Harekete Geçebilmeyi Medium’da Yazarak Öğrendim

İştahınız dişinizin kovuğunda…

Aykut Gül
2 min readMay 2, 2023

--

Adolfo Félix / Unsplash

Tam üç yıldır yazıyorum Medium’da… Bununla 397 yazı oldu. Ortalama üç günde bir yazı… Kitap ölçeğinde, iki bin sayfanın üzerinde… Yazıp da yayınlamadıklarımı saymıyorum.

Medium’u öneren ve yazmam konusunda çok yardımı olan arkadaşıma buradan özel bir teşekkür etmem gerekiyor.

Evet… Ertelemek, harekete geçememek, ilk adımı atamamak benim için de büyük bir problemdi…

Medium’da yazmanın bana kazandırdığı belki de en iyi alışkanlıktır eylem insanı olabilmek.

Nasıl mı?

Yazmak bir heyecan, bir disiplin işi… Süreklilik ister… Bir kitap yazıp, yayınlayıp, kenara çekilmek gibi değil. Medium gibi online bir platformda bazen her gün yazarsınız. Ama insan her gün dolup da yazamaz ki…

Aslında yazamamak, dolamamaktan değil. Disiplinle alakalı çoğunlukla…

Hiç yazmak istemediğim, aklıma hiç bir konunun gelmediği, bir türlü havaya giremediğim zamanlar oldu.

Kendimi böyle anlarda sadece bilgisayarın başına oturmaya, yeni bir sayfa açmaya ve başlığı atıp kalkmaya ikna ederdim. Nasılsa büyük bir iş değil… 3–5 dakika katlanılamaz mı?

Bu şekilde yazmaya başladığım anların neredeyse tamamında, yazının taslağını tamamlamış olarak kalkıyordum. O ilk cümle, ikinci cümleyi, sonra diğerlerini… yazdırıyordu.

Bunu bana öğreten ise Joe Sugarman’ın şu sözü oldu:

“İlk cümlenin tek amacı… ikinci cümleyi okutmanızı sağlamaktır.”

Aslında yazmaya başlamakla havaya giriyormuş insan… Diğer bir deyişle, yazma havasında olmamak diye bir şey yok…

Başlamak bitirmekmiş de bunu bana Medium deneyimlerim öğretti.

Çocukken iştahsız olup, ağzımıza bir şey koymak istemediğimizde, büyükler, “İştahınız dişinizin kovuğunda…” derlerdi. Gerçekten de ilk küçük lokmadan sonra iştahımız açılır, yemeğe başlardık.

Sonra bu davranışı, sevmediğim, sıkıldığım, yapmaktan usandığım, hep halının altına süpürdüğüm her işe başlarken kullandım. Hepsinde de sadece küçük bir başlangıç yapma sözü ile kendimi kandırdım.

Sonuç; neredeyse tamamlanmayan hiç bir sıkıcı iş kalmıyordu.

Bazen yazmaya başlamadan kafamda var olan bir meselenin, yazı bittiğinde kendiliğinden çözümlendiğini görüyordum.

Göğsümün cenderede olduğu hissiyle başladığım bir yazının sonunda, tarifi imkansız bir ferahlama hissedebiliyordum.

Bazen de sadece harekete geçebilmek için yazdığımı fark ediyordum.

Ertelenen sıkıcı bir iş, tamamlanan on zevkli işin verdiği hazzı götürüyordu.

Şimdi ise sürekli modumu yükseltiyor, bir işi tamamlamanın huzuru ve şevkiyle, yorgunluk hissetmeden bir diğerine geçebiliyorum.

Ezcümle; yazmak, disiplinli olmayı gerektirir. Yazarak, “öz disiplin” sahibi olursunuz…

Öz disiplin eksikliği ise bize hiç öğretilmeyen, hayattaki pişmanlıklarımızın kaynağı…

Siz de yazın… Hayatınız değişsin…

Aykut GÜL

Dünya Gazetesi Köşe Yazılarım | Youtube | Twitter | Medium | Tüm Medium Yazılarım | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Yazılarım Hakkında

Yazmak (Writing)

48 stories

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim