Hazırsan Fırsatlar Seni Bulur
Ağustos ayının çok sıcak bir gününde, serinlemek için iki katlı evlerinin damına çıkmış, nemli havada damdaki asmanın gölgesinde bir şeyler okumaya çalışıyordu.
Aşağıda kapı zilinin sesini duydu, eğilip baktı, gelen arkadaşı Cemal’di. Onu da yukarı çağırdı. Taze demlenmiş çay eşliğinde, hafif rüzgarın da etkisiyle, artık serinlemeye başlayan havada, koyu bir sohbete daldılar. İkisi de aynı üniversitenin aynı bölümünden geçen ay mezun olmuşlardı. Geleceğe dair hayaller, hedefler ve daha bir çok şeyi konuştular.
Hava kararmak üzereyken Cemal gitmek için izin istedi, kalktı, tam vedalaştıkları sırada Cemal’in aklına bir şey geldi. Telaşla dönerek, koyu sohbetten, unuttuğu esas gelme sebebini anlattı. Bir yurt dışı projesi için İngilizce başvuru dilekçesi yazması gerekiyordu. Bu konuda iyi olduğunu düşündüğü için ona gelmişti. “Peki” dedi. “Yazalım”. Temiz bir beyaz kağıda özenle başvuru dilekçesini yazdı.
Cemal tam kapıdan çıkarken, “Kendim için de bir dilekçe yazsam onu da gönderebilir misin Cemal?” dedi. “Tabi” dedi Cemal. Bir dilekçe de kendisi için yazdı.
Haftalar sonra başvurusu kabul edilmiş ve Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde bir genel İngilizce eleme sınavına katılmak için davet edilmişti. O sınavı rahatlıkla geçti. Ardından British Council’da, konuşma dahil, daha zor bir sınav. Ondan da iyi bir derece elde etti.
Son olarak Yüksek Öğrenim Kurumu’nda mülakata alındı. Bir Türk, bir İngiliz ve bir de Amerikalı hocanın yaptığı İngilizce mülakatı da geçerek sonunda programa kabul edildi.
Önce bir akademik kadroya ataması yapıldı. Ardından İngiltere ve ABD’de eğitim almak üzere yurt dışına gönderildi.
Yurt dışı eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönerek, daha önce atandığı üniversitede göreve başladı. Aradan çok geçmeden arkadaşı Cemal ile karşılaştı. Merak ve şaşkınlıkla ona başvurusunun ne olduğunu sordu. Ve kendisini şok eden bir cevap aldı. Cemal, kendisinin başarma ihtimalini zayıf görmüş kendi başvurusunu yırtıp atmış, sonradan akıl edip yazdıkları arkadaşının başvurusunu göndermişti.
Hikayeden Alınacak Dersler
O yıllarda bu tür ilanlardan, internet olmadığı için haberdar olmak oldukça zordu. Okumaya çok da alışık olmadığımız herhangi bir gazetenin zorlukla seçebileceğiniz bir yerinde yayınlanırdı. İşte bu tür bir ilanı Cemal görmüş, ona gelmiş, sonra kendi başvurusunu yırtmış ve arkadaşınınkini göndermişti.
Muhakkak ki Yüce Yaratıcı, Cemal’i ona göndermişti. Rabb’im bir şeyi murad ederse ‘sebebli’ veya ‘sebebsiz’ halkeder.
Şimdi o, akademik kariyerinin son aşamasında… Aslında lisans eğitimi süresince Fulbright bursu kazanıp yurt dışına gitmeyi hedeflemişti. Ama biraz farklı bir kanalla aynı hedefe ulaşmıştı. Bir ömür ve uzun bir kariyer, bir çay içiminde şekillenmişti.
Hayatta, asla müdahale edemeyeceğimiz külli irade ile kendi seçimlerimizin olduğu cüzi irade vardır. Oysa biz, haddimizi aşarak külli iradeyi değiştirmeye çalışıyor, cüzi irade konusunda ise mazeretler üretip sadece şikayet ediyoruz.
O ilanı Cemal’in görmesi ve ona gitmesi külli irade olarak düşünülebilir. Onun yıllarca yabancı dil çalışıp üniversiteyi bitirmesi ise cüzi irade olarak görülebilir.
Şans, hazırlıkla fırsatın buluşmasıdır. — Seneca
Şans, hareket halindekilerden yanadır. — James Austin
Seneca ve Austin’in sözlerindeki şans ifadesini bizim kültürümüzde “kısmet” olarak değerlendirebiliriz. Hayatımız boyunca aslında her an, her yanımızdan fırsatlar geçer gider. Eğer sen hazırsan o fırsatları yakalayabilirsin.
O halde esas olan hayat için bir vizyon ve misyon belirleyip, bir hedefe ulaşmak için elimizden gelen gayreti planlı bir şekilde ortaya koymak ve sonrasında külli iradeye teslim olmaktır.
Eğer önünüze hiç fırsat çıkmadığını düşünüyor ve buna da şanssızlık diyorsanız, hayatta hiç bir şeyin tesadüfi olmadığını anlamak ve gayret etmek gerektiğini bilmelisiniz.
İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. — Necm, 39
Kader, gayrete aşıktır. — Yunus Emre
Bulanlar, ancak arayanlardır. — Hz.Mevlana
Aykut GÜL
