Secde anı — Dem bu demdir, dem bu dem!

Büyük değişim ve dönüşümler unutulmaz secde anlarında gizlidir

Aykut Gül
3 min readJul 7, 2020

Secde anı… Dünya hayatında bir insanın manevi olarak yükselebileceği sanırım en müstesna an. Öyle zamanlar vardır ki, sadece üç defa tesbih etmek değil, beş hatta yedi defa… Belki de özellikle uzatarak. Anın keyfine vararak. Hiç bitmesin isteyerek. Zamanın durduğunu hissettiğiniz… Zihninizde ve kalbinizde gündelik hiç bir meselenin kalmadığı, sadece o ana odaklandığınız o çok özel an… Kibirden tamamen arınmış, yokluk ve hiçlik içerisinde, sadece ve sadece O’na yönelerek… İnsanın en şerefli uzvu olan alnını yere koyabilmesi ve kalbini tamamen Yüce Yaradan’ına açması…

Bunun biraz ötesi ise o vecd halinde gözlerden iki damla yaş dökülmesi… Hatta gözyaşlarının pınar olması… Bu, maalesef ki her secde anında olmaz. Bu özel durum insanın melekleştiği, hatta onun çok üzerine çıktığı, eşrefi mahluk olduğu durumdur.

“Kulun rabbine en yakın olduğu an, secdeye vardığı andır. Secdede duayı çokça yapın.” -Hadisi Şerif

İnsanın hayatta dibe vurduğu zamanlar vardır. İnancı olmayanı intihara dahi sürükleyebilen zamanlar. Gerçekten inanan ve sadece Allah’a güvenen insan için ise O’na iltica etmekten başka yol yoktur. Güzelce alınan bir abdest ile sakin bir köşede, mahviyyet içerisinde özenle serilen seccadenin üzerinde… Önce ayakta, kıbleye dönerek ellerini bağlayıp gözlerini kapatarak başlangıç tekbirinden önce derinden hissederek… tüm yaptığı isyan ve hatalarından dolayı, sonsuz bir pişmanlık ile istiğfar etmek…

Böylece iç temizliğinin ilk aşamasını geçip, kırk defa tevbesini bozmuş olsa da başka gidebileceği bir kapı olmadığından yine O’na sığınmak… İlk tekbirden sonra tam bir hiçlik haliyle her zamankinden daha fazla boynunu bükerek, tüm çaresizliğiyle ağır ağır okuyarak O’na yönelmek…

“Bir kişi Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa, Allah da onu başkasına muhtaç etmez.” -Şemsi Tebrizi

İşte böyle başlanan bir ibadette secde anı çok özeldir. Burada kulun sıkıntıda olması, dibe vurmuş olması O’na olan yakınlığı artıracaktır. Çünkü varlık ve refah zamanlarında insanlar genellikle bunu zor hissederler; azı istisnalar dışında… Kamil insanlar bu istisnalardır. Vasat bir inanan, söylediğim gelgitleri çokça yaşar maalesef. Yoklukta ve darlıkta O’na koşar, rahata erince ise O’nunla olan randevusunu unutur.

Photo by Fahrul Azmi on Unsplash

Gecenin sessizliğinde, kimse farkında değilken, uykusundan uyanıp, sadece O’na yönelebilmek ve bu esnada secdede olmak… O anı çok daha değerli ve unutulmaz hale getirir. En ufak bir riya olmadan, sadece ona sığınabilmek için…

Bu an yakalandığında sayıların hiç bir önemi kalmaz artık. Kaç rekat, ne kadar dua, ne kadar süre… Çünkü o an, zamanın durduğu, insanın farklı bir aleme yolculuk ettiği, insanın maddi dünyadan sıyrıldığı bir andır. Belki de kısmi bir miraç hadisesidir. Belki de tayyi mekan böyle bir şeydir. İçinden gelen o büyük dalgayla baş edebilmek, nefesini kontrol edebilmek giderek zorlaşır. O an biyolojik hiç bir ihtiyacın kalmamıştır artık. Her türlü gıdan karşılanmıştır. Bu öyle bir manevi bir gıdadır ki, dünyadaki hiç bir gıdaya ihtiyaç bırakmaz. O an, sadece sonsuz bir huzur vardır içini kaplayan.

İşte önemli olan bu anları, o derece olmasa bile güne yayabilmek. Her an O’nunla olma hissini yaşamak. O zaman herhalde emir ve yasakların, cennet ve cehennemin fazla bir önemi kalmaz. Çünkü O’nunla olunca her şeyi O’nun için, O’nun istediği şekilde yaparsın doğaçlama olarak. Yaptıklarının nicelik olarak bir değeri kalmaz artık. Çünkü farklı bir seviyeye geçmişsindir.

Tüm mesele o secde anı… Bu duyguları ömrümüzde hiç hissetmediysek tehlike büyük demektir. Kalplerin katılaşması, hatta mühürlenmesi tehlikesi vardır. Tüm yapmamız gereken amellerimizi, iyiliklerimizi ölçmeyi, saymayı bırakıp sadece O istiyor diye yapmak. Her an O görüyor ve biliyor diye hareket etmek… Şah damarımızdan daha yakın olduğunu anlayabilmek.

Bir sahabi, “Cennette seninle beraber olmak istiyorum” der Allah Rasulü’ne. “Çok secde ederek bana yardımcı ol” diye karşılık verir Hz. Peygamber (sav).

Bir hataya düşüldüğünde hemen secde edebilmek… Bir nimete kavuşulduğunda ise şükür secdesi yapabilmek… Huzuru bulanlar, bunu secdede hissederler. O halde secde, Allah’a yakınlığımızın önemli bir göstergesi her birimiz için.

yad-ı mazi bahşeder

hayf-ü alam-ü keder

olma meşgul-i kader

kimse kalmaz hep gider

dem bu demdir, dem bu dem!

dem bu demdir, dem bu dem!

Hz. Mevlana

Aykut GÜL

Diğer yazılarım için tıklayabilirsiniz.

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim