Hannah Wei / Unsplash

Zorluklar, Konfor ve Gençlik

“Acı, acının ilacıdır.” Dionysius

Aykut Gül
3 min readJun 8, 2022

--

İnsanoğlu çok sabırsız. Sürekli şikayet halinde. Her daim haz ve mutluluk olmalı hayatında. Oysa ki hayat zorluklarla doludur ve bu zorluklar insanı maddi ve manevi olarak güçlendirir. “Elmas, nasıl yontulmadan kusursuz olmazsa; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz” (Konfiçyüs).

Hiç bir şey insana sebepsiz verilmez, hiç bir insan da ona sebepsiz gönderilmez. İyisiyle de kötüsüyle de hepsine sabretmek gerekir. Önemli olan başımıza gelenlerden çok onlara gösterdiğimiz tepkilerdir.

İnsanoğlu, sabredemeyip aşırı tepki verdiğinde, normalde hiç bir zarara uğramayacağı bir konuda büyük zarar görebilmekte.

Olanda hayır var diyebilmek, ilahi hikmeti görmeye çalışmak ve nihayetinde hem o sınavı geçmek ve hem de güçlenmek (Hz Hızır ve Hz Musa kıssası). İyi veya kötü, zor veya kolay… Hiç bir şeyin sonsuza dek devam etmeyeceğini bilmek ve kabullenmek. Doğru olan bu…

Zorluklarla karşılaşmamak için konfor alanından çıkmamak kısa vadede rahatlık ve mutluluk sağlasa da uzun vadede hüsranla sonuçlanır. Bugün yetişkinlerin hep şikayet edegeldiği gençlerin, aslında bizim yaptıklarımızın bir sonucu olduğunu kabul etmenin zamanı gelmedi mi?

Onları acılarla yüzleştirmemek, hep konfor alanlarında tutmak, hiç bir zorluğa maruz bırakmamak, geçmeleri gereken imtihanları onlar adına üstlenmek; tüm bunlar onların fanus içinde kalmalarına ve yeterince güçlenememelerine neden oldu. İbni Haldun’un yüzyıllar öncesinde yaptığı tespit bugün de geçerli: “Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürdü.”

Gerçek hayatta çok fazla sıkıntıya maruz kalmamak, zorluklardan ders çıkarmamak, bir bilene danışmamak, sorunları halının altına süpürmek… Tüm bunlar tekrarlayan problemler kısır döngüsüne girmemize neden oluyor. “Bu neden benim başıma sürekli geliyor, diyorsan, bir şaman öğretisi şöyle der: Ders, sen öğrenene kadar devam eder” (Anonim).

Bugünün pandemi, işsizlik, kariyer vb sorunlarının ansızın ve aşırı yüklenmesi karşısında, buna hazırlamadığımız gençler çaresiz kaldılar.

Onları sürekli korumak, kanatlanmalarına engel olmak, hep yuvada tutmak, asla merhametli olmak değildir. Onları korumasız hale getirmektir. Yıllar içinde ağır ağır gelişmelerini sağlamamız gerekirken onları birdenbire devasa sorunlar yumağının altında bıraktık. Bunu hala da kavrayabilmiş değiliz.

Bugünkü sorunlarını unutmaları için geçici heveslerini besliyor, dijital bağımlılıklarına göz yumuyor ve boş hayaller peşinde sürüklenmelerine izin veriyoruz.

Sadece gençler değil, yetişkinler de, eğitimciler de, ebeveynler de aynı hataya düşüyorlar. Sürekli bir şikayet, karamsarlık, umutsuzluk hali var herkeste… Kendisi dışında herkesin hatalı olduğu, kendisinin bunları asla hak etmediği düşüncesi ve bunu sürekli olarak tekrarlamalar psikolojik açıdan da çıkmaza sürüklüyor… Unutmayalım ki, Yusuf Has Hacib’in dediği gibi “Huzur istersen zahmet ile birlikte gelir. Sevinç istersen kaygı ile birlikte bulunur.”

Aslında günümüzde yaşanan sıkıntıların çoğu zihinlerde. Seneca’nın tespit ettiği üzere, “Hayal gücümüzde gerçekte olduğundan daha sık acı çekeriz.”

Şunu bilmelidir ki, her zorluk ve sıkıntı insanı yetiştirir, olgunlaştırır ve dayanıklılığını artırır. Dionysius “Acı, acının ilacıdır” der. Bir acıyı yaşarken, o acıyı çoğu zaman bir başka acı geldiğinde atlatır insan.

Nihayetinde Hz. Mevlana’nın muhteşem ifadesiyle, “…ve sonra ölüm gelir, dünyadaki bütün sıkıntıları unutursun!” Önemli olan ölmeden önce ölmek, olmak ve son pişmanlıkları en aza indirebilmek…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim