LinkedIn Sales Solutions / Unsplash

İletişememek

“İletişimde en önemli şey; söylenmeyeni duymaktır.” P.F. Drucker

Aykut Gül
3 min readMar 29, 2022

--

İletişimin çoğu kelimeler olmadan gerçekleşir. Vücut dilini kastettiğimizi sanıyorsanız, kastımız o değil. Diğer bir ifadeyle, ne söylediğimiz, nasıl söylediğimiz konuları değil anlatmak istediğimiz.

Bunun çok ötesinde… Kimileri buna biyoenerji der, kimileri kalplerin konuşması ve kimileri ise ruhların teması.

Bir gruba verdiğiniz bir semineri veya bir hasbihali düşünün. Kalbin etkilediği mesafenin 5–6 metre kadar olduğu ifade edilir. O mesafenin dışında kalanlar bu etkileşimden yeterince yararlanamazlar.

Daha önceki yazılarımda da zaman zaman ifade etmeye çalıştığım gibi kalben senkronizasyon sağlanamadığında iletişim kopuyor. Bu durumda daha fazla konuşma ve kendini izah etme çabası gerekiyor. Özellikle de kalplerin birbirlerine kapandığı bir ortamda kelimeler iyiden iyiye kifayetsiz kalıyor.

“Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez. Gönülden gönüle gider yol gizli gizli.” dizelerinde değerli ozanımız buna işaret eder. Kalbin de ötesinde, daha derin anlamlar taşıyan gönül, neredeyse sadece türkülerde kaldı. Bugünün şarkılarında ise “geççek”ler var artık…

Doğan Cüceloğlu’nun “En önemli dinleme organı gözdür. Laf göze anlatılır.” sözü aslında önemli bir ölçü verir bize. Konuşanların birbirleri ile göz teması olmadığı yerde etkili bir iletişim beklenemez. Gözler konuşur, gözler dinlerse… ve oradan da kalbe bir yol açılmışsa… O zaman iletişim kaliteli olur.

Karşılıklı iki kişinin iletişimi, kalabalık gruplara nazaran, bu anlamda daha kaliteli olmalıdır. Ancak ön yargılar, güvensizlik, dürüst olamama, açık davranamama ve en önemlisi de sevgi ve samimiyetin ortadan kalkmış olması, iletişimi imkansız hale getirebilmekte. Bunun sonucu olarak ses yükseltmeler, belki bağrışmalar, öfke patlamaları ile devam eden iletişim kazaları, maksadını aşan ifadeler ve hatta istenmeyen hakaretler ortaya çıkabilmekte… P.F. Drucker’ın “İletişimde en önemli şey, söylenmeyeni duymaktır.” sözü anlamını yitirmişse iletişim kurmaya çalışanlarda, az önce söylediğimiz sorunlar ağırlaşarak yaşanmakta. Söylenmeyeni duyamayanlar; söyleneni, bağırsanız bile, asla duyamazlar.

“Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir.” derken Hz. Mevlana, kalplerin konuşmasını kasteder. Ortak duygular kalmamışsa hiç bir iletişim tekniği bizi kurtaramaz.

Yine Hz. Mevlana’nın “Hoşgörünün kulakları ile dinleyin, şefkatin gözleri ile görün, sevginin dili ile konuşun…” sözü en iyi reçeteyi ortaya koyar.

“İki insan birbirini ancak sevdiği kadar anlayabilir.” sözü de iletişimin neden bu kadar kötüleştiğini anlatır bize. Seven, sevdiğininin her dem gözünün içine bakar, onu adeta okur, fazla söze gerek kalmaz.

Daha önce neredeyse hiç konuşmadan anlaşabilen insanların iletişimi şimdi neredeyse her defasında krize dönüşmekte.

Televizyon kanallarındaki tartışma programlarından bu nedenle sonuç elde edebilmek mümkün olmaz. Çünkü en baştan itibaren kalpler birbirlerine kapanmıştır. Kimse kimseyi anlamak için dinlemez, hazır cevap olup taraftarlarını coşturmak için aynı şeyleri giderek yükselen ses tonunda anlatmaya (!) çalışırlar. Sonuçta canlı yayın kazaları, boşa geçen zaman ve uykusuz geceler kalır geriye…

Acaba iletişimciler bu konuda ne der? — Ne olur beden dili vb ile gelmeyin —

Etkili iletişim olmazsa, iş hayatı da, sosyal hayat da, ilişkiler de, siyaset de bundan olumsuz yönde nasibini alır. Bunun bedeli ise çok ağır olur.

Fazla konuşulmayan, önemsenmeyen ancak herkesin kendini iletişim uzmanı gördüğü bir zamanda iletişim, en öncelikli alanlardan biri haline gelmiştir.

Ruhun, duyguların, kalbin ve gönlün olmadığı metaverse’de sizce iletişim nasıl olacak? Bizi nereye götürecek dersiniz?..

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | digitalization | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim