“Hiç”likten Sonsuzluğa

Neleri sonsuzluğa taşıyabilecekse insan, bu dünyada onlara odaklanmalı…

Aykut Gül
2 min readAug 2, 2023

--

“Hayat kısadır; onu endişe, keder ve üzüntü ile daha da kısaltmayın; hepimiz yolcuyuz. Hiçbir dert, dünyaya gelirken beraberimizde gelmedi. Bizimle beraber de gitmeyecek…” der İbnü’s Sadi.

Öncelikle hayatın kısa olduğunu kabullenmeli insan. İster 30, isterse 130 yıl… veya binlerce yıl önce 800–900 yıl olduğu söylenen ömürler… Sonsuz olan ahiret hayatı karşısında her zaman için karşılığı sıfır. Çünkü matematiksel olarak herhangi bir sayının sonsuza bölümü sıfırdır. Buna “hiç” de diyebilirsiniz. Dünyanın bir hiç olduğunun matematiksel ifadesi…

Yine de dünya hayatında bunu anlamak bizim için neredeyse imkansız. O nedenle İbnü’s Sadi’nin dediği gibi kabul edelim, hayat kısadır diyelim.

İnsan, bu kısa dünya hayatında, Allah Rasulü’nün (sav) buyurduğu gibi, “bir garip gibi yahut bir yolcu gibi” olmalı…

Hiç ölmemek için çabalayan, ölümsüzlüğü arayan, ölümü unutmayı tercih edip ölmeyecekmiş gibi yaşayan insanoğlu, modernist yaşamın getirdiği hız ve haz dolu hayata kapılarak her geçen gün daha fazla psikolojik sorunlarla yüzleşmekte.

Hayatın anlamsızlığı, inançsızlık, beşeri değerleri kaybetme ve bağımlılık, insanın gerçek hayattan koparak, hayatı hissetmeden, boş amaçlarla zamanını doldurmasına yol açmakta…

Oysaki ölümden kaçan ve hayatı tercih eden insanın onu daha da anlamlı kılması ve her anını dolu dolu yaşaması gerekmez mi?

İnsan, gerçekten de çelişkiler yumağı… Ölmek istemeyen ancak hayatta sağlıklı kalmanın gereklerini yerine getirmeyen bir varlık. Bugün, ister zengin ister fakir, sağlıklı beslenen insan sayısı çok azaldı. Besinlerimiz bizi sağlıklı yapmaktan çok öldürüyor. Dünyada insan nüfusu tarihte hiç olmadığı kadar çok ancak belki de hiç olmadığı kadar yalnız insan...

Afrika’nın ya da Amazonların balta girmemiş ormanlarında, 10–15 bin yıl önce olduğu gibi, hala avcılık ve toplayıcılıkla geçimini sağlayan insanlar, gelişmiş Batının korunaklı sitelerinde sürekli yeni zevkler peşinde koşan insanlardan daha mutlu değiller mi?

Dertleri büyüten, biri yüz yapan modernist insan, her geçen gün bağımlılıkla gününü zehir ediyor ve ömrünü kısaltıyor.

Hayatın anlamını kavrayamayan insan, boş işler peşinde koşarak gereksiz dertlerle huzurunu kaçırmakta…

Hayatı değerli hale getirmek için;

Yüce bir amaç uğruna, öncelikleri iyi belirleyerek, sadece önceliklere odaklanıp onlar için adamakıllı çabalamak, meşgul olmak… O kadar çok meşgul olmak ki anlamsız diğer işleri dert etmeye zaman kalmasın… Dert edeceksek de anlamlı olanları dert etmek… Asla şikayet etmeden, eldeki imkanlar dairesinde elden gelenin en iyisini yapmak ve bu imkanı verdiği için de Yüce Rahman’a her daim müteşekkir olmak…

Sonunda dertler bu dünyada kalacak, sadece yaptığımız iyi ve güzel işler bizimle birlikte sonsuzluğa gidecek…

O halde neleri sonsuzluğa taşıyabileceksek bu dünyada onlara odaklanmalı… Fani, bayağı, kötü ve çirkin olanlara değil…

“Onlar için dünya hayatında da, âhirette de müjdeler vardır. Allah’ın verdiği sözlerde ve hükümlerinde asla değişme olmaz. İşte en büyük başarı ve kurtuluş budur.” (Yunus, 64)

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim