Joshua Earle / Unsplash

Odaklanma Kadar Zihinsel Gezinme de Gerekli

Aykut Gül
3 min readApr 21, 2023

--

Bir çok öğrenci, dersin bitişiyle sınıfta olduğunu fark eder çoğu zaman. Ders boyunca zihni hep sınıfın dışında, başka yerlerde, başkalarıyla, dersten çok uzaktadır. Buna bazıları gündüz düşleri de derler…

Zihnimiz gün boyu hep olmasını istediğimiz yerin dışında gezinir durur.

İş veya ders başarısına gelince konu, bu durum odaklanamama sorunu olarak karşımıza çıkar.

Odaklanamama ifadesini daha kapsayıcı olarak belki de zihinsel gezinme veya dolaşan zihin — mind wandering — olarak kullanmak daha yerinde olur.

Zihinsel gezinme, dikkat odağının yaptığımız şeyden geçici olarak kaydığı evrensel bir insan deneyimidir (Smallwood, 2009). Zihinsel gezinme, ilgisiz düşüncelerin sizi sarmalamasıdır.

Dobson ve Christoff (2020); “Tasarım pratiğinde dolaşan üretken zihin” başlıklı araştırmalarında şu tespitlere yer verir: “Zihinde gezinme, bellekte depolanan hammadde ile dış uyaranları yeniden birleştirerek metafor ve çağrışım yoluyla yaratıcı sonuçlar üretir. Bu bizi, zihnin başka bir yöne kaymasının yaratıcı süreci daha verimli hale getirebileceği başka bir kasıtlı yönteme getiriyor: Dış uyaranların aralığını ve çeşitliliğini artırmak.”

Zihinsel gezinmeye, ara veya mola vermek de diyebilirsiniz.

Nasıl bir müzik performansında onu dinleten verilen “S”ler ise…

Nasıl bir konuşmacının, dinleyicinin ilgisini toplaması, sessiz kaldığı, konuşmaya ara verdiği anlarda oluyor ise…

Ağaçtan düşen elmanın yerçekimine ilham olması, küvette suyun kaldırma gücünün keşfedilmesi… ve daha bir çok şeyin keşfi, basit ve sıradan anlarda ve zihinsel gezinme esnasında gerçekleşir.

Zihinsel gezinme, genellikle, erteleme, hayal kurma, derinlemesine düşünememe, ilgisiz düşünceler gibi olumsuz sonuçları ile bilinir.

Halbuki zihinsel gezinme, bir açıdan beynimizdeki sinir ağları ile irtibatı kuvvetlendirerek beklenmeyen yenilikçi fikirlerin doğmasına neden olabilir.

Hiç bir şey yapmadan zaman öldürüyormuş gibi görünürsünüz ancak zihniniz hep bir temizlik yapar. İşlenmemiş bilgileri işler, ilişkilendirir… Bu en fazla uykuda olur. Bu işlem, öğrenme sürecinin önemli bir aşamasıdır.

Odaklanma ise genellikle olumlu olarak algılansa da sakıncalı yönleri de vardır.

Aslında odaklanma da, zihinsel gezinme de, yerinde ve kararında olduğunda son derece yararlı ve gereklidir.

Aslında sonsuz bir odaklanma mümkün değildir. Bu sınırlı enerjiyi hangi durumlarda kullanmamız gerektiği, zaman yönetiminden de öncelikli bir mesele…

Bazen aşırı odaklanmak, problemin çözümünü görememenize neden olur. Tavşanın gözüne fenerin tutulması gibi…

Odaklandığınız bir işe ara verip yürüyüşe çıktığınızda, zihninizin serbestçe dolaşmasına izin verdiğinizde, fazla zihinsel faaliyet gerektirmeyen basit şeylerle uğraştığınızda, bir de bakarsınız ki uzun saatler odaklandığınız bir meseleyi çözmüşsünüz.

Bir hastalığı kafaya takmanız “hastalık hastası” olmanıza neden olabilir. Bir çok basit ve hemen geçebilecek hastalık, takıntınızdan dolayı büyük psikolojik sorunlara yol açabilir. Bunların ötesinde vesveseler, düşünceler, bir bakıma zihinsel geviş getirmeye — ruminasyon — neden olur.

Hz. Mevlana’nın, vesveseler ve düşünceleri arı sürüsüne benzetmesi, mücadele ettikçe arıların daha fazla saldırmaları, çok güzel bir metafor.

“Neyi bastırdıysan göğsüne, göğsünü soludukça büyüyen odur” der İsmet Özel. Bir şeyden kaçındıkça, o şey o kadar büyür, endişemizi artırır, daha fazla odaklanır, daha fazla kaçınır… ve bu yüzden onu daha da erteleriz. Ertelemeler çoğaldıkça üstesinden gelemeyeceğimiz korkusuna kapılırız.

Bu rahatsızlıkların önemli bir kısmı, zihnimizi yanlış yerlere yoğunlaştırmaktan kaynaklanır.

Korkularımızın bir çoğu da aşırı odaklanma nedeniyledir. Bir kabristanın yanından geçerken gördüğünüz hayaletlerin, biraz sakince baktığınızda ay ışığında dalgalanan kavak ağaçları olduğunu görür ve rahatlarsınız.

Gereksiz ve hatta zararlı unsurlara (özellikle de dijital kaynaklı) sarfettiğimiz odağımızı, gerektiği yer ve zamanda bir türlü toparlayamayız. Odağımızı nasıl kullanmamız gerektiği, bir dikkat yönetimi meselesidir.

Odaklanmayı olduğu kadar zihinsel gezinmeyi de engeller dijital bağımlılık. Boş kalınan her an ekranlara yönelmek zihnin gezinmesine engel olur.

Öyle olunca da öğrenilen bilgiler zihinde sağlıklı depolanmaz, sinir ağları yeterince aktif olmaz. Tüm bunlar zihinsel üretkenliğe darbe vurur, yapay zeka karşısında insanı işe yaramaz hale getirir.

Bu yazıyı yazarken, metnin ilk taslağında, odaklanmanın gücünü kullandım. İlk taslağı tekrar tekrar gözden geçirirken tıkandım, toparlayamadım. Ne zaman yazmayı bırakıp kısa bir yürüyüşe çıksam, asıl çarpıcı noktayı keşfedebildim.

O yüzden yazılarımı yayınlamadan önce demlemeye bırakır, tekrar üzerinden geçerim. Bu demlenme süresi zihnin rahatça dolaşması anıdır.

Ders araları vermek gibi… Sürekli konsantrasyon değil, zihinsel gezinmeye izin vereceğimiz, ekranlardan uzak verimli aralar…

Aykut GÜL

Dünya Gazetesi Köşe Yazılarım | Tüm Medium Yazılarım | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Yazılarım Hakkında

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim