Dmitriy K. / Unsplash

Kiminleyiz?

Aykut Gül
3 min readMar 6, 2022

--

İslam’ın en güzel yanlarından birisi de aracısız olarak Allah’a (cc) yönelmek, günahlarımızı sadece O’na itiraf etmek ve sadece O’ndan af dilemek. Araya herhangi bir rahip girmek zorunda değil Hristiyanlıktaki gibi… Camide de olmak zorunda değil. Dünyanın her yeri mescit ilan edilmiş inananlar için. Boynunu bük, derinden pişmanlık duy, acziyet içinde af dile ve nihayet bunu tekrarlamamak hususunda kararlı ol.

Bir caminin kuytu bir köşesi de bir otobüsün veya uçağın koltukları da buna uyar. Tüm her şey kalpte… O’nun şah damarımızdan da yakın olduğunu hissedebilmekte.

Aslında O, her dem bizimle. Ancak biz O’nunla mıyız tüm mesele bu.

İnsan-ı kâmil olabilme hedefinde her an O’nunla olabilme şuuru. Neden O bizimle iken biz O’nunla olamıyoruz?

Şunu bilmeliyiz ki O’ndan gayrısı kalpte yer etti mi bu mümkün olmaz. Bunun için ilk adım, kalpten O’dan gayri her şeyi temizlemektir.

O’nu her an yanımızda, içimizde hissetmek demek, her şeyi O’nun istediği gibi yapmak demektir. O’nunla olma bilinci insanın 24 saatinin her saniyesinin ibadetle geçmesi anlamına gelir. Her yaptığımız işte O’nun rızası olur mu diye sorgulamak. Ona göre yapmak veya yapmamak.

O zaman sarraf gencin hikayesindeki “el kârda, gönül yarda” gerçekleşmiş olur. Dışardan tamamen dünyalık bir işe tüm benliğiyle kendini kaptırmış görünen bir kişi, aslında iç aleminde O’nunla olabilir. Tersine uzun uzun secdede kalan bir kişi ise O’nunla değilse ibadetleri de sıkıntıya girebilir.

Sahip olduğumuz her şeyin O’ndan geldiğini bilmek, hal ve hareketlerimizle sürekli olarak şükran halinde olmak. Sonuçta şükür, sahip olduklarımızı da artıracaktır. Ama biz bunu artsın diye değil O istedi diye yapacağız.

Her dem O’nunla olmak, tam bir güven demektir. Çünkü her şeye kadir olan yalnızca O’dur. O istemedikten sonra tüm dünya bir araya gelse o işi olduramaz. O istedikten sonra da kimse onun gerçekleşmesini engelleyemez.

Hiçbir sigorta, hiçbir güvenlik sistemi, hiçbir servet, makam veya güç, asla bu güveni sağlayamaz. Rızık kaygısı, geçmiş korkular ve gelecek endişesi; hiçbiri kalmaz bu güven olduktan sonra.

Hiçbir tehdit O’nun güvenlik duvarını aşamaz. O’nun planı, hesabı, kurgusu, her şeyin üstündedir.

O’na bir adım yaklaşabilsek, O’ndan karşılık olarak on adım geleceğini bilmek muhteşem bir şey…

O’nunla olan insan, hâlâ hata yapabilir, çünkü insan beşerdir, yanılabilir. Ancak hatadan çabuk döner ve çizgisini bozmaz O’nunla ise…

Dertlenmek, çabalamak, üretmek, tüm bunları O’nunla yapmak. O’na dayanmak, O’nun merhametine sığınmak.

Aslında böyle yapmak hem dünyayı hem de ahireti kazanmaktır. Her iki dünyada da hüsran olanlar, O’na sığınamayacak kadar kibirli olanlardır. Her şeyi kendinden bilen, “Ben!!!”, “Ben yaptım!!!”, “Kendim başardım”, “Hastalığı yendim”, “Yüz kişiye ekmek yediriyorum” diyenler… Başına bir musibet geldiğinde ise “Neden ben?!” diye isyan edenler…

Son nefes korkusunun çoğu da gafletten gelir. Gafil insan, son nefeste iman ile gidebilme endişesi içindedir. Her dem O’nunla olan mü’min ise O’nun hitabına mazhar olarak bu dünyadan ayrılır: “Ey imanı huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabb’ine dön. Böylece has kullarımın arasına sen de katıl. Cennetime gir!” (Fecr, 27–30)

İtminana kavuşan, mutmain olmuş nefsin sahibi artık veli bir kuldur. Her an O’nunla olma şuurunda ve O’na kavuşma arzusundadır.

Şunu hepimiz bilelim ki, Şibli Hazretlerinin dediği gibi, Rabbimiz hepimize soracak:

“Ey Kulum! Ben seninleydim, fakat sen kiminleydin?”

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim