Christensen’in “Yüzde Yüz Kuralı”ndan daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Clayton Christensen, “Prensiplerinizi, zamanınızın yüzde yüzüne uygulamak, yüzde doksan sekizine uygulamaktan daha kolaydır.” der. Kısacası, Christensen’e göre “Yüzde yüz, yüzde doksan sekizden kolaydır.”
Bu kuralı, özellikle de “Sıfır Şeker” uygulamasını hayat geçirirken ne kadar önemli olduğunu, bizzat kendi hayatımda uygulayarak tecrübe etmiştim.
Bu kural hayatımda çok şey değiştirdi. O nedenle, kendi alışkanlık yönetimimde adım adım sürdürmeye karar verdim.
Şimdi görüyorum ki, “Sıfır Şeker” kararından daha önemli ve öncelikli kararlar var hayatımızda.
Bize şeker gibi tatlı gelen, şeker gibi bağımlılık yapan ve kişiliğimizi şekillendiren ancak farkında olmadan bizi zehirleyen veya zehirlemiş olan kişiler, diğer bir ifadeyle sosyal çevremiz. Yanlış kurulan dostluklar, içten olduğu sanılan samimiyetsizlikler… İlk gerçek sınavda elinizi bırakanlar ve bunu yaparken de sizi suçlayarak, belki de vicdanlarının sesini bu şekilde susturmaya çalışarak, birlikte yürümekte olduğunuz yolda yeni dostlarla devam etmeyi seçenler… Gerçekte onlar belki de hiç dostunuz olmamışlardır. Sizin saflığınız ve iyi niyetinizle bugüne kadar gelinmiştir.
Hz.Ömer’in (ra) ifadesine göre, bir kişiyi tanımanın 3 yolu; onunla yolculuk, alışveriş ve komşuluk yapmış olmaktır. Bunları yaptığınız halde sonradan dostluğunuza zarar verecek şeyler olmuşsa, o kişinin sonradan değişiminden veya savrulmasından kaynaklanabilir.
Bu toksik ilişkileri fark ettiğinizde izlenecek yol, bağlantının minimize edilmesinden öte tamamen sıfırlanmasıdır. “Yüzde Yüz Kuralı”na göre bu böyle olmalıdır. Yüzde ikilik bir açıklık bile geçmişi canlandırır ve size zarar verir. Ruminasyon döngüsüne girersiniz. Dostoyevski’nin sözünü tekrar hatırlayalım: “İster tatlı, ister acı olsun, hatıra insana ızdırap verir.”
“Sıfır Şeker” deneyiminde olduğu gibi alışkanlık kazanıncaya kadar bu size çok acı verebilir. Ancak sonrası için doğru olan budur.
İmam Rabbani Hazretlerinin tespitine kulak vermek lazım: “Kişi sevdiğinin ahlakıyla ahlaklanır; bu sevenin elinde değildir, sevgi bunu icap ettirir…” Benzer şekilde Osman Nuri Topbaş üstadımızın uyarısı son derece etkileyici: “İnsan, muhabbet duyduğu kişinin kaderinden pay alır.” Nihayet Jim Rohn, “En çok zaman geçirdiğiniz beş kişinin ortalamasısınız” diyerek en sık görüştüğünüz dostlarınızın aslında sizi inşa ettiğini, sizi siz yaptığını belirtir.
Hepimiz hata yapabiliriz. Yanlış insanlarla yolculuk yapmış olabiliriz. Önemli olan fark ettikten sonra bunu tamamen bitirebilmek ve gerçek dostluklara kapı aralamaktır.
Unutmayın, “Yüzde yüz, yüzde doksan sekizden kolaydır.”
Aykut GÜL
