Eğitim, Değişim ve Müstesna Bir Şahsiyet

Eğitimde, sosyolojide, yaşam tarzında; benim çocukluk ve gençlik dönemlerim ile bugünleri kıyaslayabilmek ve nerede hata yaptık diye sorgulayabilmektir bu yazıdaki amacım.

Aykut Gül
5 min readAug 18, 2020

Özel Bir İnsan: Hızarcı Musa Ülkü

Kişiliğimin gelişmesine en çok etkisi olan bir kaç kişiden birisidir rahmetli dedem. “Hızarcı Musa Ülkü” olarak nam salmıştı.

Çocukluğumdan itibaren üniversite sonrasına kadar bazen uzun ve bazen kısa süreli olarak yanında oldum, sohbetlerini dinledim ve projelerini takip ettim.

Özellikle 12 Eylül darbesinden hemen önce, anarşi nedeniyle, doğup büyüdüğüm Adana’dan, o zaman ilçesi olan Bahçe’ye gitmek ve liseyi dedemlerin yanında okumak zorunda kaldım. Zor günlerdi ama şimdi daha iyi anlıyorum ki hayat eğitimini en iyi aldığım zamanlardı belki de.

Köyünde ilkokulu bitiren tek kişi olan ve son senesinde Latin harfleri ile eğitim gören, devlet memurluğundan marangozluğa, çiftçilikten uygulamalı bilimsel proje çalışmalarına, felsefeden uzay bilimlerine, matematikten din bilimlerine kadar her alanda kendini geliştirmiş müstesna bir insandı.

Zemheri dediğimiz kara kış soğuklarında, tek odada yanan soba nedeniyle derslere ve sınavlara, dedemle paylaştığım masada hazırlanırdım. Matematik sınavına hazırlanırken en çetin matematik soruları dedemden gelirdi. Beni ringe çıkacak boksör gibi hazırlardı sorularıyla terleterek. Kütüklerin hacim hesaplarında onun kullandığı formül bize okullarda hiç öğretilmedi. Çok daha pratik yaklaşımları vardı.

Coğrafya sınavına çalışırken de, uzay ile ilgili hiç duymadığım, kitaplarda rastlamadığım bilgileri alırdım ondan. Özellikle yaz geceleri terasta otururken, gökyüzünde o zaman çok net izleyebildiğimiz ancak bugün şehir ışıklarından göremediğimiz yıldızları, ABD ve SSCB (şimdiki Rusya) tarafından gönderilen uyduları, tüm detayları ile anlatırdı. Her bir uydunun görevini, hangi saatte ve nerede görüneceğini bana heyecanla anlatırdı. Dedemin anlattıkları herkes için alay konusu olurdu. Ben ise merakla onu dinleyerek ve sorular sorarak ona anlatma imkanını ve tek öğrencisi olma bahtiyarlığını sunuyordum.

En çok terlediğim sorular ise dini konulardan gelirdi. Kader, yaratılış, ahlak, sosyoloji, helal ve haramlar konusundan çok farklı bakış açıları ortaya koyar ve sizi düşünmeye sevk ederdi. İlçe müftümüzün onu gördüğünde, zor anlar yaşamamak için, yolunu değiştirdiğini hatırlarım. Aynı şekilde lise hocalarım da uzak dururlardı.

Çok sayıda eski gazete arşivi buldum dedemin kitaplığında. Örneğin, 1969 yılında aya ilk adımın atıldığı günlerin Milliyet gazetesi nüshaları vardı bunların arasında.

1970'li yılların Tübitak Bilim ve Teknik dergileri vardı satır satır okuduğu dedemin. Bahçecilik alanında adaptasyon çalışmaları için getirttiği çok sayıda kitap ve dergi vardı. Yalova Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünden getirttiği yayınları hatırlıyorum.

İlçede ilk Trabzon hurmasını adapte eden, yıllarca aşı çalışmaları yaparak o yöreye en uygun çeşitleri geliştirmeye çalışan çok sabırlı ve araştırmacı bir insandı. Bugün ilçede var olan tüm Trabzon hurmalarının kökeni o zamanki çalışmalardır.

Meyvecilikte ilk bodurlaşma çalışmalarını yine o başlatmıştı.

Uzun yıllar müteahhitlik hizmetlerinde bulundu, bir çok okul inşa etti.

Enerji kaynağı akarsu olan ilçedeki ilk marangozhaneyi o kurdu 1950'li yıllarda. O yıllarda bir mühendislik harikası olan bu tesisi, hiç kimseden maddi veya manevi destek almadan kurabilmesi olağanüstü bir başarıydı. Bu tesisin en önemli özelliği kendi enerjisini üretmesiydi. Suyun yönlendirilmesi, uzun tünellerin inşa edilmesi, devasa dolabın bu suyun gücü ile yarım asırdan fazla dönebilmesi gerçekten mükemmel bir tasarımın sonucuydu.

Son yıllara kadar kullanılan bu marangozhanedeki alet ve ekipmanları, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi’ne müze olarak bağışlamak istediğimde tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Yer altında tüm sistemi çalıştıran dişliler, aktarma parçaları maalesef ki talan edilmiş ve hurda olarak satılmıştı.

Çivisiz katlanır sandalye imal etmişti herkesin hayran olduğu ve bugün hala kullanımda olan.

O akletti, imal etti, yıllarca işletti; bugünün insanı ise bir kaç kuruş menfaat uğruna onu talan etti, tüketti. Ne acı!

Dedemin imalatı ve hediyesi olan, Bahçe Belediyesi önünde sergilenen Ramazan topu

Maden mühendisliği konularında uygulamalı bir çok projesi oldu. O dönemde Hollanda’dan özel presler getirmişti. Baraj projesi vardı herkesin alaya aldığı, uçuk bulduğu. Ama bence çok vizyoner ve idealist bir insandı.

Haftanın iki-üç gecesi, tüm mahalleli dedemlerde toplanırdı. Uzun kış geceleri, münazaralarla, hikaye anlatıcılarının sanatlarını icra etmeleriyle geçerdi.

Sigara kullanımı ile çok mücadele etti. Şahıslarla uğraşmak yerine tütün dikimine karşı tavır aldı.

En önemli eksiği (!) ticari alanda görülüyordu. Projelerinden hemen hiç birisini parasal karşılığa dönüştüremedi. Aslında bu yönde bir amacı da olmadı. Gayesi sadece insanlığa hizmet etmek ve biraz da ilgi ve iltifat görmekti.

Yine sürekli dile getirdiği bir şey vardı gelecekle ilgili olarak. Dünyanın bir gün tek bir hükümet tarafından yönetileceğini, bunu kendisinin göremeyeceğini ancak muhtemelen benim görebileceğimi söylerdi. O günlere doğru mu gidiyoruz sizce?

1987'de üniversite eğitimi sonrası ABD’de bulunduğum dönemde bana gönderdiği ve çok değerli tavsiyelerini içeren mektubu hala saklarım.

O yıllarda dedemin sahip olduğu uçsuz bucaksız tarlalar ve bahçeler maalesef bugün 500'er metrekarelik parseller halinde mirasçıların kullanımında. Bu aynı zamanda ülkemizdeki miras hukukunun onca yıl ülke tarımına verdiği zararın da çok canlı bir örneği. O zamanki üretim ve bolluk bugün tamamen tüketim ve savurganlığa bıraktı yerini.

Aslında bu anlattıklarımdan çok daha fazlası olan dedemin projelerini ve fikirlerini, o zamanlar not almadığıma çok pişmanım. Bunlar bugün ondan hatırımda kalanlar ve eminim ki çok küçük bir bölümü yaptıklarının.

Tüm bu anlattıklarımı, sadece dedemden anılar olarak düşünmeyin. Eğitimde, sosyolojide, yaşam tarzında; benim çocukluk ve gençlik dönemlerim ile bugünleri kıyaslayabilmek ve nerede hata yaptık diye sorgulayabilmektir amacım.

Son olarak çıkarımlarımı aşağıda maddelemek istiyorum:

  • Hayatımın en verimli, en fazla tecrübeye sahip olduğum, beşeri vasıfları kazandığım ve okuldan çok daha fazlasını öğrendiğim bir dönem oldu bu dönem. Anarşi ve darbenin yaşandığı sıkıntılı ve karamsar görünen bir dönem, benim açımdan hayırlara vesile oldu.
  • En fazla kitap okuduğum, okuduklarımı tefekkür ettiğim ve ilk yazılarımı yazdığım bir dönemdi. Bugünkü liselilerin çok azında var bunlar.
  • Çok yönlü, fikri hür ve üretken insanlardan; dar alanda çalışan, ufku çok dar, az düşünen ve sadece taklit eden bireylere geldik.
  • Herkesin, bugünkü gibi 24 saatinin olduğu ancak zamanın daha bereketli olduğu dönemlerdi. Boş işlere zaman kalmazdı.
  • Bir kişi, temel bilimler, sosyal bilimler, mühendislik gibi çok farklı alanlarda aynı anda kendini yetiştirebiliyordu o zamanlar.
  • Ekonomik fizibilite yapmadan, finans hesaplarına girmeden, sadece manevi tatmin için proje üreten, bunun için sabahlara kadar uykusuz kalan insanlar vardı o zamanlar. Bugün ise maddi getirisi her şey demek olan ve asla gerçekleşmeyen projeler.
  • Uzaktan eğitim hiç yoktu (Limasollu Naci’nin mektupla öğrenimi sayılmazsa). Bilakis en yakından, zihnin ve kalbin en derininde yer bulan eğitimler vardı.
  • O zaman edinilen bilgiler azdı ama değerliydi. Unutulmazdı. Hayatta mutlaka uygulama alanı bulurdu.
  • Bugün, sınıflara ve ekranlara sıkıştırılan eğitim-öğretim sisteminin o dönemden alması gereken çok dersler var.
  • O zamanlardaki gibi, insanı ve toplumsal yararı önceleyen yaklaşımlara daha çok ihtiyaç var bugün.
  • Yine o dönemlerdeki gibi, verimli bir eğitim için; dingin, dengeli, daha çok alın teri olan ve “Niçin”ine cevap verebilen bir hayat tarzına ihtiyaç var.

Şimdi sanırım sorma zamanı: “Biz nerede yanlış yaptık?”

Aykut GÜL

Tüm yazılarım için tıklayınız: medium.com/@aykutgul

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim