Taylor Jacobs / Unsplash

İlk Adımınızı İnançla Atın

Binlerce kilometrelik mesafenin aşılması ilk adımın atılmasına bağlıdır. Ertelememek, tek bir adım, küçük bir başlangıç ve nihayetinde ulaşılamaz denilen hedefler…

Aykut Gül
3 min readAug 9, 2021

--

Bugünlerde özellikle gençler başta olmak üzere hepimizin ihtiyacı konfor alanını terk etmek. İyiden iyiye alıştığımız yalnızlık, ekranlar karşısında geçen zaman, minimum hareket, daha az diğergam olmak… Pandemideki kısıtların kalkmasıyla artık hızlı bir şekilde bunlardan kurtulmak gerekiyor.

Aslında konfor alanında uzun süre kalmak, bizi köreltti, heyecanımızı azalttı ve psikolojimizi bozdu. Şimdi yapılması gereken her gün artan bir şekilde kendimizi dışarıya atmak ve kısmetimizi aramak.

Bunun için mutlaka planlı hareket etmek zorunda da değilsiniz. Mümkün olduğu kadar beklentilerinizi de sıfırlayın. Böylece hayal kırıklığı, moral bozukluğu yaşamaz ve en ufak bir olumlu gelişmeden motive olursunuz.

“İlk adımınızı inançla atın. Tüm merdiveni görmek zorunda değilsiniz; yeter ki siz ilk adımı atın.” — Martin Luther King

Her şey dışarıya atacağınız ilk sağ adımınızla başlayacaktır. Bir camiye gitmek, bir kafede bir dostla çay içmek, birilerini kendi mekanlarında ziyaret etmek… Sadece bir merhaba, bir çay-kahve içimi… Gün sonunda hiç olmadığı kadar havanızın değiştiğini, yeni ümitlerle kalbinizin attığını, hiç aklınıza gelmeyen fırsatlarla karşılaşmış olduğunuzu göreceksiniz.

Aslında herkes sizin gibi rehavetten kurtulmak ve yeni fırsatları yakalamak istiyor. Ertesi gün bunu devam ettirmek için daha fazla sebebiniz ve isteğiniz olacaktır.

Bu şekilde ara vermeden yedi gün bunu gerçekleştirin ve farkı görün. Hz.Mevlana’nın, “Bulanlar, ancak arayanlardır.” sözü aslında kısmetimizin peşinde olmamız gerektiğini ifade eder.

Sebin Thomas / Unsplash

Eylemsizlik şüpheleri ve korkuları doğurur. Eylem güven ve cesaret doğurur. Korkuyu fethetmek istiyorsanız, evde oturup düşünmeyin. Dışarı çıkın ve meşgul olun.” diyen Dale Carnegie’e kulak vermek lazım. Konfor alanı bizi öldüren, çürüten, gelişimimizi sınırlandıran, endişe ve kaygılarımızı artıran, gereğinden fazla kalınmaması gereken ortamdır. Konfor alanı, eviniz, evinizin bir odası, çalışma ofisiniz veya arabanız vb olabilir. Konfor alanı, güvende ve rahat hissettiğiniz, alıştığınız düzeni koruyabildiğiniz her ortamdır.

İnsanların berberlerini bile değiştirememeleri konfor alanı ile ilgilidir. Bu ortamlarda yeni tecrübeler pek yaşanmaz. Zorluklarla da sıkça karşılaşmazsınız. Bu durumda da daha dayanıksız, kırılgan ve anksiyete yüklü olursunuz.

Konfor alanı tüketimi, onun dışı ise daha çok üretkenliği simgeler…

Konfor alanı, sığınaktır, güven verir ancak kısa süreli koruma sağlar… Yüzde yüz güven gerçekte en büyük güvensizliktir.

“Hayat, konfor alanının bitiminde başlar” diyen Neale Donald Walsch, aslında hayatın yeni tecrübelerle yaşanmış olabileceğini ortaya koyar. İnsan, kendi konfor alanından uzaklaştıkça, kendinde var olan kapasiteyi fark eder ve şaşkınlık içinde kalır…

“Başarının yüzde sekseni kendini göstermektir.” der Woody Allen. Konfor alanından çıkmak, görünür olmaktır. Fiili duanın ta kendisidir. Kısmetini aramak, yeni ilişkiler kurmak, yeni fikirler elde etmek demektir. İdeallere ulaşmak için ilk eylemdir.

Tüm yapmanız gereken ilk adımı atabilmek... Bu adım öncelikle sağ adımınız olsun. Dilinizde besmele, kalbinizde Allah’ın size sunacağı fırsatların ümidi dolu bir halde…

Bu konuda sanırım, konfor alanında hiç yaşamamış, İstanbul’un fethi için yaşlı ve hasta haliyle sefere çıkmış ve kuşatma esnasında vefat etmiş olan Ebu Eyyub El Ensari’nin (ks) hayatını bir kez daha dikkatlice okumak gerekir.

Bu yazı biter bitmez, ekranları kapatalım, kendimize çeki düzen verelim ve kısmetimizi bulmak üzere dışarı çıkalım. Hemen şimdi, yarına bırakmayalım. Çünkü “Yarın diyenler kaybetti!”…

Aykut GÜL

Konuyla ilgili yazılarım:

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim