İyiliğin Ötesinde
“İyilik erdeminin bir fazlası, iyilik ettiğini fark etmeden iyilikte bulunmaktır” — Kemal Sayar
Büyük konuşmamalı, sınanmadığımız bir konuda iddialı olmamalı. Çünkü imtihanımız bulunduğumuz şartlarda geçerlidir. Sonrasında nelere sahip olacağımız veya nelerden mahrum kalacağımız bilinmez. Bir ömür boyu, sürekli değişen şartlarda sınanırız.
İnsanlık tarihi, iyilerle kötülerin mücadelesine sahne olmuştur bugüne kadar. Bundan sonra da böyle devam edecektir. Önemli olan bu süreçte iyilerle olmak ve iyilik peşinde koşabilmektir.
“İnsanı insan yapan, kötü olmaya gücü olduğu halde iyi olmayı seçebilmesidir” der Nazan Bekiroğlu. Zorluklara rağmen doğruluktan, iyilikten ve iyilerden ayrılmamak.
Abdülhakim Arvasi Hazretleri ne güzel ifade eder: “İyilik ticaret değildir. Allahu Teala için yapılır ve unutulur.” Ama çoğu insan iyilik ettiği bilinsin, iyilik edilen kendisine müteşekkir olsun ister. Oysaki “İyilik eden mükafat beklediği an tefecidir” der Cemil Meriç. Kazandığını sandığı anda kaybetmek, eskiden de geriye gitmek…
Aslında olması gerekeni Kemal Sayar hocamız çok güzel söylemiş: “İyilik erdeminin bir fazlası, iyilik ettiğini fark etmeden iyilikte bulunmaktır. En hafif bir benlik rüzgarı dahi esmeden, doğal, sessiz ve zarif.” O kadar çok iyilik yapılmalı ki iyilik sıradanlaşmalı.
Önceleri alışılagelmiş iyi bir davranışın, bugün abartılarak haberlere konu olduğunu gördüğümde şaşırıyorum. Olması gereken temel insani davranışlar bugün takdir edilen, şaşkınlıkla karşılaşılan bir hale gelmiş.
İyilik, belirli aralıklarla sadece görev için yapılan bir eyleme dönüşmemeli. Her attığımız adımda, her temas ettiğimiz kişide, bir şekilde iyilik tezahür etmeli. İbni Sina’ya kulak verelim: “İyiliğin şartı beştir: Tez olmalı, gizli olmalı, gözde büyütülmemeli, sürekli olmalı ve yerini bulmalı.” Bu ilkeler günlük alışkanlıklarımız haline geldiğinde ancak “iyi insan” olma kimliğini kazanabiliriz.
İyiliğin bulaşıcı olduğu söylenir. Anne-babanın, çocuklarına örnek olma anlamında iyiliği onların şahit olacağı şekilde yapmaları iyidir.
Kibir endişesi olmadığı sürece iyilik ve yardımlar açıktan yapılmalı. Kişilerin öne çıkarılmadığı, sivil toplumun iyilik faaliyetlerini tanıtmak gerekli ve önemlidir. Bazı STK yöneticilerinin bundan kaçındıklarına, iyiliğin gizli kalması gerektiğini savunduklarına şahit oluyorum. Oysaki gizlilik, şahıslar içindir. İyiliğin yayılması, bulaşıcı hale gelebilmesi için, özellikle iyi örneklerin çok iyi anlatılması gerekir.
Dahası yapacağımız iyilikleri, zaman zaman çocuklar kanalıyla yapmak, onları sürece dahil etmek, onları bu konuda eğitmenin en iyi yoludur.
Aykut GÜL
Dünya Gazetesi Köşe Yazılarım | Youtube | Twitter | Medium | Tüm Medium Yazılarım | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Yazılarım Hakkında