Hayat, Her An Sınavda Olmaktır

“Şeytanın aklı kadar aşkı da olsaydı bugünkü İblis olmazdı” — Hz. Mevlana

Aykut Gül
3 min readAug 15, 2022
Greg Rakozy / Unsplash

Öncelikle büyük resmi görebilmek ve hayattaki esas amacımız olan “iyi bir kul” olabilmeye odaklanmak gerekiyor. Sonrasında ise son nefese kadar sürekli bir imtihan halinde olacağımızı kabul etmemiz ve dünyanın hazlarının anlık ve geçici olduğunu bilmemiz önemli.

Herkes için farklı dönemlerde farklı imtihanlar söz konusu. Bir defa kaldıramayacağımız yükü bize yüklemiyor Rabbimiz. İmtihanlar konusunda aşırı korkmak da fazla özgüvenli olmak da doğru değil. Havf ve reca arasında, her an O’na sığınarak ve O’nun inayetini talep ederek devam etmeli. Aksi halde gurur ve kibir, en güçlü hissettiğimiz anda bizi vurabilir ve zelil edebilir (Allah korusun).

İmtihanlar esnasında en büyük tehlike şeytanın fısıltıları. İyi bir şey yaparken bazen beşer olarak fazlaca havaya girebilir, ihlası koruma açısından sıkıntı yaşayabiliriz. Şeytan bunu gerekçe göstererek hemen o işten vazgeçmemizin daha hayrılı olacağını bize fısıldar.

Oysa ki yapılması gereken geri adım atmadan, tehlikenin farkına vararak ve Rabbimize iltica ederek, hem o iyi işi tamamlamalı hem de nefis tezkiyesini gerçekleştirmelidir.

Geri adım; vazgeçmek, mücadeleyi terk etmek, o iyi işi yapmamak ve nefis terbiyesinde yol alamamaktır. Yerinde saymak hatta geriye gitmektir bir anlamda… Oysa ki bize emredilen iki günün birbirine eşit olmaması, sürekli ilerlemedir…

İbadetlerimizi layığıyla yapamadığımızı da fısıldar kulağımıza şeytan zaman zaman. Yapamıyorsun, en iyisi bırak, der…

Oysa kararlılıkla ibadetlerimize devam etmeli, her geçen gün kaliteyi artırma gayretinde olmalıyız. Nihayetinde bizi kurtaracak olan ibadetlerimiz değil Rabbimizin merhametidir.

Önemli olan istikamet üzeri olabilmek ve küçük de olsa gayreti bırakmamak.

Nefs-i emmare ile başlayan ve nefs-i mutmainneye ve daha da ötesine devam eden bu süreç hiç bir zaman kolay olmayacaktır. Hatta giderek ağırlaşacaktır. Güçlendikçe yükümüz de artacaktır.

O zaman çözüm olarak yükselme çabasına girmeyeyim, yerimde sayayım, az olsun risksiz olsun diye nefis ve şeytan yüklenecektir her türlü yolu deneyerek. Bugün insanların başarısızlık korkusu olduğu kadar başarma korkusu da var. Çünkü başarı demek seviye atlamak, daha fazla sorumluluk üstlenmek ve nihayetinde daha fazla hesap sorulması demektir. Bundan kaçınmak, yerimizde saymak ve konfor alanımızda kalmak bizi mesuliyetten kurtarmayacaktır.

Daha iyisi için elimizden geleni yaptığımız halde ilerleyemiyorsak o zaman mesul olmayabiliriz. Bu durumda yapılması gereken külli iradeye teslim olmaktır.

Bugün dini gerekçelerle değil ama doğa ile iç içe yaşamak için şehirdeki konumlarını bırakan insanlar mevcut. Bunların davranışları da bir noktada bencilce. Manevi açıdan bunun tercih edilmesi de benzer şekilde zor imtihanlardan kaçmak olarak değerlendirilebilir. Bir çoğumuz zaman zaman bu tür duygu ve düşüncelere kapılabiliriz. Kısa bir dönem, manevi terakki amaçlı olarak uzlet denenebilir. Ancak İslam içtimai bir dindir ve uzun zaman toplumdan soyutlanmak doğru değildir.

Şeytan, çoğu zaman Allah ile aldatmaya çalışacaktır. Bu iç seslerin şeytani mi yoksa Rahmani mi olduğunu anlayabilmek için mü’minin ferasetine ihtiyaç var…

Ama işin özü, acziyetimizi bilmek ve kabul etmek, gayreti elden bırakmamak ve her an O’nun yardımını talep etmekte…

Aklımıza, ilmimize, yeteneklerimize güvenerek, kendi başımıza başarabileceğimizi düşünmek — Allah korusun — felaketimiz olabilir. Asıl önemli olanın kalp selameti olduğunu, “Şeytanın aklı kadar aşkı da olsaydı bugünkü İblis olmazdı” diyerek Hz. Mevlana çok güzel ifade ediyor.

Aykut GÜL

Twitter | Youtube | Medium | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Tüm Yazılarım | Yazılarım Hakkında

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim