Gelecek Senaryoları ve Gelecek Kaygısı

Gelecek, ne zaman gelecek? Gelecek, geldi de fark etmedik mi?

Aykut Gül
3 min readNov 2, 2021

--

Dijital çağ ile birlikte gelecek öngörüleri ve gelecek senaryoları daha çok üretilmeye ve üzerinde daha çok konuşulmaya başlandı. Aslında gelecek üzerine kafa yormak, strateji geliştirmek ve planlamak anlamında bir yere kadar olumlu bir çalışma. Geleceğin meslekleri, geleceğin şehirleri, geleceğin enerjisi, geleceğin gıdası, gelecekte uzay yolculuğu ve uzayda yerleşim vb konular; filmlere, kitaplara, toplantılara, ticari yatırımlara konu olmakta.

Ancak son yıllarda, dijitalleşme ve pandeminin tırmanışa geçmesiyle birlikte gelecek senaryoları abartılmaya, fert ve toplumları karamsarlığa sürüklemeye başladı. Her akşam mutlaka bir televizyon kanalında veya sosyal medyada, çok kısa vadede (bir kaç aydan bir kaç yıla kadar değişen), tarihte hiç görülmemiş boyutta büyük felaketler yaşanacağı, küresel sistemin çökeceği, açlık, susuzluk, kuraklık, nükleer savaşlar ve nihayet dünyanın sonunun yakın olduğuna kadar, son derece sansasyonel konular, konu uzmanlarınca (!), son derece heyecanlı bir şekilde işlenir. Oysa ki bir kaç yıl önce benzeri şeyler, bugünleri kastederek söylenmiş ve neredeyse hiç biri gerçekleşmemiştir.

Velev ki bazı öngörüler gerçekleşmiş olsun. Veya bugünkü senaryoların bir kısmı gerçekleşecek olsun. Bunlar konusunda bireylerin yapabilecekleri fazla bir şey yok maalesef!

ABD’de yapılan bir araştırma, halkın bir numaralı korkusunun ülkenin geleceği konusunda olduğunu ortaya koyuyor.

Pittacus, “En karanlık olan nedir? Gelecek!” der. Gelecek demek belirsizlik demektir. İnancın eksik olduğu belirsizlik ise artan kaygılardan ibarettir.

Ayağı yere basmayan, etkili bir planlama amacı gütmeyen gelecek senaryoları, sadece ve sadece gelecek endişesi demektir…

Dünyadan daha fazla kam almak için geleceğe odaklanmak, insanların hırslarını, azgınlıklarını ve ölümsüzlük arayışlarını kuvvetlendirmekten başka bir şeye yaramıyor.

En kesin olan gelecek, kıyamet gerçeğidir. Onu da kimsenin engelleme veya öteleme imkanı yok. Bireyin bu konuda yapabileceği ise kamil insan olma gayreti ile ona hazırlanmaktır.

Birey olarak tek yapabileceğimiz, elimizden gelenlere, kontrol edebileceklerimize (cüzi irade) odaklanmak…

İnsanlar kendilerini gereğinden fazla önemli bir yere oturtma peşinde. Her bir insan, milyonlarca yıllık insanlık serüveninde, kendi ömrü kadar olan çok kısa bir zaman dilimine şahitlik ediyor.

Drew Beamer / Unsplash

Öngörülemeyen, kısmen öngörülse bile karşı konulamayan, karşı koyma imkanı olsa bile birlikte hareket edilemeyen çok fazla küresel sorun mevcut. Örneğin, küresel ısınma bir vakıadır ancak başlıca nedeni olan fosil yakıt kullanımı konusunda gelişmiş ülkeler samimi değildir. Bugünün iklim değişiminden büyük oranda gelişmiş ülkeler sorumludur ve eğer bu konuyu sıkça gündeme getiriyorlarsa başka bir ajandaları söz konusudur.

Ayrıca bu tür konularda adım atılmasını engelleyen iki önemli neden mevcut devletler için… Birincisi, sınırlandırılması istenen kaynaklar kamusal mallardır. Çin ve Hindistan’ın kömür ve petrol gibi enerji kaynaklarını sınırlandıramadığınız sürece, Türkiye’nin tamamen temiz enerjiye geçmesinin bir anlamı olmaz. İkincisi, dünya ülkelerinin demokratik yollarla gelen iktidarları, seçime kadar olan kısa dönemde, seçmenlerini rahatsız edecek olan çevre politikalarına girmeye isteksiz olacaklardır.

Dolayısıyla küresel ölçekteki meseleler konusunda, mevcut dünya sistemi içinde (örneğin BM yapısı) çok fazla ilerleme kaydedebilmek mümkün görünememekte.

Devletler düzeyinde bile çok ümitvar olmayan bir tablo karşımızdayken, bireyler olarak, bu konulara fazla enerji ve zaman harcamak yerine, kendi gündemimize, gücümüzün yetebileceği işlere yönelmek daha akılcı bir yol olacaktır.

Yakın gelecekte eğitim, iş hayatı ve meslekler konularında, kişisel planlama ve motivasyon adına, güvenilir kaynaklara ve uzmanlara kulak vermek ve abartılı senaryolardan uzak durmak en isabetli yaklaşımdır.

İyi bir geleceğin inşası, yarına ertelenenlerle değil, bize bahşedilen yaşadığımız anı en iyi şekilde değerlendirerek ve Allah’ın iznini dileyerek mümkün olabilecektir. Unutmayalım ki, “Yarın diyenler kaybetti”.

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim