Zor Olacak ki İmtihan Olsun

En büyük endişelerini, en içten dualara dönüştürebilenler kazanıyor

Aykut Gül
2 min readMay 23

Zor zamanlar, büyük fırsatların sunulduğu zamanlardır. Pandemi, deprem, ekonomik sıkıntılar… Sadece son beş yıla ne çok felaket sıkıştı, değil mi?

Zor zamanlar, kendimizi daha iyi tanıdığımız, güçlü ve zayıf yönlerimizi daha iyi fark edebildiğimiz zamanlardır.

Hayatta belki de hiç fark edemediğimiz büyük fotoğrafı tüm netliği ile görebileceğimiz, kendi iç alemimize derin bir yolculuğa çıkabileceğimiz zamanlardır zor zamanlar.

Normalde sıradan görünen bir kişi, böyle dönemlerde bir kahramana veya canavara dönüşebilir. “Kriz anlarında insanın içindeki canlılık iki katına çıkar. Ya da kısaca; insanlar köşeye kıstırılmadıkça tam olarak yaşamaya başlamazlar.” diyen Paul Auster tam da bunun nedenini ortaya koyar. Önemli olan canlılığınızın iki katına çıkmasını hayra mı şerre mi kullandığınızdır.

Zorluk zamanları, test zamanlarıdır. İyi ile kötünün, güçlü ile zayıfın, dayanıklı ile dayanıksızın farkı böyle zamanlarda anlaşılır.

Zor diyorsun… Zor olacak ki imtihan olsun.” demiyor mu Hz.Mevlana?

Konforlu bir geçmişe sahip olan güçlü bir insan asla bulamazsınız.

İnsan, hayat boyu sürekli olarak pişer, olgunlaşır. Bunu normal zamanda fark etmez insan. Ancak zorluklardır geldiğimiz seviyeyi gösteren, bir bakıma karnemizi elimize tutuşturan.

“Her zorluklar beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah, 6)

Aslında zorlukları daha zor yapan, insanların ona bakış açısı, yaklaşımı…

Hayatın yüzde onu bana olanlardan, yüzde doksanı ise ona karşı gösterdiğim tepkilerden ibarettir…” der Charles R. Swindoll. Demek ki tepkilerimizi kontrol edebilirsek, zorlukların bize etkileri çok sınırlı kalacak… Onu gereğinden fazla büyüten biziz.

David Burns’ün, “Size kötü hissettiren sadece ve sadece kendi düşünceleriniz; dünyada size zulmeden tek kişi kendinizsiniz” sözü de dışarda olanlardan çok iç dünyamızda olanların bizi biz yaptığını gösterir.

Sıkıntıları asıl yaşayan, hisseden ruhumuzdur. Ruhun daralması, hiç bir şeyle rahatlayamama, inşiraha hasret kalma…

Anne Ortlund’un tespiti ne kadar da yerinde, değil mi? “Sizi şekillendiren şartlar değil, şartlara nasıl tepki verdiğinizdir.” Şekillenmekten maksat, güçlenmek veya zayıflamak olabilir.

Zorluk olmadan insan, Allah’a yaklaşamıyor. Böyle zamanlarda bazıları şikayet ediyor, isyan ediyor, kaybediyor. Bazıları ise şükrediyor, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor.

Günün sonunda, en büyük endişelerini, en içten dualara dönüştürebilenler kazanıyor.

“Sıkışmış değilsin. Öğreniyorsun. Büyüyorsun. Çiçek açmaya hazırlanıyorsun.” Anonim

Aykut GÜL

Dünya Gazetesi Köşe Yazılarım | Tüm Medium Yazılarım | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Yazılarım Hakkında

--

--

Aykut Gül

AgEcon | productivity | time management | simple life | digital declutter | mind mapping | education | values | aykutgul@gmail.com