Yalnız kalma korkusu ve güvenlik endişesi… İnsanın kararlarını etkileyen, ömrünün kalan kısmını ipotek altına alan önemli faktörler. Aslında yalnızlık da güvenlikle ilintili...
İnsanoğlu hep güvenli liman arayışı içinde. Gemisini, fırtına, kasırga ve korsanlardan koruyacak güvenli liman arayışı, orta yaştan itibaren giderek paniğe dönüşür. Geleceği bile belli olmayan gelecek hakkında endişelenmek, insanın sağlıklı karar almasının önüne geçer hep.
İstemediği kişilerle, istemediği sosyal gruplarla, sadece bu endişe ve korkulardan dolayı bir arada olur. Özgür olduğunu zanneder ancak bu çevresinin isteklerine göre karar vermenin esiri olmuştur farkında olmadan.
Mahallelinin ne diyeceği, onların değer yargıları, bir yere veya gruba ait olma mecburiyeti, onun ayağındaki prangalardır.
Oysaki an bu andır. Dündeyken, bugün, bizim geleceğimizdi. Şimdi ise yarının kaygılarıyla bugünü yaşayamıyoruz. Yarın ise tamamen meçhul…
Asrın depremlerini yaşamamıza rağmen bunu hala anlayamadık mı? Sırtımızı yasladığımız anne ve babamız, yakınlarımız, belki pandemide, belki depremde ve belki de başka nedenlerle bizi bırakmak durumunda kaldılar. Hayatta iseler muhtemelen onlar bize sırtlarını dayamak istiyorlar şimdi…
Bu ne bencillik?! Neden hep biz güvenli liman peşinde koşarken, başkalarına güvenli liman olmak aklımıza gelmez?
O zaman anlıyorsunuz ki mesele vefa, dostluk ve muhabbet değilmiş… Hep bir güven bunalımı, hep bir fırtına çıkacak korkusu…
İnsanın kısa görünen ömrü aslında gerekli dersleri alacak kadar da uzun… Dünyada güvenli liman yoktur. Olsa da senin gemin sürekli güvenli limanda kalamaz… Gemiler güvenli limanlarda beklemek için yapılmamışlardır. Bu dünya imtihan dünyasıdır.
Mutlak korunaklı alan hiç kimse için söz konusu değildir. Ancak Allah’tan hakkıyla korkanlar müstesna… Sevdiğini Allah için sevenler, O’na karşı haşyet duyanlar, sevdiğinin gözyaşını hissettirmeden silenler ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyenler… İşte onlar limanda olmasalar da hem dünyada hem de ahirette güvende olacaklardır.
Siz O’ndan başkasına ihtiyacınızın olmadığına inanın, O sizi hiç kimseye muhtaç etmez.
O’nun sonsuz koruma şemsiyesi altında, O’nun için kurulan dostluklara sahip çıkmak, yaratılanı sadece Yaratan’dan ötürü sevmek, vefalı olmak ve şikayeti terk etmek…
Tek güven kaynağı, Rahman ve Rahim olan Allah’tır. Çünkü, onun koruması sadece bir örümcek ağı ile de mümkün. Devrinin en güçlüsü Nemrud’u bir tek sinekle yok eden O değil midir?
O halde neden fanilerin, acizlerin korumasını ister insanoğlu?
“Kişi, neyine güvenir, neyle kibirlenirse, o çok güvendiği şey onun cehennemi olur, onunla cezalandırılır. Şeytan, ateşine güvenip kibirlendiği için, o güvendiği ateşle cezalandırılacağı belirtiliyor Kur’an-ı Kerim’de.” — İbrahim Paşalı
Aykut GÜL
