Foto: Josh Nuttall / Unsplash

Dijital Dünya ve Kavramların Değersizleşmesi

Aykut Gül
2 min readJan 7, 2024

--

Batı dünyasının “dijital detoks” dediği, benimse “dijital sadelik” demeyi tercih ettiğim ancak anlam olarak tam da karşılamayan bir kavramla başlamak istiyorum…

Dijital detoks’ta, bir süreliğine dijital dünyadan uzaklaşmak ve/veya onu sınırlandırmak var. Sonrasında yine onun kölesi olmaya devam edersiniz.

Oysaki dijital sadelik bir hayat tarzıdır. Bir süreliğine yapılmaz. Olması gerektiği kadar, kararında, yeteri kadar… her ne derseniz deyin bir dengenin sağlanması ve bunun sürdürülebilmesi söz konusudur.

Yeme-içme konusundaki detoks’ta da yine benzer yaklaşım var Batı’da… Bizde ise “Yiyiniz, içiniz ancak israf etmeyiniz” (Araf, 31) emri var…

Minimalizm de öyle… En az şeye sahip olmak… Bizde ise yine olması gereken sadeliktir, dengedir, kararında olmaktır… Kişinin işine, gelirine, sosyal statüsüne bağlı olarak, ihtiyaç oranında, farklılıklar gösterir. Örneğin, çok varlıklı bir kişinin, Allah’ın kendisine bahşettiği nimetleri, israfa ve gösterişe vardırmadan göstermesi ve kullanması beklenir.

Bu itibarla “less is more” — daha az olan daha çoktur — yaklaşımı yerine, Batı’nın da son zamanlarda kabul etmeye başladığı “adequate is more” — yeterli olan daha fazladır — yaklaşımı var bizim kültürümüzde. Buradaki fazlalık, bizde bereket olarak da ifade edilebilir…

Evren bir denge üzerine kurulmuştur. Değerlerimiz, bunun hayatın her alanında geçerli olduğunu söyler bize…

Başta söylediğimiz dijital sadelik, nihayetinde, kişinin kendi ihtiyaçlarına ve inancına göre değerlendirilmelidir. Burada süre koymak, sınır çizmek çoğu zaman mümkün değildir. Ancak bir kural koymak gerekirse verimlilik için kullanmak, boş işlerle zaman kaybetmemektir.

Bununla birlikte yine de kalbimize vesveseler gelmekte, sosyal medya paylaşımlarımızın, değerlerimiz uğruna harcadığımız zaman olduğu kulağımıza fısıldanmaktadır.

Rüşvetin hiç bir zaman rüşvet olmadığı, genellikle hediye olarak kabul gördüğü bir aldatmaca buna örnek gösterilebilir.

Unutmayalım ki herkesin yanısıra kendimizi de ikna etmiş olabiliriz bir konuda... Ancak mü’minin feraseti olmalı… Kişinin; Rabb’inin ona şah damarından daha yakın olduğunu bilmesi ve sık sık kendisini hesaba çekmesi gerekir bu anlamda…

Cuma hutbesini dinlemek farzdır. Ancak o esnada sanal oyun oynamak nasıl bir akıl tutulmasıdır?! Artık o kadar yaygınlaştı ki!

Unutmayalım ki ekranlar önemli araçlardır. Ülkemizin gelişimi için en iyi şekilde onlardan yararlanalıyız. Ancak biz onların değil, onlar bizim kölemiz olmalılar…

Artık rüya içinde rüyadayız… Birbirimize anlamlı bakamıyor, dinleyemiyor, okuyamıyor, düşünemiyor ve yeni fikirler üretemiyoruz…

Rudherford Rodgers’ın, “Enformasyon içinde boğuluyorken bilgiye açız” tespiti ne kadar da doğru!

Bazen hiç bir şey yapmadan bilgiyi beynimizde işlemeye, tefekküre, tüm arka plan gürültülerini kapatabilmeye, karanlıkta iç sesimizi dinlemeye ve aldığımız nefesi hissetmeye o kadar çok ihtiyacımız var ki!!!

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim