Dijital Yükler Sizi de Boğuyor mu?

Yönetilemez hale gelmeden dijital yükler azaltılmalı ve iyi bir dijital yönetim sistemi kurulmalı

Aykut Gül
4 min readApr 1, 2021

Son on yılda dijitalleşme her geçen gün katlanarak büyüdü. Her on sekiz ayda bir işlemci hızının iki katına çıkacağını ifade eder Moore Yasası… Dijitalleşme ise işlemci hızının ötesinde, hayatın her evresine ve detayına, çoğu zaman on sekiz aydan da önce katlanarak girmeye devam ediyor.

Bunun sonucu olarak, önceleri bir kaç disket veya cd ortamında rahatlıkla arşivleyebildiğimiz dijital verilerimizin yönetilebilmesi ciddi bir sorun haline geldi. Artık hayatımızın her bölümü (özel veya profesyonel) ve her detayı (sosyal medyadan finansal verilere) veri üretiyor. Bu verilerin bir kısmının farkındayız ancak bize ait olmasına karşılık önemli bir kısmının varlığından ve kaydının tutulduğundan bile haberdar değiliz. Her gün, her an, temas ettiğimiz herkesle, her yerde dijital ayak izleri bırakıyoruz. Bunlar arasında en fazla miktarda, özel dijital verilerimizi, gönüllü olarak sosyal medya platformlarının arka planında var olan, yapay zeka kontrolündeki büyük veri yığınlarına bırakıyoruz. Her kullandığımız uygulamayla, farkında olmadan, onların bizden istediği tüm izinleri veriyoruz. İzinsiz olarak yapılanların ise kimse farkında değil.

İnsanlığın trajedisi, onu güçlü kıldığını sandığı vasıtaların aynı zamanda onun kuyusunu kazması, onun güçsüzlüğünün sebebi de olmasıdır. — Kemal Sayar

Bir kaç gün önce ücretsiz bir uygulamayı yüklemek için kullanıcı tanımlarken, bize her zaman dayatılan sözleşmeyi bu kez sabırla okuyayım dedim. En az yirmi dakikamı alan İngilizce metin beni dehşete düşürdü. Meğersem verdiğimiz izinlerin dışında yüklü tazminat talepleri ile de karşı karşıya kalma tehlikesi mevcut. İrkildiğimi ve sözleşme onayını vermediğimi hatırlıyorum. Geçmişte de “Nasılsa standart prosedür” diyerek onayladığımız taleplerden dolayı bir yandan pişmanlık duyarken diğer yandan “Başka çare mi var ki?!” diye de düşünmekten kendimi alıkoyamamıştım.

Fazla kontrol imkanımızın olmadığı bu mecralarda, zorunlu haller dışında fazla dolaşmamak, işimiz biter bitmez ayrılmak, dijital ayak izlerimizi en az düzeyde bırakmak en doğrusu. Daha fazla da kontrol etme, değiştirme veya silme imkanımız zaten yok.

Bu yazıda, daha çok kendi kontrol imkanımızın olduğu kişisel veriler üzerinde duracağız.

Öncelikle, dijital okuryazarlık öğrenilmeli. Bilgisayar faresi ve dokunmatik ekranlar kullanarak sadece dijital tüketici oluyoruz. Dijital üretkenlik; işlerimizin otomasyonu, kodlama ve gerçek içerikleri üretmektir. Bunun için de klavye daha yoğun kullanılmalıdır.

Foto: Grovemade / Unsplash

Üretilen bilgi değerlidir ve iyi muhafaza edilmelidir. Bunun için de bilgi yönetimi konusunda eğitim alınmalı… Bulut bilişim, yedekleme, sınıflandırma, istenilen zaman ve mekanda depoladığımız verilere en kısa zamanda ulaşabilme… Tüm bunlar gerçek anlamda dijital verimliliği sağlayacaktır.

Artık günümüzde bulut teknolojilerin kullanılması kaçınılmazdır. Bunun için öncelikle güvenilir bir servis sağlayıcı seçilmeli. Çantanızdaki bir flash bellek veya harici disk, bir çok açıdan bulutta tutacağınız veriden daha risklidir. Paranızı bankaya güvenmeyip yastık altında veya yanınızda çantada taşımak gibidir bu. Ayrıca web 2.0 uygulamaları bize daha fazla verimlilik ve hareket serbestisi sağlayacaktır.

Sadelik veya minimalizm, hayatın her safhasında olduğu gibi dijital ortamlarda da gereklilik haline geldi. Dağınık bir çalışma ortamı, nasıl dağınık bir zihin demekse; dağınık bir dijital dünya da zihinsel verimliliği olumsuz etkiler.

Geleneksel iş yapma biçimleri dijital ortama kaydıkça, dijital yükleri azaltmak ve dijital sadeliğe yönelmek, her geçen gün daha önemli hale gelmekte.

10–20 yıl öncesine kadar sınırlı sayıda insanın bu tür meselesi varken, bugün herkesi ilgilendiren bir problem haline geldi.

Bilgi toplumunda insan her zamankinden daha hızlı, teknolojiyle birçok şeyi elde edebiliyor fakat tarım toplumundaki huzuru ve dengeyi sunamıyor. — Nevzat Tarhan

Ölmeden önce, geride bırakacakları şeyleri düzenleyen, mirasla ilgili vasiyetler bırakan, borçlarını kapatmaya çalışan ve kul haklarını affettirmeye gayret eden insanlar, bundan böyle dijital varlıklarını da mirasçılarına bırakacaklar.

Bulut ortamındaki dosyalar, dijital notlar, e.postalar, sosyal medya hesapları, elektronik bankacılık ve işadamları için bir çok finansal dijital kayıtlar. Bunları ayıklamak, temizlemek, bazı hesapları kapatmak, bazılarının yönetimi için yetki devri yapmak vb dijital olmayan işlerden belki de daha zor hale gelecek.

Aslında dijital yükleri yönetebilmek için ilk olarak dijital yükleri en aza indirmek gerekiyor. Her gün nasıl işyerinden çıkmadan masamızın üzerini toparlamamız gerekiyorsa, dijital kayıtları da düzenleyerek ekranlarımızı kapatmamız gerekiyor.

Gereksiz olan dosyaları, e.postaları vb dijital yükleri arşivlememek, onları biriktirmeden temizlemek en iyi yoldur. Ne kadar az bilgi, o kadar iyi sınıflama ve arşivleme demektir…

Yedekleme için ayrı bir zamana ve işleme ihtiyaç duymamalı. Bulut ortamı ile lokal disk arasında kurulan bir senkronizasyon mekanizması ile bu işlem sizin için sorun olmaktan çıkabilir.

Bunun dışında, yaşayan ve her gün devam eden bir dijital yönetim sistemi ve alışkanlıklar oluşturulmalı. David Allen’ın “Getting Things Done — İşleri Tamamlama” yaklaşımından esinlenerek; bir dosya, e.posta veya mesaj üzerinde çalıştıktan sonra standart olarak şu işlemlerden birini yapmanız gerekebilir:

  • İlk temasta o dosyaya veya epostaya ne olacağına karar verin.
  • İşlem yapmaya gerek yok, önemsiz ve daha sonra ihtiyaç duyulmayacak bir dosya veya e.posta ise hemen silin.
  • Beş dakikadan kısa sürede tamamlayabilecekseniz işleme devam et. Değilse “Aktif” olarak etiketle ve ilgili klasöre/deftere yerleştir. Ne zaman işleme alınacağını planla ve hatırlatma oluştur.
  • İşlem tamamlandı ama ilerde ihtiyaç duyulabilir ise “Arşiv” olarak ve diğer tanımlayıcı etiketler varsa ekleyin ve ilgili klasöre/deftere taşıyın.
  • Bu işlemler sonucunda “otomatik senkronizasyonun” açık olduğundan emin olun.

Normalde masaüstünde elinizdeki bir dosya ile ilgili olarak da bu işlemleri yaparsınız. Elden geçirir, inceler, düzenler ve işiniz bittiğinde masadan kaldırır ve ilgili klasöre koyarsınız.

Tek yapılacak şey, bu alışkanlığı dijital ortama taşımak. Önemli olan “Gelen Kutusu”nu ve masaüstünü doldurmamak. Her bir dosya, bir kez ele alınmalı ve işlemden geçirilmelidir.

Dokunulmuş veya dokunulmamış olarak, aynı yerde bırakmak, birikmesine izin vermek, daha sonra üstesinden gelmeyi imkansız hale getirecek, öncelikli olanlar belirlenmediği için etkin bir planlamanın yapılamaması ve neticede stres ve verimsizlik kendini gösterecektir…

Dijital yükleri azaltmak ve dijital sadeliği sürekli hale getirmek için pandemi dönemini de fırsat bilerek, adım adım kendi sistemimizi geliştirmeliyiz. Unutmayalım ki, dijitalleşme; kolaylık, hız ve temiz bir zihin içindir. Arta kalan geniş zaman dilimleri ise gerçek sosyal etkileşimlere ayrılmalıdır.

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim