Tahrikler, Şaşkınlıklar ve Hakikatin Önemsizleşmesi

Basiret, uyanıklık, birlik ve beraberlik zamanı

Aykut Gül
3 min readMay 15, 2021
Barefoot Communications / Unsplash

Bugünlerde bir çok şey aynı anda tahrik ediliyor. Her zamankinden daha kuvvetli bir şekilde… İçeride de, dışarıda da… Dışarıda, İsrail her zamankinden daha pervasız ve daha saldırgan. ABD ona tam destek ve dünya her zamankinden daha sessiz… İslam dünyası daha derin uykuda…

İçeride ise tam da kapanma bitecekken… Yine kaşımalar başladı. Kapanmanın etkisiyle sakince bir bayram geçiren halkımızın sanki özellikle de derinleşen yaraları kaşınıyor. Pandeminin ve kapanmanın getirdiği sıkıntılar, işsizlik, aşı meselesi, turizm propagandası, yayınlanan videolar… Bunların doğruluğu veya yanlışlığı üzerinde durmuyorum şu an… Çünkü hakikatin önemsizleşmesi (post-truth) sayesinde at izi ile it izi birbirine karıştı zaten. Sadece uzaktan bakınca bir şeylerin üzerine sis perdesinin çöktüğü, bir takım senaryoların uygulamaya konulduğu hissine kapılıyorsunuz. Önceki yazılarımda hep söylediğim fotoğraf karesi ve büyük resim meselesi… Bir araya gelenler, niyetleri konusunda endişeler oluşturuyor.

Kalabalıklar çok daha hızlı manipüle edilebiliyor sanki. Hiç haz etmediğim ve mesafeli durduğum sosyal medya giderek daha fazla gündem belirliyor ve kafaları karıştırıyor.

Bazıları tweet atmanın, Filistin’de taş atmak gibi olduğunu söylüyor. Çoğu zaman bir yere kadar doğru gibi… Ama karşı tarafın tweetleri taştan çok daha etkili… Koca birer kaya gibi… Hem de güdümlü etkisi var sanki. Değdiği yerde de ayrıca patlıyor ve büyük hasar bırakıyor. Dahası mücadele alanı olarak gördüğün platform senin değil. İstenildiği gibi yönlendirilen, sınırlandırılan, yasaklanabilen, oldukça bulanık bir görünümden ibaret bu platform… Mesele, sıcak yuvalarımızda veya lüks otellerde sabaha kadar sadece tweet atmak kadar basit olmamalı. Hele de bu tweetler bizi rahatlatıyor, birer clicktivist (?) olarak, üzerimize düşeni yaptığımız havasına sokuyorsa işimiz daha da zor. Tartışmak lazım. Benim tercihim, mevcut haliyle, bu yalan makinalarının dışında kalmak… Kalıp, mücedele edebilenlere saygım var (Sivil toplum, Filistin konusunda sosyal medyada belki de ilk kez bu kadar etkili oldu… ümit verici ama kesinlikle yetmez…).

Ancak medya okuryazarlığını, bu platformlarda strateji geliştirebilmeyi öğrenmek lazım. Sorgulamak, analiz edebilmek bu noktada önemli. Ekranları kapatmadan önce buradan bize aktarılan içeriğin kaynağını, amacının ne olabileceğini düşünmeyi bilmeliyiz. Bu sayede farkındalığımız artarken, zamanı verimli ve bilinçli bir şekilde kullanabiliriz. Sanırım daha az ve etkili sosyal medya aktivitesi ve buradan elde edilen zaman tasarrufu ile kendimizi, çevremizi ve ülkemizi güçlendirme çabası içine girmek daha önemli…

“İnternet sadece açık bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda açık bir güvensizlik, kendinden şüphe etme ve utanç kaynağıdır.” — Mark Menson

Gian Cescon / Unsplash

Sadece paylaşım yapan değil, bunun ötesinde kaliteli içerik üreterek bu mecralarda etkili olmaya çalışanlara hiç bir sözüm olamaz. Pasif değil aktif bir şekilde mücadele edilebilecekse o zaman buna kim itiraz edebilir ki!? Sadece kendimizi kandırmayalım ve zaman zaman “etki değerlendirmeleri” yapalım derim… Sosyal medya dışında geleneksel ortamlardaki zayıflıklar (kültür-sanat, ifade gücü, planlama, yönlendirme, strateji geliştirme vb) maalesef sanal ortamlara da yansıyor. O nedenle STKlar, fiziksel olarak görünmeyen ve hemen sonuç alınamayan -bırakın bu siyasilerin tercihi olsun- bu alanlara da yatırım yapmalılar.

Etki değerlendirmesini eğer sadece sosyal medyada oluşturduğumuz sanal mahalle kültürünün yansıması olarak kendi çevrenizle değerlendirirseniz yanılırsınız. Çünkü her görüşün mensupları, sadece o görüşün sahipleri ile bir arada olunca, tüm toplumun (veya sosyal medyanın) kendilerini gibi düşündüğü zannına kapılabiliyor. Yüzde bir oy oranına sahip bir siyasi partinin, bir sonraki seçimde kesinlikle iktidar olacakları yanılgısına kapılması gibi… Yankı fanusları, filtre balonları içerisine hapsolup kaldığınızda, sadece sizin seçtiğiniz içeriği okuduğunuzda, dışarıda olup bitenden bihaber olmanız kaçınılmaz!

“İnsanlığın trajedisi, onu güçlü kıldığını sandığı vasıtaların aynı zamanda onun kuyusunu kazması, onun güçsüzlüğünün sebebi de olmasıdır.” — Kemal Sayar

Ezcümle, işimiz kolay değil… Fitne ateşinin giderek yükseldiği, insanların daha çaresiz ve karamsar bir ortama sürüklendiği, emperyalist güçlerin her an saldırmak için beklediği bir dönemde uyanık olmak, dijital çağda “yöntem” konusunu iyi tartışmak ve ne kadar verimli olabildiğimizi ölçebilmek gerekiyor.

Allah, basiretimizi artırsın ve mazlumları korusun…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim