“Güven”sizlik

En yıkıcı güvensizlik, insanın Allah’a olan güvenini yitirmesidir. Allah’ın varlığı konusunda inanç sorunu olan insan, tam bir güvensizlik kaynağıdır.

Aykut Gül
4 min readJan 10, 2022

--

Hayatın özü ve esası güven duygusu üzerinedir. İş hayatı, sosyal hayat ve özel hayat, güven olmadan sağlıklı yürüyemez. Bugünün en önemli problemlerinin temelinde güvensizlik yatar.

Doğumla başlayan ve en yüksek seviyesinde olan güven duygusu, yaşanan olumsuzluklarla zamanla azalır. Şüphecilik, güvensizlik, endişe ve kaygı hayatımızda daha çok yer bulur.

Varoluşun birincil içgüdüsüdür güven. O yoksa varlık da yok, o varsa varlık gelir oturur oraya. Güven, Yaratıcı ile yaratılan arasındaki en güçlü bağdır. Yaratan, yarattığını korumak için; yaratılan, kendisini yaratana itaat için söz verir. Söz vermek, güvenin başlangıç noktasıdır. (İsmet Emre, Güven)

Pandemi, dijitalleşme ve özellikle de sosyal medya bugünün en büyük güvensizlik kaynakları. Dijital kayıtlar ve izleme, insanlara olan güvenin azalmasından ve onları katı bir şekilde kontrol etme sapkınlığından ortaya çıkmakta. Özellikle Çin’de, bunun uygulamaları had safhaya ulaşmıştır. Neticede dijitalleşme, pandeminin de katkısıyla özgürlüklerin had safhada kısıtlandığı bir araca dönüştü.

Devletlerin halklarına, halkların devletlerine, insanın insana, insanın teknolojiye güvenmediği bir zamanda, daha büyük güvensizliklerin ortamı olması beklenen metaverse ile insanlar cenneti değil, güvensizlik cehennemini yaşayacaklar büyük ihtimalle.

Güvensizlik; çağımızın hastalığı olan anksiyetenin esas nedenlerinden. Olumsuz haberler, her gün pompalanan korku ve panik hali, algı operasyonları, sosyal medyanın olumsuz etkileri, güvensizliği her geçen gün daha da artırmakta.

İnançsızlık, dinden uzaklaşma, deizm-ateizm, bilgi kirliliği, dini ve ahlaki değerlerin aleni olarak aşağılanması, sosyal huzuru bozmakta, her şeyin güvensizlik üzerine inşa edilmesine yol açmakta.

En yıkıcı güvensizlik, insanın Allah’a olan güvenini yitirmesidir. Allah’ın varlığı konusunda inanç sorunu olan insan, tam bir güvensizlik kaynağı olacaktır. Dünyevi güç ve servet ile bunu aşmaya çabalayacaktır insanoğlu. Bugünün vahşi kapitalizminin temelinde, Allah’a olan güven eksikliğinin maddi kazanımlarla sağlanması çabası vardır.

Allah’a güven duymayan insan, her daim şüphecidir. Diğer insanlara güvenemez. Korkuların en büyüğü olan ölüm korkusunu her an hisseder. Ölümü bitiş olarak gördüğünden ölümsüzlüğü arar sürekli. Her şeyini sigorta ettirerek güvence altına almaya çalışır. Büyük felaketlere karşı kendisini ve ailesini güvende tutmak için, — özellikle ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerde — gıda, ilaç, silah ve barınak gibi güvenlik araçlarına büyük yatırımlar yapar. Her an uzaylı istilası, nükleer savaş, meteor çarpması, yanardağ patlaması, biyolojik terör vb endişelerle yaşar ve sonunda bunalıma düşer.

Sanal ortamda anonim olarak yer bulan ve kendi özlü sürümümü hazırladığım aşağıdaki hikaye, dünyevi anlamda güven duygusuna iyi bir örnektir:

İşleri bozulan bir işadamı… Depresyona girer. Bunaldığı bir anda açılmak için gittiği deniz kenarında bir banka oturur. Dibe vurduğu bir andır. Az sonra bir adam yaklaşır ve neden üzgün olduğunu sorar. İşadamı sorunlarını anlatır. Adam bir çek yazar, ona uzatır ve bir yıl sonra aynı yerde buluşmalarını, o zaman borcunu ödeyebileceğini söyler ve ayrılır. İşadamı çekteki bir milyon dolar rakamını ve Rockefeller imzasını görünce şok olur. Bu çek onun tüm sorunlarını çözebilecekti. Ancak o hemen bozdurmayıp, sıkıştığında kullanmak üzere kasaya koyar. Yeni bir heyecanla işine koyulur, kısa zamanda işlerini toparlar. Çeki bozdurmasına gerek kalmamıştır ancak onun verdiği güvenle işlerini yoluna koymuştur. Bir yıl sonra kullanmadığı çekle aynı parka gider. Çeki veren adamın yaklaştığını görür. Tam o sırada bir hemşire koşarak gelir ve o adamın huzurevinden kaçan ve kendini Rockefeller zanneden bir kişi olduğunu söyler. İşadamı, gerçekte olmayan bir milyon dolara duyduğu güvenle işlerini düzeltmiştir.

Hikayeden herkesin kendisi için çıkartabileceği önemli dersler var. Hiç bir değeri olmayan bir kağıt parçasına duyulan güven, insan hayatını bu kadar değiştirebiliyorsa, Yüce Yaratıcı’ya hakkıyla güvenmemiz durumunda yaşayabileceğimiz değişimi hayal edin.

İşadamı için sermaye, insan için servet, memuriyet, emeklilik, hayat sigortaları vb bir çok güvence, özünde hiç bir zaman gerçek bir güven değildir. Çünkü İbrahim Paşalı’nın “Kişi, neyine güvenir, neyle kibirlenirse, o çok güvendiği şey onun cehennemi olur, onunla cezalandırılır. Şeytan, ateşine güvenip kibirlendiği için, o güvendiği ateşle cezalandırılacağı belirtiliyor Kur’an-ı Kerim’de.” ifadesi insanın her zaman iddiasından vurulduğunun bir göstergesi.

Yukarıdaki hikayeyi, Şems-i Tebrizi’nin “‎Bir kişi Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa Allah da onu başkasına muhtaç etmez.” sözü ile değerlendirmeli ve gerçek güven kaynağını bulmalı insan.

Kur’an-ı Kerim’de bir çok ayette Allah’a güvenmenin, dayanmanın, sığınmanın, tevekkül etmenin önemi vurgulanır: “Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip sığın!” (Furkân, 58), “Mü’minler Allah’a güvenip dayansınlar!” (İbrahim, 11), “Bir işe azmettiğinde artık Allah’a güven!” (Ali İmran, 159), “Allah’a güvenene, Allah kâfidir!” (Talak, 3).

“Allah’a tüm kalbinizle güvenin. Çünkü; Allah, koruyacağını bir örümcek ağıyla koruyan ve yok edeceğini de bir sinekle yok edendir…” (Anonim) sözü de, güvenin nasıl ve kime duyulması gerektiğini, peygamberlerin kıssalarına atfen söylenmiştir.

Ezcümle; insanın bugüne kadar güvendiği fani şeylerin kendisine bir fayda vermediği bilinmeli, gidilecek tek kapının O’nun kapısı olduğu kabul edilmeli, ve hayatın her anı bu şuurla yaşanmalıdır. İnsan için başka güvenli liman yoktur.

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim