roya ann miller / Unsplash

Güçlü Olmak mı?

Bu, son nefese kadar devam eden, oldum demenin ölmek demek olduğu bir süreç… Kaybetmenin ise bazen kazanmak olduğu, kaybederek güçlenilebilen bir süreç

Aykut Gül
3 min readApr 17, 2023

--

Bir kedinin köşeye sıkıştığı andaki cesur karşı saldırısı… Depremde boğazlarına kadar su içinde asansörde mahsur kalan bir annenin çocuğunu omzuna alarak günlerce boğulmaktan kurtarması… Tüm ailesini enkaz altında kaybeden depremzedenin, ilk şoku atlatır atlatmaz tanımadığı insanların yardımına koşması… Seyit Onbaşının, Çanakkale Savaşı’nda, 215 kilogramlık top mermisini kaldırıp namluya sürmesi ve İngiliz zırhlısını batırması…

Hepsi insanüstü görünüyor değil mi? Sonrasında Seyit Onbaşı, yeniden kaldırmayı denediği o top mermisini asla yerinden oynatamadı...

Tüm bu gerçek hikayelerdeki sırrı bize Bob Marley açıklıyor:

“Güçlü olmak tek seçeneğiniz olana kadar ne kadar güçlü olduğunuzu asla bilemezsiniz.”

Paul Auster’ın da benzer bir ifadesi var: Kriz anlarında insanın içindeki canlılık iki katına çıkar. Ya da kısaca; insanlar köşeye kıstırılmadıkça tam olarak yaşamaya başlamazlar.” Bir bakıma “turbo” modun açılması durumu…

Kahramanlar da zor zamanlarda, en çok ihtiyaç duyulan anlarda ortaya çıkmazlar mı? Öncesinde sıradan birer insan olan bu kişilerin kendileri de, “kahraman” olmadan önce bunu bilemezler, söyleseniz de inanmazlar. O yüzdendir ki konfor alanımızda, şartlar oluşmadan ve en önemlisi de biz “hazır” olmadan bu potansiyelimiz ortaya çıkmaz.

Buradan hareketle, deprem felaketinde ağır travma yaşayan insanların önünde iki seçenek olduğunu söyleyebiliriz:

(1) Yılgınlık, bezginlik, ümitsizlik, tükenmişlik, şikayet ve isyan ile maddiyatın yanı sıra maneviyatı da kaybetmek veya,

(2) Daha beteri olmadığına şükretmek, zamanla bu zor günlerin de geçeceğini bilmek, ailesi, dostları ve sevdikleri için ayakta kalmaya çalışmak, tüm bunların sonuçta, kendisinin de şaşıracağı olağanüstü bir gücün ortaya çıkacağını bilmek ve yeni fırsatların kendisine sunulacağına inanmak. Böylelikle ebedi saadeti kazanmak…

“Kolay bir geçmişi olan güçlü bir insanla hiç tanışmadım” sözü, dünya hayatının hep zorluklarla dolu olduğunu ve bunlarla yüzleşenlerin güçleneceğini belirtir.

Bu zorlukların ise nedeni her an imtihanda olmaktır. Bunu Mülk suresi 2. ayet bize bildirir: Hanginizin daha iyi iş yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O’dur…” Aslında bu ilahi hitap, hayatın anlamının ne olduğu sorusunun tam cevabıdır. Kütüphanelerde hakkında yüz binlerce kitap bulunan ve cevabını bulamayanların bunalıma düştükleri önemli bir konu anlamlı hayat meselesi…

İnsanın hayatta en büyük güçlüğü, “kul” olabilmesi ve “kul” kalabilmesidir. Hayatın anlamını kavrayan insan kul olur, Hz. İnsan olur, ömrü boyunca sürekli imtihanlardan geçerek kul kalmaya gayret eder. Sonuçta, hayatın anlamı, hayatı anlamlı kılmaktır. Önce anlamak, sonra anlamlandırmak… Bunu yapabilmek ise güçlü olmayı gerektirir.

Bu, son nefese kadar devam eden, oldum demenin ölmek demek olduğu bir süreç… Kaybetmenin ise bazen kazanmak olduğu, kaybederek güçlenilebilen bir süreç…

Yogi Berra’nın, Kaybetmek bir öğrenme deneyimidir. Size alçakgönüllülüğü öğretir. Size daha çok çalışmayı öğretir. Aynı zamanda güçlü bir motive edicidir” sözü de kayıp-kazanç değerlendirmelerinin zamana bırakılması gerektiğini gösterir.

Tüm mesele büyük fotoğrafı görebilmek, idrak edebilmek, dünyevi kazanç ve kayıplara aşırı tepki vermeden, kendini kulluk sürecinin akıntısına bırakarak o mutlu sona doğru güçlenerek devam edebilmek…

Unutmayalım ki, Anthony Robbins’in dediği gibi, “Tembel insan yoktur. Sadece kendisine esin kaynağı oluşturacak kadar güçlü amaçları olmayan insanlar vardır.” Güçlü amaç ise hayatın anlamını kavramaktır.

“Dervişe sordular: Zor bir dönemden geçerken ne yapmalıyız? Derviş dedi ki: Sonsuza dek sürmeyeceğini bilmeli, imtihan olduğunu düşünmeli, daha kötüsü olmadığı için dua etmeli…” Anonim

Kulluk sürecinde, almamız gereken en önemli eğitim, kaybetmekten korktuğumuz her şeyden vazgeçebilmektir. Çünkü “Vazgeçilmesi mümkün olmayan bir şeyden vazgeçebilmek bir kişinin sahip olabileceği en büyük güçtür” der Kafka.

Hayat boyu eğitim denilen şey özünde, alan el değil, veren el olabilmek için, maddi ve manevi açıdan sürekli güçlenme eğitimidir.

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim