Son Pişmanlık…

Hayat, ölüm, pişmanlıklar… Son ana yaklaşmadan önce derinlemesine düşünmek ve yaşayabileceğimiz pişmanlıkları en aza indirmek için neler yapabileceğimize odaklanmak…

Aykut Gül
3 min readDec 17, 2020

Ölüm sonrası en büyük azabın pişmanlıklardan kaynaklanacağı bir çok yazılı kaynakta ifade edilir. Belki de insanın pişmanlık ateşidir onu esas yakacak olan. Aslında dünya hayatında bunun küçük örnekleri bulunur. Zaman zaman içimizde yanan ateş fiziksel tüm acılardan daha kuvvetlidir.

Bu konuda, Yüce Kitabımızda geçen şu ayetler, sakin bir şekilde tefsirlerden okunmalı ve üzerinde uzun uzun düşünülmelidir:

Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca, “Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım” der. Hayır! Onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir. Önlerinde, yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır. (Mü’minûn 99–100)

Bu konuda Peygamberimiz ile ashabı arasında geçen şu diyalog, ölüm sonrası her insanın değişik düzeylerde mutlaka pişmanlık yaşayacağını ortaya koyar:

Bir gün Rasulullah (s.a.v) Efendimiz: “Ölüp de pişmanlık duymayacak hiç bir kimse yoktur.” buyurmuştu. Ashab-ı kiram, “O pişmanlık nedir ya Rasulallah?” diye sordular. Efendimiz (s.a.v): “Ölen muhsin yani iyi ve sâlih bir kişi ise, bu halini daha fazla artıramamış olduğuna; kötü biri ise, kötülükten vazgeçerek halini ıslah etmediğine pişman olacaktır.” cevabını verdi.

Dostoyevski de, “Ne yaparsan yap pişman öleceksin. Belki yaptıklarından, belki de yapmadıklarından.” diyerek bu gerçeğe işaret etmiştir. Bu konu üzerine bir çok filozof, din alimi uzun yıllar kafa yormuşlar ve kitaplar yazmışlardır.

Foto: Rostyslav Savchyn / Unsplash

Hayattayken, kararında duyulan pişmanlık kendimizi geliştirmemizi sağlar. Çünkü yanlışlarımızdan ders almak ve sürekli olarak kamil insan olma yolunda ilerlemek gereklidir. Bunu yapabilen kişiler yaptıklarından ziyade yapamadıklarından dolayı pişmanlık duyarlar.

İngiltere’de bakım hemşiresi olarak çalışan Bronnie Ware, ölmek üzere olan hastaların son zamanlarına şahitlik etmiş ve deneyimlerini “Ölüm Anındaki Beş Büyük Pişmanlık” adlı kitabında yazmış ve bloğunda yer vermiş (https://bronnieware.com/blog/regrets-of-the-dying/): Bunlar kısaca; (1) hayallerini gerçekleştirememiş olması, başkalarının beklediği hayatı yaşaması, (2) aşırı çalışması, (3) duygularını yeterince paylaşmamış olması, (4) dostlarıyla daha fazla ilişki kurmaması ve (5) mutluluğu seçmemesi. Bu sonuçlar, maddi şeylerden çok manevi olanlara odaklanmamış olmanın pişmanlıkları. Bu deneyimlerin bir İslam toplumunda kaleme alınması durumunda daha değişik boyutların da görülebileceğini düşünüyorum.

O halde, an itibariyle konuyu etraflıca düşünerek bu pişmanlıkların en aza indirilebilmesi için yapmamız gerekenlere odaklanmak en öncelikli işimiz olmalıdır. İhlas, haşyet, havf, reca, şükür, diğergamlık, sadelik gibi kavramları tekrar tekrar düşünmek. Hayatın anlamı, ölmeden önce büyük resmi görebilmek, tercihlerimizi doğru yapmak, önceliklerimizi iyi belirlemek, yüklerden kurtulmak, veren el olmak, zamanı iyi kullanmak, durduğumuz yere ve kimlerle aynı fotoğraf karesinde yer aldığımıza dikkat etmek, iki günü birbirine eşit olmamak, dijital bağımlılıktan kurtulmak… Bunları çoğaltmak mümkün. Önemli olan vakit kaybetmeden, yarın diyenlerin kaybettiği bilinciyle, hemen eyleme geçmek…

Bugün, Allah katındaki yerimizi merak ediyor muyuz? Hani insan birisine aşık olur da, onun kendisi ile ilgili düşüncelerini hep merak eder ya! O’nun huzurunda hesap vereceğimiz gün için endişe ve korku taşıyor muyuz? Bu duygu, haşyet ve havf ile ifade edilir dini terminolojide. Eğer haşyet duyuyorsak gün içinde yaptığımız tüm iş ve işlemlerimizin O’nun rızasına uygun olması gerekmez mi? Öyle değilse o zaman ihlas noktasında sıkıntımız yok mu? Aslında O’nun katındaki yerimizi bilmemiz için 7/24 diye ifade edilen tüm zamanlarda ne ile meşgul olduğumuza bakalım. Tefekkürlerimiz esnasında sanırım en çok bu noktaya odaklanmamız ve kendimizi hesaba çekmemiz gerekiyor.

“Say ki öldün! Yalvardın, yakardın, sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil, öyle yaşa.” diyen İmam-ı Gazali’nin uyarısı ne kadar güzel ve yerinde! Bu sözü evimizde, iş yerimizde, bilgisayarımızın masaüstünde; hasılı hatırlayabileceğimiz her yerde bulundurmalıyız. Son nefeste yaşayacağımız pişmanlığı en aza indirmek ancak böyle mümkündür.

Aykut GÜL

http://aykutgul.medium.com

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim