Ramazan Gündemi

Gündemi mutlaka takip edelim. Güvenilir kaynaklardan, güvenilir kişilerden. Daha az haber, daha az sosyal medya fakat daha öz ve kaliteli bilgi…

Aykut Gül
3 min readApr 16, 2021

Ramazan orucu konusunda bir çok gayrimüslim doktor, son derece olumlu yazılar yazıyor, konuşmalar yapıyor. Örneğin, Dr. Eric Derg, bizdeki orucu, kuru oruç (su içilmediğinden) olarak nitelendiren birisi (My Opinion on Fasting Ramadan-Ramazan’da Oruç Hakkındaki Fikrim). Yabancıların oruç övgüsü veya yergisi, bizim inancımızı elbette değiştirmez ancak içimizde yaşayan ve inananlardan görünenlerin alaycı üslupları gerçekten bizleri yaralıyor.

Devletin televizyonunda, bir dizide, psikolojik vakalar karşısında, inançlarımıza ve değerlerimize hiç değinmeden meditasyon önerilebiliyor.

Önceki yazılarımda da dile getirdiğim bir nokta var. Özellikle içinde bulunduğumuz Ramazan ayında haber takibini ve sosyal medya kullanımını en aza indirmek. Bunun nedenlerini burada tekrarlamak yerine bir konuya dikkat çekmek amacındayım. Gündemdeki konularla ilgili olarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu merak edip, gündemden geri kalmamak isterseniz, kimin hangi safta yer aldığına ve neyi savunduğuna bakın. Fotoğraf kareleri kimin kimlerle birlikte olduğunu ve ne söylediğinden çok asıl amacının ne olduğunu gösterir. Algı operasyonlarının, hakikat ötesi çalışmalarının kurbanı olmamak için “düşman oklarının nereye doğru gittiğine” bakılması yaklaşımında olduğu gibi, detaylara boğulmadan doğru ve yanlışı fark edebilmek mümkün.

Özellikle televizyonlardaki tartışma programları çok zaman tüketiyor ve neredeyse hiç bir fayda sağlamıyor. Zararlarını ise tekrar etmeye gerek yok sanırım. Üstelik program konukları, sizin karşısınızda konuşma sırasını beklerken cep telefonunu karıştırıyorsa büyük bir adab-ı muaşeret sorunu var demektir.

Ramazan ayında insanların yardım konusundaki gayretleri de artıyor. Ancak yardım etmek kadar, yardımın hedefine ulaşabilmesi de çok önemli. Eskiden mahalle kültürünün daha hakim olduğu ve insanların çevresine daha duyalı oldukları zamanlarda, ihtiyaç sahipleri daha iyi bilinebiliyordu. Ancak bugün önemli bir kesim, etrafında olup bitenlerden çok fazla kopuk... Bu noktada sanırım daha doğru olan, güvenilir bir yardım organizasyonuna yardımlarımızı vermek. Çünkü onların yaygın ve profesyonel ağları, yardımın en çok muhtaç olanlara, en uygun şekilde ulaşmasını sağlayacaktır. Bu konuda, geçmişte yaşanmış münferit olumsuzluklar veya kara propaganda bizi etkilememelidir.

Yine Ramazan ayında tekrar ısıtılan orucu bozanlar mevzuu. Her nedense oruçla alakası olmayan kesimler tarafından daha fazla konuşulan konular bunlar. Özellikle de aşı meselesinde, bilim ve din sanki birbirlerine ters düşen alanlarmış gibi gösterme çabaları karşısında dikkatli olunmalı.

Foto: Hanna Morris / Unsplash

Bugünlerde yardımlaşma konusunda çok sayıda sosyal deney yapılıyor. Oldukça başarılı ve ders çıkarıcı bulduğum bu deneylerde en önemli tespitim şudur: Zengin, müreffeh ve eğitimli (!) görünenler yardımlaşma konusuna daha az eğilimliler. Yoksul ve gariban görünümlüler ise ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Neden acaba? Bence iki sebebi olabilir: İlki, yoksullarda empati daha güçlü. İkincisi, zenginler, zenginliği zeki olmalarına, çok çalışmalarına ve sonuçta kendi başarılarına bağlıyorlar. Yoksulların tembel ve daha az akıllı olduklarını düşünüyorlar. Aldatılma ve dolayısıyla aptal durumuna düşmek istemiyorlar. Sanırım bu sosyal deneylerden alınacak çok dersler var.

Ülkede, maalesef, pandeminin ateşinin yükselmesine sevinen, buradan siyasi sonuçlar elde etmeye çalışan bir grup var. Kendisinin zarar görmesi pahasına, sosyal huzursuzluklara ve buradan hareketle iç kargaşaya neden olabilecek eylemlere özlem duyan. Pandemi kısıtlamaları arttığında ekonomi, işsizlik, açlık diye bağıran; kısıtlamalar azaltıldığında ise sağlık, ölümler, hastane doluluk oranları üzerinden vaveyla koparan çok tehlikeli bir grup. Bunların niyetlerini iyi anlamak ve uyanık olmak lazım. Bu ülke hepimizin ve bu geminin su almasına izin vermemeliyiz.

Ukrayna-Rusya gerilimi tırmanıyor, Karadeniz’de sular giderek ısınıyor. 3.Dünya Savaşı’na neden olabileceğine dair yorumlar bile var. Türkiye’nin çok dengeli ve sabırlı bir dış politika yürütmesi gerekiyor. Dünyanın en önemli gündemlerinin tam ortasındayız her zaman. Ortadoğu, Suveyş Kanalı, Doğu Akdeniz gazı, Azerbaycan-Ermenistan Savaşı vb. İçeride kenetlenme, birlik ve beraberlik zamanı.

Gündemi mutlaka takip edelim. Güvenilir kaynaklardan, güvenilir kişilerden. Daha az haber, daha az sosyal medya, daha öz ve kaliteli bilgi…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim