Fikredebilmek

“Fikirler tavşan gibidir. Bir çift bulursun ve onlarla nasıl başa çıkacağını öğrenirsin ve çok geçmeden bir düzine olur.” — John Steinbeck

--

İnsan, en az enerji harcayarak bir şeyler elde etmeye meyilli bir varlık. Bu nedenle gençler artık, okumak yerine ekranlardan izleyerek öğrenmeyi tercih ediyorlar.

Oysaki öğrenmede izlemek veya dinlemek, kararında olursa fayda sağlar. Kişisel gelişimin esası okumaktadır. Çünkü okumak bizi zorlasa da sonuçta daha kaliteli girdi ve iyi bir üretim süreci demektir.

İnsan okurken hayal eder. Özellikle de kalemi de kullanarak, notlar çıkartarak daha aktif bir okuma ile kalite en üst düzeye çıkar. Bu esnada çoğunlukla zihinsel üretim süreci de başlamıştır aslında… Yeni fikirler zihninizde oluşmaya başlar. Sinir ağları milyarlarca yeni bağlantılarla size yepyeni ufuklar açar.

Kalbin ve zihnin uyumu

Hayal etmek, insanın daha çok kalbi ile; fikretmek ise daha çok aklı ile yaptığı bir işlemdir.

Hayalde daha soyut olan şeyler, fikre dönüştüğünde daha somut hale gelir.

Fikredebilmek İçin Nasıl Bir İnsan Olmalı?” yazısında Prof.Dr. Süleyman Dönmez, fikretmeyi ne güzel izah eder:

“Fikretmek insana mahsus bir yetidir. Öyle ayırmış eskiler insanı hayvandan. Fikretmek, düşünmekten farklıdır. Hayvanlar da düşünür. Ama fikredemezler. Ama insan olan hem düşünür hem de fikreder. Tabii garip varlıktır insan. Düşünüp fikredebilirken, düşünüp fikredemez hâle de gelebilir. Onu hayvandan ayıran bir yönde budur. Çünkü o hayvandan daha aşağılara düşebilir.”

Ancak bunların kaybolmaması ve çıktılara dönüşmesi gerekir. Özellikle de yenilikçi fikirlerin çok değerli olduğunu bugünlerde… Okurken alınan notların, son aşamada ürüne dönüşebilmesi, yeni fikirlerin, anlaşılabilir ve uygulanabilir formatta metinlere dökülmesi ile olur.

O yüzden, ölümünden sonra geriye yüzlerce defter bırakan Thomas Edison’a kulak vermeli: “Dehanın %1”i parlak fikirlerden, %99"u gerçekten iyi notlar tutmaktan oluşur.” Aslında iyi notlar parlak fikirleri üretir. İyi not almak sizi pasif öğrenmeden aktif öğrenmeye götürür.

“Fikirler tavşan gibidir. Bir çift bulursun ve onlarla nasıl başa çıkacağını öğrenirsin ve çok geçmeden bir düzine olur” der John Steinbeck. Önemli olan düzinelerce ürettiğiniz fikirleri kaçırmamak… Tavşanlar üretkendirler ancak çok da ürkektirler…

Yazmak ve paylaşmak

Kağıda dökülemeyen bilgi ve fikirler kısa zamanda zihninizden uçar gider. O nedenle yazmak, yazdıklarınızı paylaşmak, paylaştıkça geri beslemelerle üzerlerine yeni şeyler eklemek ve bir süre sonra çalıştığınız alanda üst sıralara tırmanmak…

Bugün yenilikçi fikirler üretmek çok değerli. Herkesin bildiğini tekrarlamanın karşılığında elde edebilecekleriniz çok sınırlı… Bunu yapay zeka zaten yapıyor. Bizim farkımız, ürettiğimiz farklı fikirler olacaktır.

Bunun için bize gereken; anlamlı kaynaklardan kaliteli okumalar yapmak, bunları zihinsel olarak hazmetmek için kendimize zaman ayırmak ve nihayetinde yazmak… Francis Bacon bunu, “Okumak bir insanı doldurur; konuşmak onu hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır” şeklinde ifade eder.

Bunu yapmak için hiç bir zaman geç değildir. Şu ana kadar farketmeden dolmuş da olabilirsiniz. Şimdi bunları boşaltmanın (yazmanın) ve yeniden dolmanın zamanı… Fikirleriniz ürüne dönüşmüyor ve insanlığın hizmetine sunulmuyorsa ne önemi var?!

Bu son nefese kadar devam edecek olan, iki günün birbirine eşit olamayacağı bir süreç…

2016'da vefat eden ve altı farklı üniversitenin kendisine fahri doktora ünvanı verdiği Halil İnalcık’ın şu sözü, başlamak için asla geç olmadığını anlatır:

“72 kitabım var, çoğunu 80 yaşından sonra yazdım. Bir şeye aşık oldunuz mu her şeyi unutursunuz…”

Aykut GÜL

Dünya Gazetesi Köşe Yazılarım | Tüm Medium Yazılarım | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Yazılarım Hakkında

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim