İnsanın Hiçliğe Serüveni

Nefsin ve şeytanın iğvası ve yönlendirmesiyle insan, kendi acziyetini görmemekte, kibrinin esiri olmakta ve sonunda aşağıların aşağısına yuvarlanmakta...

Aykut Gül
3 min readNov 17, 2021

İnsanlık tarihini on iki saatlik bir zaman dilimi olarak düşündüğümüzde, şu anki saatin muhtemelen 11:59 olması gerekebilir… Milyarlarca yıl önce kainatın yaratılması ile başlayan, biz faniler için geçerli olan zaman kavramı, ezel ve ebedi anlamamızı güçleştirmekte. Uzaydaki milyarlarca ışık yılı mesafelerin yanında hem dünyamız hem de yaşadığımız ömür bir hiç mesabesinde…

Jongsun Lee / Unsplash

Evrende tahminen 100 milyar galaksi ve her galakside ise 200 milyar yıldız bulunuyor. İçinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisinin bunlardan sadece biri olduğunu, güneş sisteminin ise galaksimizdeki 200 milyar yıldızdan yalnızca birisi olduğunu bilmek gerçekten ürkütücü. Bunların içinde, kumsaldaki bir kum tanesi kadar bile büyüklüğü olmayan dünyada yaşayan yaklaşık 7.9 milyar insandan sadece biriyiz.

“Andolsun ki biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tin, 4) ayetinde ahseni takvime işaret edilmekte. İnsanoğlu, hayat imtihanında, yaptığı seçimlerle, aşağıların en aşağısına (esfeli safilin) düşebilmekte veya meleklerin de üzerinde bir konuma (eşrefi mahlukat) yükselebilmekte. Büyük bir çoğunluk ise bunların arasında bir yer bulmakta.

İnsanı bitiren, aşağıların en aşağısına düşmesine neden olan en büyük tehlike kibir ve ucup. Bunun en iyi örneği, İblis’in kibirlenerek Adem’e secde etmemesi ve insandan daha üstün olduğunu iddia etmesi. Neticede İblis, İlahi huzurdan kovuldu.

Rabb’imizin koruması olmasa insanoğlu o kadar acizdir ki… O (cc), koruması altındaki Habibi’ni (sav) bir örümcek ağı ile korurken, ilahlık sevdasına düşen Nemrud’u bir sinekle helak etmiştir.

Allah’a meydan okuyan Nemrud’un burnundan başına giren bir sivrisinek tarafından öldürüldüğü kabul edilir. Sivrisineğin sebep olduğu şiddetli ağrılar yüzünden sürekli olarak kafasını tokmakla dövdüren Nemrud sonunda büyük bir acıyla ölmüştür. (TDV İslam Ansiklopedisi)

Günümüzde ise Firavun, Nemrud ve benzerleri, küresel güçler olarak karşımızda. 24 yıl süren kudretli iktidarı sonunda Saddam Hüseyin aşağılanarak idam edilirken, 42 yıl Libya’yı tek adama olarak yöneten Muammer Kaddafi ise linç edilerek öldürüldü. Saddam ve Kaddafi, dönemlerinin kudretli kişileri olarak kibir timsali oldular. Bir başka kibir abidesi ülke tarafından, ülkeleri tarumar edilerek ve kendileri de her türlü aşağılanmaya maruz bırakılarak itibarsızlaştırıldılar. Sanırım iktidardan olmaları veya öldürülmelerinden çok zelil bir duruma düşürülmeleri onlar için daha büyük ceza olmuştur.

Süper güç olarak bilinen ABD ise bir yandan gösteriş ve kibir abidesi olurken öte yandan dünyanın her tarafında huzursuzluk kaynağı olmakta. Onca gücüne rağmen, en fazla korku, endişe yine onlarda… Amerikalıların önemli bir kısmı, uzaylıların istilası, nükleer savaş, deprem, volkan patlaması vb nedenlerle her an büyük bir felaketin geleceği korkusu ile yaşarlar. O nedenle bu ülkede bir çok insan, kendi aileleri için yıllarca yetebilecek konserve yiyeceklerin olduğu özel sığınak, sera, geri dönüşüm sistemleri inşa etmekte ve kendi savunma sistemlerini kurabilecekleri silahlar temin etmekte.

Ülkemizde de, son yıllarda, maddi durumu iyi olan ancak dünyanın kötü gidişatından (pandemi, küresel ısınma, savaş riski vb) dolayı kırsala yerleşen, bir felaket anında kapalı devre kendi üretim sistemiyle hayatta kalmayı sağlayacaklarını düşünen insanlar var. Ancak unutulan bir şey var ki, insanların açlıktan kırıldıkları bir ortamda, sizin paylaşmak istemeyeceğiniz o yiyecekleri size yedirmezler. Hatta elinizdeki imkanlar, düşmanlıkları celbedecek ve sizin için bir tehdit haline gelecektir.

Şimdi de metaverse çılgınlığı ile yeni bir sanal dünya kuruluyor. Sahiplerinin, bu yeni dünyanın ilahlığına kalkışacakları görüşünü savunanlar ise az değil… Son model lüks bir arabanın direksiyonunda hız ve hazzın zirvesine ulaşarak kendini kaybeden ve gücünün zirvesinde olduğunu düşünen insanı, metaverse ile çok daha büyük tehlikeler bekliyor.

Bugünün insanı kendine çok fazla önem atfediyor. Sınırlarını bilmiyor, kainatı okuyamıyor, kutsal kitabımızdaki örneklerden ders almıyor ve yakın tarihte bile örnekleri olan zelil olma halleri üzerinde düşünmüyor.

Kimisi bilimi, kimisi serveti, kimisi ise gücü putlaştırıyor. Her şeyde kendini yeterli görüyor. Her şeyde kendine yetmeye çalışan Amerikalıların örneğinde olduğu gibi… Sonrasında kibir, ucup ve tanrılaşma iddiası gelebiliyor. “Allah insanı iddiasından vurur” diyen İsmet Özel ne kadar da haklı.

İşte bu noktada, yukarıda anlattıklarımızı tefekkür edebilse insanoğlu, ne kadar küçük ve aciz olduğunun farkına varabilecek. Ancak şeytanın vesvesesi ve nefsin kötülüğü emretmesinden dolayı bu tefekkür yapılamaz.

O zaman da aşağıların en aşağısına (esfeli safilin) düşmekte insan. Oysa ki, kendini kaybetmeyen, arayışını sürdüren, doğru bir mentöre (danışman, yaşam koçu, mürşid…) sahip olanlar, kamil insan olma hedefine ulaşabilmekte ve meleklerin de üzerinde bir konuma (eşrefi mahlukat) yükselebilmekte…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim