Hayat Her Şeyi Değiştirir mi?

Zaman tükeniyor… Dışarı çıkın ve bir süre uzaklaşın…

Aykut Gül
2 min readJan 31, 2024

“Life Changes Everything — Hayat Her şeyi Değiştirir” filminden bir sahne: Kapitalist dünyanın ölçüleriyle her alanda başarılı olmuş, verimlilik gurusu, çok varlıklı bir insanın, bir gün hiç beklemediği bir anda, doktorundan, son evrede pankreas kanseri olduğunu öğrenir. Kendini toparladığında doktoruna şunları söyler (uyarlayarak):

“Hayatta sana yapman gereken her şeyi söylüyorlar. Diploma, iş, verimlilik, başarı, zirveye tırmanma, en iyi olma, sadece kendine yatırım yapma, başkalarına ‘hayır’ diyebilme… ‘Ancak zamanın tükendiği ana’ dair bir şey söylemiyorlar. Arkadaşların, ailen, eşin, çocukların ve diğer manevi unsurlar… Bunlar için hazırlanman gerektiğini kimse söylemiyor…”

Foto: Alexander Grey / Unsplash

Bir sonraki görüşmesinde doktorun aşırı yoğunluğunu fark eder ve “İnsanlar hep yoğun… Şunu bilin ki zaman tükeniyor…” der ve ekler, “Ofisinizden çıkın. Bir süre uzaklaşın.”

Buradaki uzaklaşmakla kastedilen sanırım, dervişe sorulan, “Huzura neyle ulaşılabilir?” sorusunun cevabı: “Uzaklaşarak!”

Bu yüzdendir belki de “Yürümek, uzaklaşmak istemenin bir şekliydi” denilir.

Evet, hayat, bir yolcunun, bir ikindi vakti bir ağacın altında dinlenmesi kadar kısa…

Hırslandıkça hızlanan… hızlandıkça, ömrü daha hızlı tükenen… bunu farkettikçe daha da hırslanan ve hızlanan… ve nihayet yolun sonunu gördüğünde içi pişmanlık ateşi ile yanan insan.

Ölüm geldiğinde hep bir sebeple gelir. Kanser, kalp krizi, trafik kazası, savaş vb… Bu sebeplerin hepsinin önünde geçmek ve ölümden halas olmak mümkün zanneder insanoğlu… Sigortalar, güvenlik sistemleri, hatta en zengin milyarderlerin satın aldıkları adalarda binlerce metrekarelik sığınaklar… Hepsi beyhude çabalar…

Tüm bunlar, “değerlerimizin” değersizleştirilmesinden…

O kadar ki gücü elinde bulunduranlar kendilerini tanrı görmeye başlarlar. İşte bu onların sonunu getirir. Rabbimiz demiyor mu ki, “İnsan, muhakkak ki kendini yeterli gördüğü zaman azar!” (Alak, 7) diye…

Oysaki Hasanı Basri’nin, “Fakirlik, hastalık ve ölüm olmasaydı, insanoğlunun kibirden başı eğilmez olurdu” sözü iyi anlaşılabilseydi bu sıkıntı ve dertlerin birer uyarı, belki de birer nimet olduğu bilinciyle daha huzurlu bir hayat yaşanabilirdi.

Günümüz narsist insanı farklı seviyelerde bunu yaşar. Ölümü anmak, ona hazırlanmak en büyük işkencedir onlar için. Öleceğini bilmek ancak hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak…

Ama bir gün, doktorunuz, kanserin son evresinde olduğunuzu söylediğinde, kendinizi sorgulamaya başlarsınız.

Filmdeki kanserli hastanın söylediği gibi, “zamanın tükendiği anın” geleceğini bilmek, manevi boyutu, yaratılış gayesini bilerek yaşamak, son nefese hazırlıklı olmak…

İşte o zaman, Tolstoy’un dediği gibi, “…her şeyi öğrenecek ve artık soru sormayacaksın.”

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim