Güvenli Gıda, Güvenilir Bilgi

Gıda güvenliği, gıda konusunda kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi, yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç, tartışmalar ve bu çerçevede sivil toplumun katkısı

Aykut Gül
3 min readOct 18, 2020

--

Covid-19 Salgını, bir çok değişim ve gelişimi beraberinde getirdi. Bir ülkenin sağlık altyapısının güçlü olmasının gerekliliği daha iyi görüldü. Gıdanın bir ülke için son derece stratejik olduğu ve sağlıklı olmanın temel şartı kabul edildiği herkes tarafından daha net anlaşıldı.

Bir kaç yıl önce Katar’ın yaşadığı ablukadan çıkabilmesi, tamamen ülkemizden giden gıda desteği sayesindedir. Petrol denizinin üzerinde de yaşasanız, kasalarınızda hesabını bilemediğiniz altınlarınız da olsa, bir abluka veya ambargoda onları yiyemez ve içemezsiniz, sonunda teslim olmak zorunda kalırsınız.

Savaşta veya barışta en büyük gücünüz gıdadır. Ülkemiz bu anlamda kendine yeterlilik bakımından dünyada üst sıralardadır. Ancak gıda konusu, aynı zamanda ticarete de konu olduğu için bir çok açıdan suistimale de açıktır.

Pandemi döneminde, sağlığımızı korumaya yönelik önerilerde gıda ile ilgili olanlar, özellikle de bağışıklığın güçlendirilmesi anlamında çok fazla öne çıktı. Bir çok kanalda gerek reklam içerikleri ve gerekse konunun uzmanı olmayanların gıda önerileri yapması çok fazla tepki topladı.

Bu ihtiyaçlar ve beklentiler doğrultusunda, Gıda Kanunu olarak bilinen ve Haziran 2020’de TBMM Başkanlığına sunulan “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” başlıklı torba yasa tasarısı hazırlandı ve ilgili Komisyon’da görüşülmeye ve kamuoyunda tartışılmaya başlandı.

Ancak hazırlanma gerekçelerinin ötesine geçildiği değerlendirilen ve tasarıda yer alan bazı kanun maddeleri eleştirilerin odağı oldu. Yanıltıcı yayınların engellenmesi amaçlanırken sansür olarak değerlendirilebilecek bir düzenleme geldi.

Foto: Dragne Marius / Unsplash

“Her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınların” yanıltıcı yayın olarak kabul edilmesi ve 20–50 bin TL arasında para cezası ile cezalandırılması teklifi gelmişti.

Teklifte yer alan yanıltıcı yayın tanımının geniş kapsamlı olması ve subjektif yorumlara açık olabileceği endişesi dile getirilmeye başlandı. Bunun uluslararası gıda kartellerinin işine geleceği ve toplum sağlığını tehdit eden GDO, pestisit, zararlı katkı maddeleri vb. konularda bilgilendirmelerin yapılmasını önleyeceği yönünde bir çok kesimden eleştiriler yapıldı.

Tartışmaların büyümesi ve her düşünce yapısından çok sayıda sivil toplum kuruluşundan tepkilerin yükselmesi üzerine, daha fazla tartışılabilmesi ve daha sağlıklı bir düzenleme yapılabilmesi adına Cumhurbaşkanımızın talimatı ile ilgili maddeler tekliften çıkartıldı.

Konunun önemi ve yaşanan süreç özetlendikten sonra bazı çıkarımlar yapmak yerinde olacaktır:

  • Hükümetin, sivil toplumdan gelen eleştirileri dikkate alarak yeniden düzenlenmesi için ilgili maddelerin çıkartılması bir rahatlama sağlamıştır. Bundan sonraki mevzuat çalışmalarında, kamu-sivil toplum etkileşiminin sağlıklı zeminlerde sürekli hale getirilmesi asıl kazanım olacaktır.
  • Toplumda eksikliği görülen, rahatsızlığı duyulan bir konunun kanuni düzenlemesi için gerekçe çerçevesinin iyi çizilmesi, getirilecek sınırlama ve yaptırımların etkilerinin neler olabileceğinin iyi tartılması; bir zararı ortadan kaldırırken daha büyük yıkımlara yol açmaması gerekir. Alınan kararların sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerinin çok iyi değerlendirilerek kayıp ve kazanç hesabında dengelerin iyi gözetilmesi önem arz eder.
  • Bir toplumun gelişebilmesi sivil toplumun güçlenmesine bağlıdır. Düşünce temelinde farklı olsalar da STK’ların her zaman doğrunun ve haklının yanında olması ve bunu da herhangi bir ikbal beklentisine girmeksizin sonuna kadar savunabilmesi gerekir.
  • STK’lar, düşünce üretme ve raporlama, bunları kamuoyu ile etkin bir şekilde paylaşma faaliyetlerine ağırlık vermelidir.

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim