Gölgeler
“Gölgen, sahip olduğun en güvenilir arkadaşındır.” — Matshona Dhliwayo
Çeyrek asır oldu. Aynı çalışma ofisi… Nerdeyse aynı mobilyalar… Asistanlıkla başlayan, akademik kariyerimin son aşamasına kadar, acı-tatlı birçok hatırayı barındıran bu mekanı özel kılan ise gölgeler…
Aslında gölgeleri var eden, görünür kılan, anlamlandıran gün ışığı…
Gün ışığının, pencerenin önündeki ağaçların ve çiçeklerin dal ve yapraklarının arasından süzülerek ofisin her bir köşesine nüfuz etmesi…
Yazıyla, kışıyla… Dört mevsimin her bir anında ayrı bir sıcaklık verir o çok sevdiğim gün ışığı.
Kış günlerinde yatık geçen güneşin cömertçe, ofisin en dip köşesine varıncaya kadar ulaştırdığı sıcaklık her şeye değer…
Yazın ise beni korumak için dikleşir güneş, penceremden içeri sızmaz artık ve sadece aydınlığını hissederim her hücremde…
Çalışma ortamımda hep doğal ışığı tercih ederim. O nedenle kış günlerinde odam daha loş olur. Bazıları bunu kasvetli bulsa da ben yine de az olsa da doğal ışığı severim.
Deprem sonrası bir süre gecelerimi de bu ofiste geçirdim. Aynı mekanda, farklı ışık cümbüşünde çalışmanın, okumanın, yazıları kaleme almanın ve kahve sohbetlerinin tecrübesini yaşadım.
Ay ışığında bir başka güzel gecenin sessizliği… Yaprakların hışırtısıyla, okunan bir kitabı kapatıp göğsüme yaslayarak tefekküre dalmak gerçekten muhteşem…
Ay ışığının olmadığı gecelerde ise neredeyse mutlak karanlığın tadını çıkarmak…
Bu ortamlarda yazmak istediğimde küçük bir ışık kaynağına ihtiyaç duyduğumu farkettim. Masamın üzerine aldığım bir abajur, ofisime farklı bir hava kattı. Benim yeni ışık kaynağım oldu. Yapay da olsa…
Sabahları gün doğumu ise en güzel zamanı ofisimin… Japon Gülü ve Fırça Çalısındaki kuşların sesleri tam bir harmoni içinde… Sanırım onlar da ışığa duyarlılar… Işık sadece gölgeleri yönetmiyor galiba…
Gölgenin kalitesi, yoğunluğu, yönü, uzunluğu… hepsi ışığa bağlı… Işığın şiddeti arttıkça, ofisimdeki gölgeler de belirginleşiyor.
Her şey zıddı ile kaim. Tek başına ışık anlamsız… Tek başına gölge zaten imkansız…
Günün 24 saatinin her anı, ışık ve gölgenin ahengine göre, havamızı, maneviyatımızı ve verimliliğimizi etkiliyor.
Zifiri karanlıkla da yoğun güneş ışığıyla da barışık olmak, her birine ayrı ayrı muhtaç olduğumuzu bilmek ve Yüce Yaratıcı’ya sonsuz şükran duymak… Hayatımızın dengesi buna bağlı sanırım…
“Göz her zaman ışığa takılır ancak gölgelerin söyleyecek daha çok şeyi vardır.” — Gregory Maguire
Aykut GÜL