…

İnsanın önüne mükemmeliyetçilik hedefi konulurken, Yaratıcı’nın (cc) mükemmelliği kasıtlı olarak, bilimsel (!) dayanaklarla sorgulanır hale getiriliyor. Onların tabiriyle Tanrı öldürülürken (!), yerine insan ilahlık iddiasına kalkıyor. Bunun illa ki net olarak bu şekilde ifade edilmesi gerekmiyor elbette.

Girişte vurguladığımız “içimizdeki dev”, “her şeyi yapabilirim” iddiası, aşırı geliştirilmiş vücutlar, sürekli aynada kendine bakarak ucuba kapılmalar, yürüyüşü ile “küçük dağları yaratma” iddiasına giren tavırlar; aciz insanın mutsuzluğunun asıl kaynağı.

“Gururun en güzelinde bile bir suç kokusu vardır.” Nurullah Ataç

Müslüman dünyanın izlediği filmler ve dizilerde hep bunlar öne çıkarılmakta. Başarı ölçütleri, kamil insan olmaktan çok, sayılarla (servet, istihdam ettiği kişiler — ona göre ekmek yedirdiği —, yaptığı yayınlar, takipçi sayıları, aldığı beğeniler vb) önde olmak olmuştur. Bunları başlangıçta eleştirerek izleyenler, sonrasında kanıksamakta ve nihayet kabullenmektedir.

Sorunun kaynağı İslam ve değerlerimiz asla değil... Dejenere olmuş, modernizme kapılmış, aile bağları zayıflamış, elinden geleni yapmayan ve sürekli şikayet eden bizler, çok geç olmadan silkelenmeli ve toparlanmalıyız.

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim