Mesele Yalnızlık Korkusu mu?

…sadece yalnız kalmaktan korktun…

Aykut Gül
3 min readMay 7, 2023
Warren Wong / Unsplash

Emily Blackwood’in yourtango.com’daki yazının tamamını okumaya gerek görmedim. “You Never Loved Me, You Were Just Scared To Be Alone” başlığını görür görmez, bir kaç saniyede ana hatları beliren bir hikaye zihnimde oluşuverdi.

“Beni hiç sevmedin, sadece yalnız kalmaktan korktun” anlamına gelen o yazının başlığı, bugünün modern insanının bir çok davranışsal sorununu açıklıyordu aslında.

İlişkinin adı flört, dostluk, arkadaşlık, sevgililik, evlilik… her neyse… Kapağında, vitrininde, sosyal medya ilişki durumunda görünen hep aşktır. Aşk nasıl oldu da bu kadar sıradanlaştı? Modernizmin her şeyi değersizleştirdiği gibi “aşk” da mı sıradanlaştı?

Yalnızlık büyük sorun

Modern insanın en büyük korkusu yalnızlık. İngiltere ve Japonya’da var olan Yalnızlık Bakanlığı, gelişmiş sayılan bu ülkelerde, sosyal sağlık krizinin önemli bir göstergesi…

Günümüzde sosyal ilişkilerde yaşanan sorunları, modern insan, dostları ve yakınları ile paylaşmak yerine kendi başına çözmeye çalışıyor. Bunda, “ayakları üzerinde durabilen”, “zayıf görünmek istemeyen”, kibir abidesi kişilikler başrolü oynuyor.

Güçlü görünme çabası, kişinin iç dünyasındaki ateşi daha da alevlendiriyor. Bu nedenle, intihar eden insanları, geride kalanlar bir türlü anlayamıyor, akıllarında onların mükemmel olduğu sanılan hayatları kalıyor.

Kalabalıklar içinde yalnızlık çekiyor modern insan. Evliler, birlikte görünseler de, birbirleri ile iletişim kurmuyor, ekranların içinden binlerce kilometre uzaklara yolculuk yapıyorlar. ElektronicsHub’a göre, artık ülkemizde uyanık kaldığımız saatlerin yarısı ekranlara bakarak geçiyor. Evlilikle biteceği sanılan yalnızlık, modern toplumlarda, tam tersine giderek daha da ağırlaşıyor.

Özellikle de belirli bir yaştan sonra, geç kalmışlığın paniğiyle, yeterince tartmadan, eş seçimleri hızlıca yapılıyor.

Modernizmin her vesileyle dayattığı pahalı hediyeler, sürekli ev dışı yemekler, eğlenceler ve kafeler; ilişkilerin acı yanlarını örtüyor ve sürekli keyifli dakikaları öne çıkarıyor. Bu süreç çoğu zaman aylar, hatta yıllar sürebiliyor…

Cicim ayları uzadıkça uzar, sadece yüzler değil hemen her şey makyajların arkasına gizlenir.

Eşler, birbirlerine aşık olduklarını zannederler, oysaki ilişkinin temelinde karşılıklı çıkarlar vardır.

Blackwood’un söylediği yalnız kalma korkusu, bu çağda oldukça yaygın bir sebep olmakla birlikte aşıkların (!) çok sayıda başka nedenleri de vardır.

Kariyer, güç, zenginlik, güzellik, siyaset vb. bir çok unsur, yalnızlık korkusunun ötesinde zikredilebilir.

Değeri maaşla ölçülen “iyi” bir kariyer, evlilik nedenleri arasında en önlerde yer alır.

O kariyeri simgeleyen beyaz önlüğe veya üniformaya aşıktır aslında diğer taraf. Bu bazen, çok lüks bir araba, kıyafet vb. de olabilir.

Evlilik sonrası, bir yastığa baş koyma sözü vermiş çiftlerin bir çoğu ayrı odalarda yatmayı, kendi arkadaş gruplarında takılmayı, en ufak bir sarsıntıda, daha çok kenetlenmek yerine terketmeyi seçmekte…

Blackwood’un “Beni hiç sevmedin, sadece yalnız kalmaktan korktun” sözü iyi anlaşılmalı ki bir ömür boyu devam etmesine niyet edilen aynı çatı altında bir arada olmayı cehenneme çevirmesin.

İşte size bir test:

  • Eşinizin size söylemediği her ifadeyi duyabiliyor ve anlayabiliyor musunuz? Yoksa;
  • Size konuştuğunun farkında bile olmayıp başka bir evrende mi yolculuk halindesiniz?

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim