Pandemide Uzaktan Eğitim Deneyimi

Dijitalleşmeyi aşırı kutsamamak, etkinlik için önemli bir araç olduğunu anlamak ve verimlilik için kullanmak

Aykut Gül
4 min readMay 28, 2020
Foto: Jonas Jacobsson / Unsplash

Uzaktan eğitim; pandemi öncesi deneyimlemediğim ve çok da sıcak bakmadığım bir eğitim yaklaşımıydı. Daha önce Çukurova Üniversitesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi ve Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin bilişim ve uzaktan eğitim altyapısına yönetici pozisyonunda katkıda bulunan bir akademisyen olarak dijital cihazların ve ortamların çok önemli olduklarını ancak amaç değil, araç olmaları gerektiğini hep savundum.

Eğitim-öğretim sürecinde Bahar Yarıyılı’nın ilk beş haftasını dersliklerde tamamladıktan sonra birden kendimizi eve kapanmış bulduk pandemiden dolayı. İki haftalık şaşkınlıktan sonra uzaktan eğitim modeli bir alternatif olarak karşımıza çıktı. Başlangıçta endişe ile karşılasak da sürece çabuk uyum sağladık.

Öğrencilerimizin bilişim teknolojileri kullanımı ve erişim imkanları endişelerimizin önemli bir sebebiydi. Ancak genel olarak bunda ciddi bir sorun yaşamadık.

Bu sürecin bir akademisyen olarak bana çok büyük katkıları oldu. Her şeyden önce yıllardır kullandığım ders materyallerini tamamen yeniledim. Yıllardır proje çalışmalarımda, konuşmalarımda ve toplantılarımda kullandığım zihin haritalama yöntemini derslerim için kullandım. Yıllarımı alabilecek böyle bir çalışmayı, pandemi döneminin getirdiği izolasyon ve geniş zaman imkanı ile tamamlayabildim. Özellikle de öğrencilerden her hafta ders sonrası aldığım geri bildirimlerle sürekli üzerinde güncellemeler yaptım.

İlk haftalarda yaptığım ve öğrencilerimle paylaştığım iki adet zihin haritası çalışmamı örnek olarak aşağıda veriyorum. Buraya PNG resim formatında koyduğum bu çalışmaları uzaktan eğitim sisteminde PDF formatında paylaşmayı tercih ediyorum. Özellikle ağ bağlantılarını tek tıklama ile kullanabilme açısından PDF formatı daha etkili oluyor.

Örnek Zihin Haritası-1 (Kaynak: Yazar, büyütmek için resme tıklayınız)

Bu zihin haritalarında her türlü bilgi, belge, metin, görsel ve diğer materyaller, ana fikir merkeze alınarak görsel hafızaya daha fazla hitap etmek, analitik düşünceye katkıda bulunmak ve öğrenmeyi daha etkili hale getirebilmek için bir araya getiriliyor.

Diğer önemli bir nokta ise her an güncellemelerin ve paylaşımların son derece etkili bir şekilde yapılabilmesi.

Örnek Zihin Haritası-2 (Kaynak: Yazar, büyütmek için resme tıklayınız)

Akademik hayatta zihin haritalarının fazla kullanılmadığını gözlemliyorum. Medium.com’da bu konu ile ilgili bir çok makale yer almakta… Zihin haritası geliştirmek için gerekli uygulama sayısı da çok fazla şu anda… Bununla ilgili deneyimlerimi muhtemelen bir başka yazıda aktarırım sizlere.

Foto: Andrew Neel / Unsplash

Uzaktan eğitimi bu şekilde deneyimledikten sonra bu konudaki fikirlerimin değişmiş olabileceğini düşünebilirsiniz. Ancak ben hala uzaktan eğitimin, asla yüz yüze eğitimin yerini tutamayacağını düşünüyorum. Binlerce yıldır devam edegelen hoca-öğrenci, usta-çırak ilişkisi asla kopmamalı. Bu çerçevede belki de bir kavram kargaşasından kurtulmak da gerekiyor.

Uzaktan daha çok bilgi aktarımı, öğrenme-öğretme söz konusu olabilir. Eğitim boyutu son derece sınırlı. Eğitimde daha çok davranışsal bir değişim olmalı. Bu ise esasen geleneksel eğitim yöntemleri ile olabilir. Bu bakımdan uzaktan eğitim (distance education, remote education) yerine uzaktan öğrenme (distance learning) tabirinin kullanılması daha isabetli olur. Bir çok üniversitede farklı kullanımlar ve yaklaşımlar bulunuyor. Bu yazıda, yaygın kullanımına uygun olarak uzaktan eğitim tabirini kullanmayı tercih ettim. William A. Ward’un aşağıda belirttiği üzere uzaktan eğitim çoğunlukla “sıradan öğretmen” ve en fazla “iyi öğretmen” aşamasına kadar gelebilir. Halbuki bizim çok daha fazlasına ihtiyacımız var.

“Sıradan öğretmen anlatır, iyi öğretmen açıklar, yetenekli öğretmen yapar ve gösterir, büyük öğretmen ise esin kaynağı olur.” -William A. Ward

Uzaktan eğitim ve teknolojik araçlar, geleneksel eğitimin verimliliğini artırmada sadece önemli araçlar. Pandemi gibi özel dönemlerde zorunluluktan kaynaklanan etkili yöntemler. Çünkü uzaktan eğitimde yeterince insan etkileşimi olamamakta… Ders esnasında görüntülü ve sesli olarak ders anlatımını izleyen öğrenciler, derse daha çok yazılı soru sorarak ve görüş bildirerek katılmayı tercih ettiler ancak kamera ya da mikrofon açarak katılmayı fazla istemediler.

Ekranda görebildiğiniz bir öğrenci olmadan ders anlatmak çok zor bir deneyim. Doğallığınızı kaybediyorsunuz çoğu zaman… Çok az dersimde bir veya iki öğrenci gönüllü olarak ekranlarını açtılar. O derslerde kendi verimimin katlandığını farkettim. Çünkü geri bildirim, mimikler vb etkili ders anlatabilmek için çok önemli.

Öğrencilerin ders sonrasında kaydedilen dersi tekrar izleme imkanları da uzaktan eğitimle ilgili önemli bir avantaj bence. Ders materyallerini bu ortama yükleyebilmeniz ve YÖK’ün açık ders materyallerine öğrencilerin erişim imkanları oldukça yararlı oldu. Belki de tüm zorluklarına ve hazırlıksız yakalanmalarına rağmen dijital ortam, yüksek öğrenimde hiç bu kadar etkin kullanılmamıştı. Dijital bakımdan tamamen tüketici bir toplum olmaktan sıyrılarak üretici bir toplum olabilme yolunda önemli bir adım atıldı bu sayede. Bu bakımdan her olayda bir hayır olabileceğini görmek, şikayet etmek yerine fırsatlara odaklanmak ve elimizden gelenin en iyisini yapmak gerekiyor sanırım.

O halde dijitalleşmeyi aşırı kutsamamak, etkinlik için önemli bir araç olduğunu anlamak, geleneksel eğitimde pandemi sonrasında da yaygın olarak ve destek amaçlı kullanmak gerekiyor düşüncesindeyim.

Pandemi dönemi İnşaallah bir an önce sona erer; kaybettiğimiz bir çok beşeri vasfı yeniden hatırlamış ve kazanmış olarak normal hayatımıza döner ve destek mahiyetinde uzaktan eğitim için daha fazla dijital altyapı yatırımı yaparız.

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim