Neden Öğrenmeyi Öğrenme?
Hızlı teknolojik değişimle birlikte yaşamakta olduğumuz pandemi süreci, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamdaki değişimi de hızlandırdı. Bir yandan evden veya uzaktan çalışma yaygınlaşırken, öte yandan bir çok meslek kayboluyor, her geçen gün yeni meslekler ortaya çıkıyor.
Bu hızlı süreç değişime uyum sağlama zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Artık hiç bir meslekte gelecek garantisi yok. Yapay zeka bir çok insanın yaptığı işi üstlenecek yakın zamanda.
Tarihte dinazorlar, mamutlar vb nesli tükenen bir çok hayvan türü, değişim karşısında uyum sağlayamadıkları için yok oldular.
Yüksek öğrenim tercihlerini henüz yapmış olan ve heyecanla sonucunu bekleyen gençlerin en büyük meselesi gelecek öngörüleri…
Aslında “hangi meslek?” sorusuna cevap vermek çok kolay değil. Bu konudaki öngörülerde çok büyük sapmalar olabiliyor. Sadece hangi vasıflara sahip olunmalı noktasına odaklanmak gerekiyor.
Genel kanaat, diplomanın önemini yitireceği yönünde. Bunun yerini yeterlikler alacak. Bir işe alım mülakatında belgelerden çok istenen vasıflara sahip olup olmadığınız sorgulanacak. Bu konudaki yeterliğinizi, deneyimlerinizle, projelerinizle, çevrim içi geliştirdiğiniz ürünlerle ve beşeri sermayenizle ispatlayabilmeniz gerekecek.
İşe kabul edildikten sonra o işte devam edebilmeniz, değişimlere ayak uydurabilmenizle mümkün olabilecek. Bu ise sürekli öğrenmeyi gerektirecek.
Sürekli öğrenme, mevcut işi en iyi şekilde yapabilmeyi sağladığı gibi, farklı iş alanlarına geçebilmeyi ve kariyerinde sıçrama yapabilmeyi de kolaylaştıracaktır.
Aslında okullarda ve özellikle de yüksek öğrenim kurumlarında öğrencilere mutlaka kazandırılması gereken en önemli beceri “öğrenmeyi öğrenme”dir. Buna kendi kendine öğrenme de denilebilir. Bu beceri sadece akademik yaşantıda değil, sonrasında da bir ömür boyu gerekli olacaktır.
Değişim o kadar hızlı ki, öğrenci mezun olmadan öğrendiği bilgilerin belki de çoğu çöp olmakta veya üniversiteye başladığında çok popüler olan kendi eğitim alanı, mezun olduğunda iş dünyasındaki önemini yitirebilmektedir.
Öğrenme, bilginin kısa bellekten uzun belleğe aktarılmasıdır. Kısa bellek bilgisayarlardaki RAM bellek gibidir. Bilgisayar kapatıldığında bu bellekteki bilgiler silinir. Sabit disk üzerindeki bilgiler ise uzun bellek olarak düşünülebilir.
Önemli olan bilgilerin süzülerek, seçilerek ve işlenerek uzun belleğe aktarılabilmesi ve ihtiyaç duyulduğunda hızlı bir şekilde çağrılabilmesidir, ki bu da öğrenme olarak nitelendirilebilir.
Etkili öğreniciler aynı zamanda iyi okuyuculardır. Başarılı devlet adamlarının, işadamlarının, siyasetçilerin vb istisnasız tamamı iyi birer okuyucudurlar. Etkili okuma en iyi öğrenme yollarının başında gelir. Kutsal Kitabımızın ilk emridir okumak.
Etkili öğrenme için, öğrenmeyi planlamak, bunu yazılı hale getirmek ve sürekli revize etmek ve alınan mesafeyi değerlendirmek gerekir.
Bilgileri ve kaynaklarını arşivlemede, 10 yıldır kullanmakta olduğum Evernote uygulamasını kullanmayı öneririm. Önemli bulduğum, kitap, makale, video vb kaynakları “sonra” ve “daha sonra” şeklinde iki farklı etiketle kaydedip, uygun zaman ve ortamda, önem ve aciliyetine göre onlara odaklanırım. Üzerinde çalıştığım her materyal, notlar alınarak, işaretlenerek ve gelecekte kullanabilmek için “tekrar”, “fav”, “önemli” vb etiketlerle bulut ortamında, anlık olarak kaydedilir.
Öğrenmenin pekişmesi, onun farklı ortamlarda, farklı şekillerde, başkaları ile paylaşılmasına bağlıdır (makale, kitap vb yazma; seminer, konferans vb konuşmalar yapma; video veya ses kaydı oluşturma vb). Bu şekilde, öğrenmenin ne derece gerçekleştiği de test edilmiş olur. Ayrıca, bilgiyi paylaşmanın, hem paylaşan ve hem de paylaşılan açısından kazanç sağlayacağını da anlamak gerekir.
Öğrenmeyi Öğrenme Zihin Haritası
Aşağıda bilgilerinize sunduğum ve pandeminin başlarında hazırladığım zihin haritası, konuyu ilişkisel olarak özetlemektedir. Başka yazılarda bunları konu konu detaylandırmayı planlıyorum. Çünkü okunabilirlik açısından yazılarımı kısa tutmak istiyorum.
Medium makalelerinin büyük çoğunluğu (%68) mobil cihazlar üzerinden okunuyor. Bu ise yeterli zaman harcamadan göz gezdirerek okumaya neden oluyor. Siz ne dersiniz?
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” — Zümer, 9
“Rabbim! İlmimi arttır” — Taha,114
“Semanın öğrencisi olmayan, yeryüzünün muallimi olamaz.“ — Aliya İzzetbeoviç
Sonuç olarak, öğrenmeyi öğrenme, her yaştan, her insanın geç kalmadan edinmesi ve sürekli olarak geliştirmesi gereken bir beceri. Bununla ilişkili olarak, odaklanma, zaman yönetimi, sağlıklı beslenme, hareketli olma, iyi bir sosyal ağ kurma, sade hayat, dijital sadelik, denge ve orta yol konularında her gün kendimizi geliştirmeli ve “iki günümüzün birbirine eşit olmaması” için gayret göstermeliyiz.
Aykut GÜL
Tüm yazılarım için tıklayınız: medium.com/@aykutgul