İçiniz mi Daralıyor? İşte Çıkış Yolu…

“Andolsun, onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz.” — Hicr, 97

Aykut Gül
5 min readAug 15, 2021

--

Hepimizin günlük hayata dair problemleri var. Özellikle de pandemi, ekonomik sıkıntılar, doğal afetler ve ülkemizin bekasına yönelik operasyonlar en başta gelenleri…

İnsanın bunaldığı, daraldığı, çaresiz hissettiği zamanlarda, her şeyimizi bilen, bize şah damarımızdan daha yakın olan Rabb’imizin çağrısına uymak, O’na koşmak; gecenin karanlığı, sessizliği ve yalnızlığında, uzun secde anlarında, çaresizliğimizi O’na sunmak, sadece O’ndan yardım beklemek ve bunu o değerli saatte arz etmek... Ardından gün aydınlanmadan iç huzurunu, ilahi yardımın geldiğini hissetmek ve güne yeni bir ümitle başlamak…

Sanırım hepimizin çok fazla ihmal ettiği teheccüd, bir çok endişe, kaygı ve anksiyetenin çözümünde kilit rol oynayacaktır. Çünkü çözümün ilk şartı manen güçlenmek, ümitvar olmak ve yeninden mücadele gücünü kazanmaktır.

Geceleri, insanların uykuda olduğu bir anda, riyadan uzak, gönüllü olarak teheccüde kalkabilmek, Allah’ın çağrısına karşılık verebilmek önemli bir ayrıcalık…

“Gecenin öyle bir ânı vardır ki, onu yakalayıp da Allâh’tan hayırlı bir şey dileyen müslümana, Allâh ne dilerse verir.” — Hadis-i Şerif

Teheccüd, gece namazı olarak da bilinir. Bazı kaynaklar, aralarında şu farkı niteler: Öğle namazı vaktinin paraleli olan gece saati, gece namazının başlama vaktidir — Öğle namazı vakti 12:30 ise gece namazı vakti de gece yarısından sonraki 12:30'dur. Bu, kişisel araştırma sonucu olup yine de güvenilir din alimlerinden bu konuyu teyit etmek gerekir — Teheccüdde ise gecenin bir kısmına kadar uyumak ve sonra uyanmak söz konusudur. Bazı alimler, uyuyup kalkmanın teheccüd için bir mecburiyet olmadığını belirtirler. Özellikle gecenin son üçte birinin çok daha faziletli olduğuna dair bilgiler mevcut.

TDV İslam Ansiklopedisi’nde teheccüd konusunda aşağıdaki bilgiler yer alır:

…bir kısmında gece vakti Allah’a kulluk için özel çaba harcayan müslümanları övücü ve özendirici ifadeler yer almakta (Âl-i İmrân 3/17; el-Enbiyâ 21/20; el-Furkān 25/64; es-Secde 32/16–17; ez-Zümer 39/9; ez-Zâriyât 51/15–18)…

…Hz. Peygamber, farzlar dışında en faziletli namazın gece yarısı kılınan olduğunu belirtmiş (Müsned, II, 303, 329; Müslim, “Ṣıyâm”, 203), “Gece namazını kılın; çünkü bu sizden önceki sâlih kulların devam ettiği, Allah’a yaklaşmaya vesile olan, günahları örten ve engelleyen bir ibadettir” buyurmuş…

Aslında önemli olan ilk adımı atabilmek ve en az ile başlayabilmek… Sadece iki rekatlık bir teheccüd. Çok uzun sureler de okumak zorunda değilsiniz başlangıçta. Belki sadece İnşirah ve İhlas… Muhtemelen tamamını beş dakikada bitirebilirsiniz.

Sidik Kurniawan / Unsplash

Sabah namazı için insanların zorladığı bir zamanda teheccüd namazını önermek ne kadar gerçekçi olabilir? Hatta beş vakit namazın terk edildiği, camilerin boşaldığı bir dönemde bu teklif çokça eleştiri alabilir mi?

Aslında teheccüd, farz bir namaz olmayıp gönüllülük esasına dayanır. İşte bu yüzden belki de ayrı bir önem arz eder. Uykunun en tatlı anında yataktan kalkmak ve belki de kış günlerinde soğuk suyla abdest alabilmek… Hem de nafile bir ibadet için… Sadece O’nun rızasını kazanmak için. Güne böyle bir başlangıç yapmak, sabah namazını kılmamızı da sağlayacak ve sonuçta beş vakit namazın ifasını ve kalitesini de artıracaktır.

“Ne veriliyorsa bu vakitte veriliyor, gündüz hiçbir şey verilmiyor.” — Ahmed er-Rıfaî

Ramazan ayında oruç tutabilmek için sahuru kolay kolay atlamayız. Sahur vakti de teheccüd namazı vaktidir. Sahur hazırlıkları çok zamanımızı alır ve zahmetlidir. Teheccüd ise bir kaç dakika…Sahur için tüm alarmlar kurulur, dahası son dakikaya kadar yenilir-içilir ve maalesef teheccüd akla gelmez çoğu zaman… Hatta varlığı bile bilinmez bir çok müslüman tarafından…

“Farz namazlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” — Hadis-i Şerif

Müslümanlara farz olan cihadın, bir düşmana karşı olanı ve bir de kendi nefsimize karşı olanı var. İkincisi daha zor ve daha değerlidir. Çünkü insan, öncelikle mükemmeliyet (insan-ı kamil) yolunda mücadele vermelidir ki, manen iyice güçlendikten sonra dış dünyaya karşı vereceği mücadelede başarılı olabilsin. Bu süreçte teheccüd namazı nefse en ağır gelen ibadetlerdendir. Bunu başarabilenler için geriye kalanlar nispeten daha kolay gelecektir.

“Onlar gecenin az bir kısmında uyurlardı. Seher vakitlerinde Rablerinden bağışlanmalarını dilerlerdi.” — Zariyat, 17–18

Gecenin bu saati asla bir kayıp değildir. Uyku düzeninin bozulması ve verimliliğimiz düşmesi hiç değildir. Mesele önceliklendirme meselesidir. Erken kalkmaya, randevuya yetişebilmeye niyetlenebilmektir. O anın dinginliği ve huzuruyla zaman ve uyku da bereketlenir. Gün boyu daha dinç hisseder insan. Önemli olan uyku yönetimini yeniden gözden geçirmek, en verimli uyku saatleri olan gece 10:30–03:00 arasında uykumuzun önemli bir kısmını alabilmek. Gündüz de kısa bir kaylule (siyesta, şekerleme) ile ikiye bölünmüş bir uyku daha dingin bir hayat sağlayacaktır.

“Korku ve ümit içinde rablerine ibadet ve dua etmek üzere vücutları yatak görmez, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah için harcarlar.” — Secde, 16

Blok halinde sekiz saatlik uyku maalesef “öğrenilmiş çaresizlik”tir. Bir çok kişi teheccüdün öneminin farkındadır ancak şeytanın aldatması karşısında hep yenik düşer. Kişi, uyku düzeninin bozulmasını göze alamaz. İş verimliliği, kariyer hedefleri, aile vb gerekçe olarak karşısına çıkar.

Gerçekte ise Yüce Yaratıcı’nın koyduğu hüküm ve kuralların hiç birisi insanın fıtratına aykırı değildir ve olamaz da. Bilakis insanın sağlığı ve huzuru içindir. Yapılması gereken, yeni hayat tarzına geçmek için iyi bir önceliklendirme ile başarılı bir planlama yapmak. İlk günler uygulama açısından zor olacaktır ancak yeteri kadar tekrar edildiğinde artık yeni günlük rutinimiz oluşacaktır. Çeşitli bilimsel araştırmalara göre, yeni planın alışkanlık haline gelmesi 21 gün veya 66 gün kadardır.

“Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına iner (rahmet nazarıyla bakar) ve şöyle buyurur: ‘Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim! Benden isteyen yok mu, ona (dilediğini) vereyim! Benden mağfiret isteyen yok mu, onu bağışlayayım!’ ” — Hadis-i Şerif

Bu çağrıyı duyup da koşmayan, derdini O’na arz etmeyen ne bedbahttır! Rabbim, o saatte isteyebilen, özellikle uzun secde anlarında isteyebilen, isterken en büyük güçten istediğinin şuurunda olarak isteklerine sınır koymayan ve duasının kabulü noktasında hiç bir şüphe duyamayan kullarından olmayı nasip etsin…

Aykut GÜL

Dipnot: Ayetlerin ve son hadis-i şerifin Türkçe karşılıkları DİB web sitesinden alınmıştır.

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim