Jens Lelie / Unsplash

Karar Almak Sizin İçin de Zor mu?

“İmkansızlıkla mümkün olan arasındaki fark insanın kararlılığında yatar” — Tommy Lasorda

2 min readJul 9, 2022

--

“Hayat, karar vermek zorunda kalmaktır” der Anchee Min. Ancak günümüzde karar alamamak, beklemek, ertelemek ve sonunda her şey için çok geç kalınması giderek yaygınlaşan bir durum. Karar almamak da bir seçimdir aslında. Çoğu zaman da en kötü seçim... En kötü karar, kararsızlıktan iyidir denir ya hani…

Peki neden karar almaktan hoşlanmıyor, korkuyor, erteliyor veya yok sayıyoruz?

Çünkü karar almak demek sorumluluk üstlenmek demektir. Verdiğiniz kararın altına imzanızı atmak demektir. Peki karar vermeyince sorumlu olmuyor muyuz? Öyle olacağını sanıyoruz ama kesinlikle sorumlu oluyor ve sonuçlarına da en ağır bir şekilde katlanıyoruz. Sürekli olarak sorumlu olmadığımızı anlatmaya çalışsak da ortaya çıkan fiili durum sizi bağlıyor.

Karar almamızın önündeki bir başka engel de karar alma yöntemleri hakkında yeterince bilgi ve deneyime sahip olmayışımızdır. (Bu konuda, önceki makalelerime göz atabilirsiniz.)

Bugüne kadar bizzat almamız gereken kararları bizim adımıza bir başkası üstlenmiş. Biz konfor alanımızda sorumsuzca rahatımızı sürdürmeye çalışmışız. Ancak bu sürdürülebilir bir durum olmadığından bir gün yetişkin bir kişi olarak en ağır ve en zor hayati kararları tecrübesizce almak durumunda kalırsınız. Tecrübesizlik sizi çok muhtemelen yanlışa sürükler. Hatanın altında ezilirsiniz. Bu durum sizi sonraki kararları alabilmekten daha fazla uzaklaştırır. Hep başkalarına bağımlı olursunuz. Başkalarının ağzına bakıp onlardan gelecek bir çift söze atlarsınız. Kararı siz vermeseniz de altında yine sizin imzanız vardır gerçekte ve bu sorumluluk sizi bağlar.

Hatalı kararlar aldıkça pişmanlıklar giderek büyür. Önümüze çıkan fırsatlar kararsızlığımızdan dolayı kaçar. Artık hep pişman olmaktan korkarız. O nedenle adım atamayız hiçbir konuda. Oysaki “Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır” diyen Tolstoy, bir asır önce bu konuda gerekli uyarıyı yapmış.

“İmkansızlıkla mümkün olan arasındaki fark insanın kararlılığında yatar” der Tommy Lasorda. Demek ki kararlı olmak bizi biz yapar. Karar vermek eyleme geçmektir. Eylem sonucunda ise başarılı veya başarısız olabilirsiniz. Başardıysanız sorun yok. Başaramadıysanız en azından tecrübe kazandınız ve bir sonraki hamlenizi tecrübelerinizle ve başarma ihtimaliniz yükselmiş olarak yapabilirsiniz. Sonuçta kararsızlık ve buna bağlı olarak eylemsizlik aslında durmak, yerinde saymak ve ölmek demektir.

Bugünün insanının çok bezgin ve karamsar olmasının temelinde karasızlık yatar. Stefan Zweig “İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler: Kararsızlıktan…” derken tam da bunu kasteder.

“Kaderiniz karar anlarınızda biçimlenir” diyen Anthony Robbins, cüzi irade çerçevesinde insanın tercihlerinin onun yolunu çizdiğini vurgular. Külli iradeye teslim olmalı ancak cüzi iradeyi göz ardı etmemeliyiz. Cüzi irade, karar alma sorumluluğunu üstlenmeyi gerektirir. Her şeyi külli iradeye bırakarak mahşerde hesap vermekten kurtulamayız.

Hesap vermede en çok zorlanacağımız nimet ise belki de bize verilen zamandır. Oysaki C. Flory’un muhteşem tespitiyle “En büyük zaman hırsızı kararsızlıktır.”

Konu ile ilgili diğer makalelerime bu linkten ulaşabilirsiniz.

Aykut GÜL

--

--

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim