Jouhatsu: Buharlaşan İnsanlar

Dünyada hızla yayılan yeni bir akım jouhatsu… Modernist yaşam tarzının yeni bir sonucu olarak, sosyal ve finansal nedenlerden dolayı insanlar hayattan çekilmeyi, kaybolmayı, yok olmayı veya buharlaşmayı seçiyorlar…

Aykut Gül
4 min readMay 26, 2022
ZEKERIYA SEN /Unsplash

Başta Japonya olmak üzere özellikle gelişmiş Batıda her geçen gün yaygınlaşan yeni bir akım. Bizdeki karşılığı “buharlaşma” veya “buharlaşmış insanlar” olabilir. Geride iz bırakmadan, gönüllü bir şekilde ortadan kaybolmayı ifade eder.

Düşünün bir kere, sabah uyanıyorsunuz, eşinizin, çocuğunuzun, babanızın, ortağınızın veya bir arkadaşınızın hayatınızdan sessizce çıkıp gittiğini fark ediyorsunuz. Polise yaptığınız başvurular, kişisel çabalarınız, her şeyi bulabileceğinizi sandığınız sanal dünya… Hiç birinden sonuç alamıyorsunuz. Ölü mü, hayatta mı? Başına neler gelmiş olabilir? Hiç bir fikriniz yok… Ölümden de beter değil mi? İnsanın en büyük depresyon kaynağıdır belirsizlik, bilememek… Buharlaşanların nedenlerine geleceğim ancak kalanlar bunu hak ediyorlar mı acaba? Belki bir kısmı… Ama bu kalanlara verilebilecek en büyük ceza bu olur sanırım.

Gelişmiş Batı ülkelerinde yalnızlık, tek başına yaşama giderek yaygınlaşıyor. Ülkemizde de hanelerin neredeyse üçte biri tek başına yaşayanlardan oluşuyor. Özellikle de büyük şehirlerde ve ülkemizin batısında bu oran her geçen gün artıyor.

Jouhatsu da bir anlamda yalnızlık tercihi diye düşünüyorum. Modernizm, insanları giderek bencilleştiriyor. Sonuçta kimse kimseye katlanamıyor ve kendi hayatını yaşamak istiyor. Bunun da adına özgürlük diyorlar.

Gençler, üniversite tercihini yaparken özellikle ailelerinin yaşadıkları şehirleri istemiyorlar. Bu ise hem onların zararlı akımlara kapılabilmelerine hem de finansal sıkıntılara yol açıyor.

Boşanmaların giderek artması, evliliğin daha az tercih edilmesi, çocukların yük olarak görülmesi ve yalnızlıkların evcil hayvanlar besleyerek giderilmeye çalışılması, yakın gelecekte özellikle metaverse’ün de devreye girmesiyle, büyük sosyal problemlere yol açacaktır. Örneğin, boşanmaların, sosyal, hukuki ve finansal açıdan kabusa dönüşmesi, jouhatsu’nun seçiminin bir nedeni…

Henüz ülkemizde görmediğimiz bu akım için maalesef yeterince sorun ve altyapı mevcut. Şimdiden tedbir alınması gerekiyor. Gençlerimizin ülke dışına gitme hayali kurmaları da bir anlamda jouhatsu olabilir mi?

Kayıp kişilere dair istatistikler de giderek kabarıyor. Batıda bunların bir kısmı buharlaşan insanlar ancak ne kadarı? Ülkemizde de bu konuda yapılan bir çalışma var mı? Yoksa özellikle de sosyolojik açıdan mutlaka çalışılmalı…

Dehşetli bir günde, “…Keşke toprak olsaydım!..” (Nebe, 40) diyecek olan inançsızların psikolojilerinin bir benzeri mi acaba buharlaşmayı tercih eden jouhatsu insanlarda var?!

Pandemi ile katmerleşen yalnızlık, sanallaşma, hayatın anlamını yitirmesi, finansal ve sosyal sorunlar, jouhatsu’nun başlıca nedenleri olarak gösteriliyor.

Özellikle de Japonya’da jouhatsu çok daha kolay. Buna yardımcı olan, bir gece sessizce evinizi, eşyanızı taşıyan şirketler var. Emniyet de — kriminal bir durum yoksa — bu tercihi yapan insanların peşine düşmüyor. Kaybolma, uzaklaşma, buharlaşma; her ne olarak adlandırırsanız adlandırın, jouhatsu bazen yıllarca bazen ise ömür boyu sürebiliyor…

Bizim kültürümüzde var olan manevi yolculuklar, uzlet ve eğitim amaçlı seyahatler, jouhatsu ile karıştırılmamalıdır. “Kendi İçimize Yolculuk Ne Zaman?” başlıklı makalemde buna dair bazı örnekler mevcuttur:

“İslam dünyasının önemli alim ve filozoflarından olan İmam-ı Gazali (ks), genç yaşta, Nizamiye Medresesi baş müderrisi iken kendi iç dünyasına yolculuğa başlamış, tüm önemli görevleri terk etmiş ve tam on bir yıl uzlette kalmıştır.

Büyük bir alim iken, tüm makamları terk ederek, nefsini terbiye etmek için bir tasavvuf yolculuğuna çıkan Hâlid-i Bağdadi (ks) kendi içimize yolculuk için müstesna bir örnektir.

Tolstoy’un hayatında bir çok kez içsel yolculuğa çıktığı görülür. Özellikle Allah inancı, dinler, zengin-fakir, güçlü-zayıf konularına çok kafa yormuştur.

Robin S. Sharma’nın “Ferrarisini Satan Bilge” adlı kitabı, İslam dünyası dışında bu tür bir arayışı roman kıvamında anlatır.”

Görüldüğü üzere, bu tür pratikler olumludur, kutsal bir amaç uğruna ve manevi terakki için yapılmıştır. Genellikle de habersiz, ansızın kaybolma, geride kalanları mağdur etme, merakta bırakma durumu yoktur.

Jouhatsu’da ise dram var, depresyon var, belirsizlik var… Borç batağı, ailevi sorunlar, sorunlu sevgililer, akademik hayat vb jouhatsu seçimini tetikliyor. Bir bakıma “tükenmişlik sendromu” da denilebilir… Bazıları bunu ikinci bir hayata başlamak, yeni bir başlangıç yapmak olarak da ifade ediyorlar.

Terk etmek ve terk edilmek. Meselenin iki tarafı da acı. En başta da bilinmezlik, merak ve kaygı… Sonrasında güven kaybı, kin ve nefret…

Ölüyü toprağa verince, bir süre sonra acınız küllenir. Ancak jouhatsu, sürekli olarak kabusunuz olabilir…

Peki ya geri dönmeye karar verilince!? O kadar acı yaşattığınız insanların size karşı olan tutumları? Kabullenecekler mi sizce?

Aykut GÜL

Yararlanılan ve Önerilen Kaynaklar

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim