Makas Değiştirme Vakti Gelmedi mi?

“Hayatınızın en güzel günleri ‘Daha erken’ demekle geçer, sonra ‘Çok geç’ olur.” — Gustave Flaubert

Aykut Gül
2 min readJan 20, 2022

--

Bir gün gelir… Düşünürsünüz… O güne kadarki hayatınızda yapabildiklerinizi ve yapamadıklarınızı… Bundan sonrası için makas değiştirme vaktinin geldiğini hissedersiniz. Hedef istasyona götürecek olan raya zamanında geçebilmek önemli bir karardır bu.

Çünkü iki gününüz birbirine eşit olmaması gerekirken siz nerdeyse günleri bir rutine bindirmişsinizdir. Oysa ki problemleri artan dünyada imtihan devam etmekte ve sahip olduğunuz birikimle hala yapabileceğiniz çok şey bulunmaktadır.

Kapasitenizin çok altında çalıştığınızı, geri kalan ömrünüzde daha çok hayır ve hizmet için mücadele etmeniz gerektiğini düşünürsünüz. Ancak mevcut hal ve şartlarda bunun ötesine geçebilmek pek mümkün değildir. Sürekli patinaj yaparsınız ve bu sizi yorar. “Defans oynamaya ve pozisyonunuzu korumaya başladığınız an, gelişiminiz durur.” sözü de bu gerçekliğe işaret eder. Makas değiştirmek aslında futbol oyuncusunun sahadaki pozisyonunu değiştirmesi gibidir. Pozisyonunuz değişir ancak amaç değişmez: Maçı kazanmak…

Bir Belçika Atasözü der ki: “Tecrübe; hayatın, sana kel kaldıktan sonra tarak vermesidir.” O halde tecrübeli ve saçlı iken tarağı kullanmak lazım…

Hayatta neredeyse tüm insanların düştüğü makas değiştirememe konusunda Fransız romancı Gustave Flaubert’ün güzel bir tespiti var: “Hayatınızın en güzel günleri ‘Daha erken’ demekle geçer, sonra ‘Çok geç’ olur.”

Hikem-i Ataiyye’nin karar verme konusunda önemli bir tavsiyesi var: “İki husus arasında tercih yapmakta tereddüt edersen, nefse daha ağır gelen hangisiyse onu tercih et. Çünkü doğru olandan başkası nefse ağır gelmez.” Ayrıca nefse hoş gelen karar, rehavete götüren, konfor alanınızdan çıkmanızı engelleyen ve kendimizi güvende hissettiğimiz karardır. Oysa ki, Nietzsche, güvenli hayatın tehlikeli olduğunu söyler. Çünkü güvenli hayat, sizi rehavete sürükler ve zayıflatır. Bu ise sizin için en büyük tehdittir.

Bu durumda tek çare yeni arayışlara girmek, istişarelerde bulunmak ve gerekiyorsa gemileri yakmaktır. Beklemek bazen iyidir, olgunlaştırır, kazandırır… Ancak bir noktadan sonra beklemek ölmektir. Sonrası için yakıcı pişmanlıklardır.

“Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.” — Tolstoy

Bunu yaparken artık dünyevi kaygılarınız ve hırslarınız kalmamıştır. Artık büyük ikramiyeyi (Fecr, 27-30) kazanmak peşindesinizdir. Bu yolda Allah’tan gayrısı yoktur. Bu saatten sonra olmamalı da zaten…

Eğer bunu istemeye başlamışsanız ve hem de dualarınızda yer buluyorsa… Artık bir şeyler olacak demektir. Çünkü İmam-ı Rabbani’nin dediği gibi, “Bir şeyi istemek, onu elde etmek demektir. Çünkü Allah kabul etmeyeceği duayı kuluna ettirmez.”

O halde köprüden önceki son çıkışı kaçırmayın...

“Bir hayatımız var, yakında geçmişte kalacak; yalnızca Allah için yaptıklarımız sonsuza dek kalacak.” — Muhammed Ali

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim