Dijital Hayatta Maksimum Verimlilik, Minimum Bağımlılık: Kişisel Deneyimlerim

Dijital verimliliğe evet, dijital bağımlılığa hayır.

Aykut Gül
8 min readSep 4, 2020

Bilgisayarla ilişkim üniversite öğrencilik yıllarıma dayanır. “Main Frame” diye adlandırılan, merkezdeki güçlü bir sunucuya aptal bir terminal üzerinden bağlanarak programlama öğrenmeye çalışırdık.

Üniversite öğrenciliğimin son iki yılında (1985–86), kişisel bilgisayarlar olmadığı için COBOL, PL/1 programlama dillerini, delikli kartlara işleyerek deneyimlerdik.

Mezuniyet sonrası İngiltere ve ABD’de bilgisayar alanında uygulamalı eğitimler alma fırsatım oldu. Ülkeme döndükten sonra Çukurova Bölgesi’nde bir çok bilgisayar firmasına danışmanlık yaparak bu alandaki ilgimi canlı tutmaya çalıştım.

Askerliğimi Hava Lojistik Komutanlığı’nda yaptım ve bir çok yazılım geliştirdim. Sonrasında akademik veya özel çalışmalarımda Quick Basic, Visual Basic, COBOL, Pascal, C, C++ gibi bir çok programlama dilinde proje geliştirmeye devam ettim.

Halen bilişim konusuyla çok ilgiliyim ve gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum.

Buraya kadar tüm bunları yazmamın nedeni, bu alana olan ilgimi ve yetkinliğimi göstermek ve sonrasında dijitalleşme ile ilgili çekincelerimin yanlış anlaşılmasını önlemektir. Konuya uzak olmayan bir kişinin uyarıları olarak dikkate alınması bakımından bu girişi yapma ihtiyacı hissettim. Çünkü teknoloji kullanımı konusunda, daha önce bir çok kez, sık sık çekincelerimi belirttiğimde, bu alanın çok dışında kaldığımın sanıldığını fark ettim.

Teknolojinin hayatımıza getirdiği kolaylıkların yanı sıra hayatımızdan götürdükleri konusunu da irdelemek ve dengeyi sağlamak gerekiyor.

Her şeyden önce teknoloji insanlık için vardır ve ona hizmet etmelidir. İnsan, teknolojinin sahibi, hakimi ve yönlendiricisidir.

Dijital verimliliğe evet, dijital bağımlılığa hayır.

Bu girişten sonra hayatımda dijital ortamla olan deneyimlerime ve düşüncelerime dair bazı notları paylaşmak istiyorum:

  • Dijitalleşme kaçınılmazdır. Verimli olduğu sürece hayatımızda yer almalıdır. 1980'lerde televizyonların evlere konulmaması tavsiye edilirdi. Aslında televizyon olmasa da hayat devam edebilirdi o zamanlar. Ancak şimdiki ekranlar, cebimize girdi, hatta avucumuzdan bırakmıyoruz; iş ve özel hayatımızın önemli bir parçası haline geldi.
  • Bugün ekranlar çoğaldı. Televizyonla başlayan serüven; bilgisayar, akıllı telefon, tablet vb ile devam ediyor.
  • Televizyonun ömrünün tamamlamak üzere olduğunu düşünüyorum. Son bir ayda toplam 1–2 saatten fazla izlemediğimi sanıyorum.
  • Saatler alabilecek bir çok iş ve işlemi, bir akıllı telefon ile bir kaç dakikada yapabiliyoruz. Bu müthiş bir verimlilik artışı. Ancak sorun şu ki, buradan kazandığımız zamanın çok daha fazlasını sosyal medyada ve internette gezinerek harcıyoruz.
  • Çok pahalı bir akıllı telefon yerine, daha küçük ve basit bir akıllı telefon ile iyi bir tablet kombinasyonu daha verimli olabilir.
  • Kişisel bilgisayar her zaman gerekli. Özellikle mobilite açısından dizüstü bilgisayar olmazsa olmaz.
  • Ülke olarak günlük ortalama 7,5 saatimizi internette, yaklaşık olarak üç saatimizi sosyal medyada geçiriyoruz.
  • Peki ne kadar zaman ayırmalıyız? Burada, ölçü olarak, çok kullanılan bir örneği vermek istiyorum: Markete girersiniz bir kaç kalem ürün almak için. Sonunda bir alışveriş arabasını doldurarak kasaya gelirsiniz. Dijital ortam da benzer şekilde… Yapılacak işler bittikten sonra ekran kapatılabilmelidir.
  • Teknolojiye güvenme noktasında endişelerimiz olsa da bulut bilişim, verimlilik için kaçınılmaz. Tüm cihazlardaki verilerimiz, uzak veri depolama ortamlarında tutulmalı ve anlık olarak senkronize edilmelidir. Böylece zaman ve mekana bağlı kalmaksızın, herhangi bir cihazdan yarım kalan işimize devam etmek mümkün olacaktır. Ayrıca yedekleme, veri kaybı, virüs vb sorunlar da minimize edilecektir.
  • Tüm popüler sosyal medya uygulamalarını ilk günden beri çok aktif olarak kullandım. Verdiği zarar, getirilerini geçtiğinde hesaplarımı önce dondurdum. Hayatın durmadığını görünce tüm hesaplarımı kalıcı bir şekilde sildim. Yaklaşık olarak altı yıldır bilinen sosyal medyayı kullanmıyorum.
  • Sosyal medyadaki olumsuzlukların başında, kişinin sürekli kendini açıklamak zorunda kalması gelmektedir. Bir görüş yazdınız, “like” ettiniz veya etmediniz, bir resim paylaştınız… Kısaca attığınız her adımda sorgulanırsınız ve açıklama yapmanız gerekir. Buna rağmen sürekli yanlış anlaşılırsınız. Çünkü sadece kelimelerle yapılan, nasıl söylediğinizin belli olmadığı iletişim her türlü yanlış anlamayı da beraberinde getirir.
  • Sosyal medya başta olmak üzere internet, uzak mesafeleri yakına getirdi ancak yakınları da uzaklaştırdı. O nedenle abartıya kaçmamak, orta noktayı bulmak en önemlisi. “Sosyal medyada duyduğu okuduğu her habere inanmak ve onu daha fazla kişiye duyurmak kişiye günah olarak yeter! ‘Bir fasık size bir haber getirdiğinde onu araştırın’ hükmünün ‘fasık’ ifadesini ‘sosyal medya’ olarak da kabul etmekte fayda var.” diyen Mustafa Yelek ne kadar doğru söylüyor. Aslında dini ve ahlaki değerleri anlatan hocalarımızın mutlaka içerik ve yöntem konusunda kendilerini yenilemeleri gerekiyor.
  • Sosyal medya bağımlılığı konusunda izlenebilecek bir kaç aşama olabilir: (1) En radikali, hesapları silmek. (2) Yapamıyorsanız bir süre dondurmak. (3) Olmuyorsa sadece bilgisayarda kullanmak. (4) Olmuyorsa mobil cihazlarda ana ekranda tutmamak. (5) O da mümkün değilse bildirimleri kapatmak. (6) Son olarak en azından sosyal medya kullanımınıza bir sınır koymak. (Kişilerin işleri ve özel durumları gereği kullanım düzeyleri değişebilir ve mecburiyetleri olabilir. Ayrıca kurumsal yapıdaki ihtiyaçlar da mutlaka dikkate alınmalıdır.)
  • Sosyal medya olarak kabul edilen ama bana göre ayrı bir kategoride yer alan Quora ve Medium’u kullanıyorum. Quora tamamen İngilizce ve yazılar oldukça kaliteli. Genelde belirli konuları takip ediyorum, az da olsa yazıyorum. Medium’da ise altı aydır aktifim. Önce izleyerek, okuyarak katıldım; sonra ise haftada iki yazı yayınlayarak aktif kalmaya çalışıyorum. Bu yazı da bu platform üzerinden yayınlanmaktadır.
Foto: Simon Rae // Unsplash
  • Sosyal medya ayrı tuttuğum Youtube da çok yararlandığım bir ortam. Günde iki saat kadar sesli kitap ve sesli makale dinliyorum. Özellikle de yürüyüş yaparken, rutin işlerle ilgilenirken ve araba kullanırken iyi oluyor.
  • Haber takibini en az düzeye indirdim. Yine her şeyden haberim var ancak çok zaman tasarrufu sağladım. Tek bir haber portalı uygulaması sanırım en iyisi.
  • Akşam 10:00 ile sabah 7:00 arasında ekranları kapalı tutmak en doğrusu. Çünkü sabahın erken saatleri enerji ve konsantrasyonumuzun en yüksek olduğu zamandır. Akşam ekranlardan uzak durmak ise özellikle verimli uyku için gerekli.
  • Evernote; tüm cihazlarda (bilgisayar, tablet ve akıllı telefon) aktif olarak kullandığım; tüm kişisel notlarımı, dijital arşivimi, akademik çalışmalarımı, proje belgelerimi ve dış kaynaklı her türlü bilgiyi (web sayfaları, e.postalar, ofis belgeleri, fotoğraf ve videolar) tuttuğum dijital beynim diyebilirim. Yaklaşık 11 yıldır, yedi binden fazla not ve 119 etiket ile Premium kullanıcı olarak her işimin tam ortasında olan bir kumanda merkezi…
  • Google’ın Drive, Mail, Calender uygulamalarını çok daha uzun yıllardan bu yana kullanıyorum. Arşivleme, zaman yönetimi ve iletişim anlamında olmazsa olmaz uygulamalarım.
  • Tek bir e.posta hesabı kullanıyorum. Çok nadiren kullandığım diğer iki e.postayı da ona bağladım. Aynı gelen kutusuna geliyor tüm postalar. E.posta gelen kutum neredeyse her zaman boştur. Çünkü gelen e.postaları anında işlerim.
  • E.postada, spam mailler (istenmeyen e.postalar) ve e.posta abonelikleri çok fazla zaman alıyor. Bu konuya kısa zaman ayırıp abonelikleri iptal etmek ve spam tanımlarını güncellemek ve böylece gelen posta sayısını azaltmak gerekiyor. (Buna baltayı bilemek de diyebilirsiniz)
  • Zihin haritalama için Coggle’ı kullanıyorum. Web tabanlı ve pratik kullanımı olan bir uygulama. Ondan önce en az 6–7 farklı zihin haritasını kullandım ve Coggle’da karar kıldım. Daha önceki yazılarımda paylaştığım zihin haritalarını bu uygulamada geliştirdim.
  • Microsoft Ofis uygulamalarına çok değinmeme gerek yok sanırım. Bunları özellikle akademik çalışmalarda yoğun olarak kullanıyorum. Özellikle Excel makroları çok güçlü. Mutlaka kullanılmalı.
  • Artık akıllı telefon ve bazen de mini tablet dışında yanımda başka cihaz taşımıyorum. Ev ve iş yerindeki cihazlarım birbirleri ile tamamen senkronize. Yedekleme sorunu yok. Bu açıdan son derece verimli olduğunu düşündüğüm bir sistemim var şu anda.
  • Udemy, Khan Academy, Tübitak Yayınları ve bir çok üniversite çevrim içi olarak ücretli veya ücretsiz eğitim fırsatları sunuyor.
  • Özellikle proje çalışmalarında, birlikte çalışma, dosya paylaşımı, değişikliklerin anında senkronize edilmesi, verimliliği ve koordinasyonu çok artırıyor. Evernote, Google uygulamaları, Coggle gibi bir çok uygulama buna imkan tanıyor.
  • Daha az video, daha çok podcast öneririm. Daha öğretici ve dikkati dağıtmadan ikincil bir uğraşı olarak yapmak mümkün.
  • Bilgisayar ekranda tek pencere ve tek uygulama konsantrasyon açısından iyi sonuç veriyor.… Ayrıca bilgisayar ekranı tamamen boş olmalı. Akıllı telefonda ve tablette ise tek ekran ve bu ekranda bir kaç uygulama. Diğerleri klasörlerde yer almalı.
  • Dikkat dağılımını önlemek için tüm cihazlarda duvar kağıdı en sadesinden seçilmeli.
  • Zaman zaman gereksiz uygulamalar ve veriler ayıklanmalı. Özellikle fotoğraf ve videolar çok fazla yer tutuyor.
  • Kişiler dosyasını da önce yedekleyerek ayıklamak gerekiyor.
  • Önce üretim, sonra ambalaj. Yazarken ekranı kapatarak yazmayı deneyin. En azından ekran parlaklığını azaltın. Fikriniz dağılmadan daha hızlı yazarsınız. Gramer, noktalama işaretleri, cümle düşüklükleri… Bunlar daha sonra da yapılabilir. Önemli olan fikirler akıp giderken onları kaçırmamak. Önce taslak, sonra edit işlemi…
  • Zaman zaman kağıda yazın. Zihniniz daha berrak olur, daha verimli yazarsınız. Sonra bu yazıyı resim olarak Evernote’a aktarabilirsiniz. Evernote’da bu el yazıları üzerinde arama yapabilirsiniz. İsterseniz OCR ile bilgisayar metnine de dönüştürebilirsiniz.
  • Teknoloji kullanım düzeyini belirlemede, Cal Newport’un dikkat çektiği Azalan Verimler Kanunu’nun yardımcı olabilir. Dijital cihazların ve uygulamaların sayısı ve miktarı artırıldıkça, başlangıçta, verimlilik artan oranlarda artmakta, sonra artış hızı yavaşlamakta ve bir noktadan sonra verimlilikte azalma görülmektedir. İşte buradaki optimum noktanın belirlenmesi gerekir. Bu ise her kişinin yapısına, yaptığı işe, zamanı yönetebilmesine ve maddi gücüne göre değişmektedir. Aslında hepimiz bu noktanın ne olduğunu şu an bile biliyoruz ve hissediyoruz. Sorun, onu hayata geçirememek ve zaaflarımıza yenik düşmek.

Aşağıdaki tabloda, dijital bağımlılık konusunda, kendi deneyimlerimi yansıtan bir değerlendirme yaptım. Seçilen uygulamalar, kriterler ve puanlamalar tamamen subjektiftir.

Bu tabloda, dikey olarak bakıldığında, “mobil uygulamadan bildirimlerin açık olması” %42 ile en yüksek paya sahip bağımlılık konusunda. “Mobil uygulamanın akıllı telefonun ana ekranında yer alması” ise %29 ile ikinci sırada.

Yatayda ise “oyun” ve “sosyal medya” birlikte %52 ile önemli bir paya sahip. Bu puanlamalar ve uygulamalar, kişisel kullanıma ve ihtiyaçlara göre mutlaka değişkenlik gösterecektir.

Bu veriler daha çok kendi kişisel kullanımımı yansıtmaktadır. Sarı renkte belirttiklerim ise benim kullanımım ile ilgili olan değerlerdir. sarıların toplamı olan 13, yüz üzerinden bağımlılığımı ifade ediyor. Yüzde yüzlere yakın olan bağımlılık değerim son altı yıldaki sınırlamalarımla %13'e kadar düştü. Ancak verimliliğimin çok daha fazla yükseldiğini söyleyebilirim. Siz de kendiniz için bir hesaplama yapar mısınız?

Dijital bağımlılık konusunda bir kişisel deneyim çalışması, Kaynak: Yazar

Bu tablo; aslında bilişim, iletişim, eğitim, sosyoloji ve diğer ilgili alanlarda çalışan akademisyenlerin birlikte, bu konuda bir bilimsel araştırma projesi başlatabilmeleri konusunda bir fikir de verecektir. Bu tür çalışmalara giderek daha fazla ihtiyaç var. İlgilenenlerle ortak bir proje geliştirebileceğimizi bu yazı vesilesi ile ifade etmek isterim.

Aşağıdaki zihin haritası, iMindMap uygulaması ile geliştirdiğim ilk zihin haritalarından. Kendi kişisel veri yönetimimi şematize etmektedir.

Yıllar önce hazırladığım bir zihin haritası, Kaynak: Yazar

Sonuç olarak, dijitalleşme gelecekte azalmayacak, hatta geometrik olarak artacak. Yapmamız gereken onu reddetmeyip onunla birlikte yaşamayı öğrenmektir. En büyük artısı olarak verimliliği gösterirken diğer yandan en büyük zararı da verimsizlik ve zaman israfı olarak karşımıza çıkıyor. Bunun nedeni dijital cihaz ve uygulamaları yönetememizdir.

Serdar Kuzuloğlu’nun söylediği gibi, eşya bizi yönetmeye başladıkça sorunlar ortaya çıktı.

Steve Jobs, hiç bir şeyin yüz yüze iletişimin yerini tutamayacağına inanıyordu. Onun, sosyal medyayı hiç kullanmadığı belirtiliyor. Hatta bir çok dijital sektör CEO’sunun belirli bir yaşa kadar çocuklarını teknolojiden uzak tutukları biliniyor.

Onlar teknolojiyi ürettiler ancak verimlilik amacı dışında kullanmadılar. Biz ise çok az üretiyoruz ama daha çok tüketiyoruz.

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim