Nefes

Nefes olmak, nefes almak, nefessiz kalmak, boğulmak, sayılı nefes, ilk ve son nefes… Nefes yoksa hayat yok… Tüm servetimiz, nefesimiz…

Aykut Gül
5 min readFeb 18, 2021
eberhard grossgasteiger adlı kişinin Pexels’daki fotoğrafı

Dünyada ilk alınan nefes ile tekrar alamadan verilen son nefes arasındaki zamandır ömür dediğimiz. Sayılıdır… Kader inancımız bunu böyle bilmemizi ve kabul etmemizi gerektirir. Sayılı olduğuna göre, biz farketmesek de çok sınırlıdır. Değerlidir… Nerede, kimlerle, nasıl ve ne amaçla harcadığımız önemlidir. Her birinin hesabı mutlaka sorulacaktır…

Rahmetli babam KOAH hastasıydı. Son altı ayında, zaman zaman hastanede yoğun bakım ortamında ve bazen iki ayrı cihaza bağlı kaldığı evde giderek zor nefes almaya başlamıştı. İlerleyen zamanlarda ise aldığı nefesi verebilmesi çok güçleşti. Oturarak güçlükle nefes alabildiği için yatamıyor, bir yandan uykusuzluk, diğer yandan düşen satürasyon değeri (kandaki oksijen miktarı) hem kendini hem de bizleri çaresiz bırakıyordu. Satürasyon kritik seviyenin altına indiğinde, tekrar hastaneye götürme konusunda yaşanan ikilem, yeniden çıkabileceğinden emin olamadığımız yoğun bakım süreçleri…

Babamın vefatından bir kaç ay sonra koronavirüs salgını başladı. Yine nefes gündemdeydi. Akciğerin yeterli işlev görememesi, ödem, ateş, yüzükoyun yatırılan hastalar… Neredeyse tamamı, bir süre önce babamla yaşadığım şeylerdi.

Idina Risk adlı kişinin Pexels’daki fotoğrafı

Pandemi hala sürüyor. Mutasyon da başladı. Nereye evrileceği, aşının başarısı, sosyal gerilimlere ne kadar dayanılabileceği ve daha bir çok risk ve belirsizlikle, maskeyle ve kapalı ortamlarda kalma mecburiyeti ile giderek daha nefessiz hissediyor insanlar. Bunaldıkça daha çok nefes ihtiyacı, nefes alamadıkça daha çok bunalım… Tam bir kısır döngü.

Tüm bu süreçler, en büyük hazinenin nefes alabilmek ve verebilmek olduğunu öğretti bana. Belki bugün için herkes öğrendi ancak benim ilave olarak babamla yaşadığım zorlu deneyimler de vardı.

Nefesi hep tek bir eylem olarak düşünürdüm bu süreçler öncesinde. Alırsınız ve doğal olarak verirsiniz. Alıp da karbondioksit olarak akciğerinizde alıkoyuyorsunuz ve onu boşaltmadan yenisini alamıyorsunuz. Sağlıklı insanlar tüm bunları otomatik sinir sistemi ile yapabildikleri ve oksijen de ekonomik bir ürün olmadığı için kıymeti hiç bilinmedi nefesin. Alabiliyorsak bir şükür, verebiliyorsak ikinci bir şükür gerekiyor.

Nefes almanın kendiliğinden gerçekleştiğini söylüyoruz ama günümüzde insanlar nefes olmayı unutur oldu. Ekranlara odaklanma, doğadan uzaklaşma, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme ve psikolojik sorunlar, nefes almayı ve vermeyi de sağlıksız hale getirdi. Nefes düzenli olmayınca bahsettiğimiz bu sorular artarak devam etti.

Nefes, aldığımız gıdaların enerjiye dönüşebilmesi için elzemdir. Aldığınız besinler nefessiz, anlamsızdır.

Oksijen, akciğerlere nefesle taşınır, oradan kana geçer. Kan hücreleri vasıtasıyla tüm dokularımıza ulaşır. Vücudumuz yeterince oksijen alamaz ise zihni verimlikte azalma ve kasların görevlerini yeterli düzeyde yapamaması söz konusu olur. Bu yüzden, modern çağ öncesi doğal olarak yapabildiğimiz fiziki aktiviteler sayesinde daha düzenli halde olan nefesimizi etkili kullanabilmeyi yeniden öğrenmeliyiz.

İnsan; beslenmeden otuz gün, susuz üç gün ama havasız ancak üç dakika hayatta kalabilir.

Sigara, hava kirliliği ve bazı mesleklerin olumsuz çalışma ortamları, nefes açısından çok ciddi sıkıntılara yol açmakta. Sigara yasakları ve sınırlandırmalarıyla ilgili ülkemizde belirli ölçüde mesafe alınmış olmakla birlikte yeterli değil. Büyük şehirlerdeki hava kirliliğinin de doğal gaz kullanımıyla önemli ölçüde azalması, insanımıza “nefes aldırmıştır”.

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” — Kanunî Sultan Süleyman

Nefes o kadar değerlidir ki, Socrates, bir öğrenci adayına onunla ders verir:

Bir genç, Sokrates’e gelerek, bilge bir kişi olmak istediğini ve ne yapması gerektiğini sorar. Sokrates, genci bir göl kenarına götürür. Gencin kafasını aniden sıkıca tutar ve suya sokar, genç çırpınana kadar kafasını bırakmaz. Genç kendine geldiğinde dehşet içinde Sokrates’e bakar. Sokrates, suyun altındayken en çok istediği şeyin ne olduğunu sorar. Genç, “Tabii ki nefes almak!” der. Sokrates de, “Bilgeliği, başın suyun altındayken nefes almayı istediğin kadar istersen elde edebilirsin” der.

Günümüzde, etkili iletişim ve sunum tekniklerinin, sahne sanatlarının ve topluluk önünde konuşabilmenin daha fazla önem kazanmasıyla birlikte diksiyon, diyafram nefesi, ses tonlama, etkili konuşma teknikleri konuları hayatımızda daha fazla yer almaya başladı.

Bebekler, doğuştan gelen yetenekle, nefes alırken doğal olarak diyaframı kullanabilirken çoğumuz sonradan unuttuk. Dikkat edin bebekler, sırt üstü yatarken, karınları sürekli olarak kalkar ve iner aldıkları nefesten dolayı. Sonradan biz, nefesi sadece göğüs kafeslerinin içine sıkıştırdık. Biraz da artan göbek yağlarımız bunda etkili oldu sanırım. Fit görünebilmek çabasıyla tam nefes alamadık, göbekli görünmeyelim diye diyafram nefesini terkettik.

Spencer Selover adlı kişinin Pexels’daki fotoğrafı

Çocuklara tiyatro eğitimini aldırmak bu bakımdan önemli. Diyafram ve diksiyon eğitimlerini de uygulamalı olarak almış olurlar ve hayat boyu kullanırlar. Bazı insan kaynakları departmanları, özellikle pazarlama, halkla ilişkiler vb birimler için eleman seçimlerinde, tiyatro eğitimi almış olmayı önemli bir artı olarak değerlendirmeye alırlar.

Diyafram nefesinin faydasını, özellikle uzun süren derslerde görüyorum. Diyaframı etkili kullandığım derslerde, sesim daha gür ve anlaşılır çıkıyor. Hiç yorgunluk hissetmiyorum. Ancak diyaframı kullanmayı unuttuğum derslerden çok yorgun olarak çıktığımı ve nefesimin daraldığını hissediyorum.

Psikolojik olarak rahatlamada nefes egzersizleri çok önemli. Bilinçli nefes alma konusunda, amaca yönelik olarak çok farklı nefes teknikleri mevcut. Bu teknikleri bilerek ve zamanında kullanmak ve uzmanından mutlaka destek almak gerekir. Max Strom’un “Breath to Heal — İyileşmek için Nefes” TedX konuşmasını öneririm bu konuda.

Sufi nefesi, yoga, meditasyon gibi bir çok etkinlik ve teknik; hep nefes odaklıdır. “Hayy’dan geldik, Hu’ya gidiyoruz” sözünde, hem Allah ile olma bilinci hem de nefes alırken Hayy sesi ile almak ve verirken de Hu sesi ile vermek vardır. Murakabe, tefekkür, rabıta, zikir vb sufi nefesi ile alakalıdır. Kadirilik’de cehri (sesli), Nakşilik’de ise hafi (sessiz) olma daha çok ön plandadır.

“Alıp verdiğin her nefeste, Allah’ın senin hakkında icra edeceği bir kader vardır.” — Ataullah İskenderi

Doğru nefes almak, psikolojik ve biyolojik sorunların çoğunu çözebilir. Vücudumuzdaki toksinlerin çoğunu nefesle atarız. Nefes için bir bedel ödenmez, ekstra bir çaba gerekmez; sadece onu hissetmek, doğru kullanmak ve mümkünse her nefes için kalben şükretmek yeterlidir.

Nefes konusunda eşitlik ve adalet vardır. Zengin-fakir, sağlam-hasta, genç-yaşlı… Sadece bilinçli olmak gerekiyor kullanabilmek için.

Bir araştırmada, nefes ile ilgilenmemiş bir kişinin her nefes alışta, akciğerlerinin sadece %10 kapasitesini kullandığı, nefesiyle çalışanların %30, iyi bir nefes terapistinin %50 akciğer kapasitesini kullandığı saptanmıştır. Sadece %10 olan nefes devinim oranını, %30’a çıkarmanın bile yaşamda inanılmaz değişikliklere yol açtığı bilinmektedir.

Günde ortalama 12 ton hava tüketiyoruz. Farkına varmadan, borçlanmadan, bedelsiz…

Kültürümüzde nefesin önemli bir yeri var. Birilerine yardımcı olmak anlamında “bir nefes olmak”, dünyanın faniliğini anlatmak için “son nefes”, yakınlaşma anlamında “nefesini hissetmek”, tehlikenin yakınlığı için “nefesini ensesinde hissetmek”, duyduğu heyecanı ve sabırsızlığı nitelemek için “nefesini tutmak”, heyecan, korku ve zevk nitelemesinde “nefessiz kalmak”, sakinleşmek ve zaman kazanmak için “derin nefes almak” gibi tabirler, aslında nefesin hayatımızda ne büyük yer tuttuğunu gösterir.

Son Nefes, Son Söz;

Son nefes, yani hayat sahnesinin son perdesi, herkesin kendi akıbetini aksettiren, buğusuz, berrak bir ayna gibidir. İnsanoğlu kendisini en net olarak son nefesinde tanır… Ebedi alemin iki kapısı vardır ki biri hüsrâna diğeri saadete çıkar. Kulun hangi kapıdan geçeceği ise onun bütün bir ömrünü hülasa eden Son Nefes’i belirler… Hayat bir bardağı dolduran damlalar gibidir. Bardaktaki suyun berraklığı damlaların berraklığına bağlıdır. Bardağı taşıran son damla, sanki son nefestir. (Osman Nuri Topbaş, Son Nefes)

Enerjik olmak, rehavetten kurtulmak, rahatlamak, gevşemek, iyi uyumak, uzun mesafe gidebilmek, yokuş çıkabilmek, sesi iyi kullanabilmek, odaklanabilmek… Hepsi nefesimizi yönetebilmekle alakalıdır. Nefesi, gündemimize almak, kendimizi nefes alma teknikleri, diyafram ve diksiyon konularında eğitmek, hayatımıza çok şey katacaktır.

Şimdi tüm ihtiyacımız olan derin ve uzun bir nefes alarak, taze bir niyet, azim ve besmeleyle yeni bir başlangıç yapmak…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim