Sivil Toplum — Güçlü Toplum

Sivil toplum güçlenmedikçe, daha müreffeh ve güçlü bir ülke ancak hayallerde kalır

Aykut Gül
5 min readJun 11, 2020

Sivil toplum kuruluşları (STK), tarih boyunca dünyanın bir çok ülkesinde, toplumların gelişiminde önemli roller üstlenmişlerdir. Bu, bazı toplumlarda çok üst düzeyde, bazılarında ise sembolik düzeyde gerçekleşmiştir.

Dünyada, Non-Governmental Organization (NGO) (Hükümet Dışı Organizasyon) şeklinde yaygın bir kabulü vardır. Bu açıdan, sivil toplum kuruluşları, devletten bağımsız olarak halkın organize olması, kar amacı gütmemesi, siyasi parti teşkilatlarına mesafeli durması ve devletin yetersiz kaldığı alanlarda hissedilen eksiklikleri gidermesi şeklinde farklı başlıklar altında, daha geniş bir perspektiften değerlendirilebilir.

Sivil toplum, devletin güdümünde değildir ancak devletin işlevlerini sağlıklı yürütmesi konusunda onun yanındadır ve milli birlik ve beraberlik söz konusu olduğunda devletine tam destek olur. Devlet de benzer şekilde sivil toplum örgütlerinin güçlenmesi için çeşitli destekler sağlar.

Dünyada açlık çeken tek bir çocuk bile olduğu müddetçe, her türlü servet çalıntıdır. Nakamura Fuminori

Sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük esastır. Sivil toplum kuruluşları içerisinde dernek, vakıf, meslek kuruluşu (oda) ve sendika olarak farklı yapılanmalar görülebilir. Bizim tarihimizde, vakıf ve meslek odalarının çok önemli fonksiyonları olmuştur. Osmanlı Devleti’nin gücü ve 6 asır ayakta kalabilmesi önemli ölçüde vakıf medeniyeti olmasıyla alakalıdır.

Osmanlı’da vakıf anlayışı, bir malın özel mülkiyet kapsamından çıkartılması ve vakfın belirlenen amaçları doğrultusunda topluma fayda sağlamak için kullanılması şeklindedir. Ahilik de, güçlü bir meslek örgütü olarak, 1200'lü yıllardan bu yana Anadolu coğrafyasında etkili olmuş, iktisadi ve sosyal alanda (tekke kültürü) büyük etkiler bırakmıştır. Özellikle ahlaki boyutu eksik olan, kıyasıya rekabete ve aşırı tüketime dayalı kapitalist toplumlar düşünüldüğünde, önce belirli değerleri gözeten ve sonra helal kazancının peşinde olan ahilik yapılanmasının bugün ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu ortaya çıkar. Aslında Batı medeniyetinde bulmaya çalıştığımız iyi modeller, gerçekte bizim içimizde, yakın tarihimizde ve farkında olmadan yaptığımız tarih gezilerimizde hep gözlerimizin önünde durmaktadır.

Dünyanın en zor hissi; kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur. Dostoyevski

STK yapılanmaları kapsamında değerlendirebileceğimiz derneklerin ise farklı yorumlamalarla varlıklarını sürdürdüğünü ne yazık ki görmekteyiz. Eğlence merkezli bir anlayışla, dernek çatısı altında sürdürülen faaliyetler, gönüllülük ilkesinden de uzaklaşmaktadır

Ülke olarak insani yardımda dünyada ilk sıralarda yer almamıza rağmen bu faaliyetleri yürüten STK’ların varlığı açısından gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında ciddi bir yetersizlik söz konusudur. Aslında STK’ların sağladığı fayda ve katma değer, aynı parasal kaynakla ve ancak daha etkili bir organizasyon yapısı ile bir kaç kat artırılabilir.

Sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve özellikle de niteliği, bir ülkenin sosyal ve ekonomik yönden gelişimi açısından son derece önemlidir. Özellikle de son yıllarda çokça konuşulan “demokrasi” konusundaki algılar, yanılgılar, kapitalist güçlerin onu sömürge için bir araç ve gerekçe olarak kullanmaları ancak sivil toplumun güçlenmesi ve özellikle de bu kanalla istişare kültürünün toplumda yerleşmesi ile bertaraf edilebilir.

Ülkemizde sayıca çok olan sivil toplum kuruluşları, henüz bu bahsedilen anlamda son derece yetersiz kalmaktadır. Maalesef ülkemizde geçmişte yaşanan darbeler ve darbe girişimleri, sivil toplum faaliyetlerine olan ilgiyi azaltmış, insanlarımızın bu tür faaliyetlerde bulunmaları konusundaki çaba ve güvenlerini en alt seviyeye indirmiştir.

Covid-19 Pandemisinin yaşanmakta olduğu ülkemizde, oluşturulan Vefa Sosyal Destek Grupları, 65 yaş üstü grupta olan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir sosyal sorumluluk yerine getirmektedir. Gelişmiş batı toplumlarının ileri seviyede olduğu söylenen sivil toplum kuruluşları, bu konuda bir varlık gösterememişlerdir. Vefa Sosyal Destek Grupları, STK’ların bir araya gelerek birlikte hareket etmelerine de iyi bir örnektir. Çünkü sınırlı kaynakların etkili kullanımı için iyi bir koordinasyon ve işbirliğine her zaman ihtiyaç vardır.

İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz. Philip Zimbardo (Kırık Cam Teorisi)

Bu bakımdan ülkemizin bir çok yerinde oluşturulmuş olan STK platformlarının daha etkin hale gelmeleri giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Eğer devletin devasa örgüt yapısının hafifletilmesini gerçekten istiyorsak, burada sadece devleti sorumlu tutmadan önce sivil toplumun güçlenmesine her bir bireyin katkı koyması gerekir. Bu, hem devletin asli görevlerine dönmesini ve daha güçlü olmasını ve hem de toplumun her katman düzeyinde istişare, işbirliği ve güç birliği şeklinde “sivillerin” toplumsal meselelere daha sağlıklı, hızlı ve etkili çözüm üretebilmesini sağlayacaktır.

Sivil toplum hareketleri, adı üzerinde “sivil” kalmalıdır. Sadece bir veya birkaç kişinin etkin olduğu, diğerlerinin hiçbir faaliyete katılmadıkları sivil toplum yapıları maalesef ki ülkemizde çok sayıdadır. Bunun yanı sıra sivil toplum kuruluşlarını kendi çıkarları (maddi veya nüfuz elde etme) için kullananların, özellikle de ülke genelinde isim yapmış olanlarının yönetimine girerek, kısa zamanda buradan siyasete veya başka üst düzey mevkilere atlayanların oranı oldukça yüksektir. Bu nedenlerle bugün birçok STK sivil olma özelliğini kaybetmiştir.

Bu olumsuzluklar, maalesef, insanlarımızı STK çalışmalarından uzaklaştırmakta, bu çalışmalara karşı toplumda bir ön yargının oluşmasına neden olmakta, iyi niyetli olan insanları ise bireysel gayretlerle kendi etki alanları içerisinde çevresi ve ülkesi için bir şeyler yapmaya itmektedir.

Foto: Erkan YILDIZ / Unsplash

STK’ların maalesef çok azı gençlere ve eğitime yönelik çalışmalar yapmaktadır. Hızlı sonuç alınan, gıda, giyim, bina vb yardım faaliyetleri daha çok tercih edilmekte, eğitim, kültür-sanat gibi uzun vadede sonuç alınabilen ve çok da görünür olmayan çalışmalar ilgi görmemektedir. İhtiyaç sahiplerinin karınlarının doyurulması ulvi bir görevdir. Bu yapılmalı ancak açlığa yol açan nedenlerin ortadan kaldırılması yönünde de çaba sarf edilmelidir. Kısa vadede balık verilmeli ancak orta ve uzun vadede balık tutmayı öğretmelidir.

Dava adamı davasına hizmet etmek için herhangi bir makama, mevkiye, paraya, statüye, yetkiye ihtiyaç duymaz. Dava adamının kendisini hizmetten uzak tutacak bahanesi, mazereti, şikayeti olmaz. Dava adamı, içinde bulunduğu zamanda ve mekânda, yapabileceği ne varsa onu yapar. Mustafa Yelek

Konjontürel olarak popüler olan gençliğe yönelik yapılan toplantılar çoğunlukla verimsiz, zoraki, sosyal medya görüntüsü olmaya yönelik, siyasi ikbal kaygısıyla yapılan, geniş salon toplantıları olmaktan öteye geçememektedir. Önceden bire bir veya birkaç kişilik gruplar halinde yapılan eğitim ve sohbet faaliyetleri şimdilerde neredeyse hiç kalmamış, nicelik ve istatistik kaygısıyla yüzlerce kişinin katılımıyla yapılan büyük toplantı organizasyonları bunların yerini almıştır. Böyle olunca da nitelik azalmış, etki derecesi zayıflamış ve katılımcı bulmak giderek zor hale gelmiştir.

Öncelikle yapılan faaliyetlerde hüsnü niyet olmalı, bu sayede katılımcılar da bekledikleri huzur ortamını yakalayabilmelidirler.

STK’ların yaptıkları faaliyetler, yetkili kurullar ve kamuoyu tarafından sosyal medya üzerinden takip edildiği için, sosyal medya malzemesi olacak kadar etkinlik yapılmakta, sayı ve görüntüyü artıracak çabalara yoğunlaşmakta ve maalesef insani gelişim boyutu ihmal edilmektedir. Bu değerlendirme yönteminden vazgeçilerek ihlas, samimiyet, empati, fedakarlık vb gibi değerler önceliklendirilmelidir.

STK çalışmalarında gençler sadece hizmet alan değil aynı zamanda hizmet veren, aktif katılan, sorumluluk yüklenen ve yönetimde söz sahibi olan kesim olmalıdır. Çünkü hayatta başarının yüzde 85’i sosyal ilişkilerden ve geriye kalan %15’i teknik bilgiden kaynaklanır. STK, öğrenci kulüpleri ve benzeri organizasyonlar, lise ve üniversite gençliği başta olmak üzere tüm gençler açısından sosyal becerilerin ve sosyal ağın geliştirilmesine katkı sağlar.

Bu tür faaliyetlerde, liderlik, takım ruhu, paylaşım, empati, zafer, kaybetme, başarma, başaramama vb tüm beşeri duygular yaşanır, öğrenilir ve bu sayede kişi olgunlaşır. Bu deneyimler sonucunda ancak kişinin mesleki ve teknik bilgisi uygulamada kullanılabilir hale gelir. Bu şekilde, kişi tanınır, bilinir, güçlü bir sosyal ağa sahip olur ve değerlenir.

Daha önceden yayınladığım Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Gönüllülük Bildirisi adlı makalemi de konuyla ilgisi nedeniyle burada vurgulamak isterim.

Prof.Dr. Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim