Kime Yazıyorsunuz?

“Yazmak; aynı zamanda susmak, söylememek, sesini kesmek demektir, gürültüsüz haykırmaktır.” — Marguerite Duras

Aykut Gül
2 min readJan 2, 2022

--

Kalbinizde, zihninizde ne varsa içinizden o taşar, etrafınıza onu yansıtır ve onu kaleme alırsınız. Peki içinizden gelen ve kağıda aksettirdiğiniz duygu ve düşünceler nasıl şekillenir? Diğer bir ifadeyle, taşmadan önce nasıl dolarsınız?

Bunun her şeyden önce yılların birikimi olduğunu bilmek gerekir. Ancak şunu da biliriz ki siz on yıl önceki siz değilsiniz. Ne fikren, ne de bedenen… Bununla birlikte yakın zamana ait deneyimlerinizin etkisi de çok fazladır üzerinizde…

“En çok görüştüğünüz beş kişinin ortalamasısınız” yaklaşımını duymuşsunuzdur. Zihniniz de en çok okuduğunuz beş kitabın veya yazının ortalamasıdır. Benzer şekilde en çok düşündüğünüz beş şey sizin düşünce yapınızı şekillendirir. O halde hem-hal olduklarınız, okuduklarınız ve düşündükleriniz; bunlar sizi siz yapar. Bedenen de en çok yediğiniz beş şey sizin biyolojik ve fiziksel yapınızı oluşturur.

O yüzden, yazarken de içinizde ne varsa onu dökersiniz kağıda… Yazdıklarınız sipariş üzerine değildir — örneğin, içerik yazarlığında bir bedel karşılığı talebe göre yazarsınız. F. Scott Fitzgerald, “Bir şey söylemek istediğin için yazmazsın, söyleyecek bir şeyin olduğu için yazarsın.” der. Evet, “Söyleyecek bir şeyi olmak…” ne kadar önemli. Aksi halde yaşamıyorsunuz demektir. Her gün bunun için ne kadar şükretsek az!!!

Akademik yazılar dışında blog yazmaya başlamamda bir kaç etken var. Pandemi, fikirlerimi ve duygularımı paylaşma ihtiyacı ve… Medium’da yazmama vesilen olan kişi(ler)… Sonsuz teşekkürler…

Uykudayken, yürürken, duş alırken, yemek yerken bir anda gelir yazma fikri. En zayıf ihtimalle, yazmaya otururken bazen hiç bir fikriniz yoktur ne yazacağınız hakkında, yeni belge açtığınız anda her şey dökülmeye ve ana fikir şekillenmeye başlar. Bu yazı da öyle bir yazı. Hani derler ya “Topa gelişine vurmak”, işte öyle bir şey…

Ayrıca yazarken, sizi okuyanların tamamına hitaben yazmazsınız. Bazen bir kişiyi alır, onunla konuşur veya ona hitap edersiniz. Bir başka yazıda bir başkası olur bu kişi. Ama çoğunlukla bir kaç kişilik küçük bir gruba yazılır. Örneğin, her hafta yaptığımız “Adana Buluşmaları” grubundakileri karşınıza alır ve yazarsınız. Bir başka sefere öğrencilerinize yazarsınız. Bazen de bir büyüğünüze içinizi dökersiniz.

Okur ise çoğu zaman tam da kendine hitap edildiğini, yazının tam da kendisi için kaleme alındığını düşünür. Bu zaten ona yazıldığı içindir. “Kalp kalbe karşıdır” sözü boşuna mı?

“Anlaşılmak için olduğu kadar, anlamak için de yazıyorum.” — Elie Wiesel

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim