Son Nefes
“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz.”
Son nefes, hayatımızın en önemli anı… Bir bakıma mahşerdeki halimizin işareti, diplomamızın sağımızdan veya solumuzdan verileceğini gösteren bir geçici mezuniyet belgesi… Şah-ı Nakşibend Hazretleri, “Son nefeste neyle meşgul olmak gerekiyorsa onunla meşgul olun” derken buna işaret eder. Çünkü Peygamberimizin (sav) buyurduğu üzere “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz.”
Bu demektir ki, kötü bir hayat yaşayıp son nefeste toparlamak, istisnalar dışında pek mümkün değil. Bu istisnaların neler olduğunu tam bilemeyiz ancak o kulun yaptığı güzel bir amel veya aldığı bir hayır dua, ona ömrünün sonunda fayda sağlayabilir. Burada kastedilen yine Firavun’un son nefes pişmanlığı ve iman etmesi gibi çok geç olan ve kabul edilmeyen değil… Bu detayları çok iyi anlatabilmek de kolay değil. İslami ilimlerde derinlemesine bilgim olmadığı için büyük bir hataya da düşmekten Allah’a sığınırım. Sadece kendimizi toparlamak adına, kalbimizden ve zihnimizden geçenleri paylaşmak sizinle.
Son nefeste, imanlı vefat edebilme noktasında şeytanın çeşitli hilelerinin olacağı da bildirilmekte. Buna karşı yapılacak tek şey yine O’na (cc) sığınmak. Bu konuda çok sağlam olduğumuzu, içimizde hiç bir şüphenin asla olamayacağını söylemek son derece tehlikeli. Kibirlenmemek ve acziyet içinde olmak her zaman iyidir ve kurtuluşa götürür.
Peki son nefes, nerede, ne zaman ve nasıl? İşte bunu kimse bilmiyor… O yüzden her anı son nefes gibi hissetmek ve öyle yaşamak esas olan. Günün 24 saatinin her saniyesini… Bu ise ihsan hali demektir. Her an O’nun bizi gördüğü, her an O’nunla olma şuuru… Zaten amaç da bunu sağlayabilmektir. Bunu yapabilen insan kamil insandır. “…cennetime gir” hitabına mazhar olan insandır. Ona ne mutlu!
“Nerede ve ne zaman?” asla bilinmemekle birlikte “Nasıl?” sorusuna cevap olarak belki girişte belirttiğimiz gibi nasıl yaşadığımız önemli bir gösterge olabilir.
“Allah’ın sizin hakkınızdaki hükmünü merak ediyorsanız, neyle meşgul olduğunuza bakın!” ifadesi de aslında aynı bağlamdadır. O’nun hesap gününde, bize nasıl muamele edeceğini her inanan merak eder, değil mi? İşte cevabı bu sözde açık ve net bir şekilde yer alıyor.
Son nefes, yani hayat sahnesinin son perdesi, herkesin kendi akıbetini aksettiren, buğusuz, berrak bir ayna gibidir. İnsanoğlu kendisini en net olarak son nefesinde tanır… Ebedi alemin iki kapısı vardır ki biri hüsrâna diğeri saadete çıkar. Kulun hangi kapıdan geçeceği ise onun bütün bir ömrünü hülasa eden Son Nefes’i belirler… Hayat bir bardağı dolduran damlalar gibidir. Bardaktaki suyun berraklığı damlaların berraklığına bağlıdır. Bardağı taşıran son damla, sanki son nefestir. (Osman Nuri Topbaş, Son Nefes)
Ezcümle; sefih bir hayat yaşayarak son anda toparlanma niyeti samimiyetsizliğin, basit bir kurnazlığın işaretidir. Şah damarımızdan bize daha yakın olan Rabbimiz bizi bizden daha iyi biliyor. Bu niyetlerle ancak kendimizi kandırırız ve sonumuz bir felaket olur Allah korusun…
Son nefesten önce; yardıma ihtiyaç duyanlara “bir nefes” olabilmek, belki de en zor anlarımızda “derin bir nefes almak” olarak bize fayda sağlayacak.
“Alıp verdiğin her nefeste, Allah’ın senin hakkında icra edeceği bir kader vardır.” — Ataullah İskenderi
Aykut GÜL
