Marc-Olivier Jodoin / Unsplash

Deprem ve Sonrası

Hayata yeniden başlamaktan korkmamalı… Çünkü artık sıfır noktasında değil, tecrübelerinle başlıyorsun. Hem de “yakın ölüm” tecrübesini yaşamanın olgunluğuyla…

Aykut Gül
3 min readFeb 20, 2023

--

Her gün aklını kaybetmişçesine arzu ve emellerinin peşinde koşan, hız ve haz bağımlısı olan insanı, Tolstoy ne de güzel uyarmıştı: “Eğer, verebileceğim en önemli tavsiyenin ne olacağı sorulsaydı, basitçe şunu söylerdim: Allah için, bir an durun, işinizi bırakın, etrafınıza bakın.”

Şimdi mecburen durduk. Durdurulduk… Başımızı iki elimizin arasında alarak… Pişmanlıklar, keşkeler ve dualarla…

Ne de çok kaptırdık kendimizi dünya malına, makamına ve lezzetlerine! Oysa ki Hz. Mevlana dememiş miydi, “Neyi feda edersen, o sana ihsan edilir. Neye kıyamazsan, onunla sınanırsın.” Kıyamadığımız her şey şimdi imtihanımız oldu.

İnsan ne için yaşar?

Gerçek özgürlüğün, kaybetmekten korktuğumuz her şeyden vazgeçmek olduğu bize hep söylenmedi mi? Rabbimizin, “Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile; biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmak sûretiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara, 155) hitabını hiç mi duymadık?

O deprem anında ne ile meşguldük? Ya da tüm ömrümüz boyunca neyle zaman geçirdik? Halık Teala’nın rızasına ne derece uygundu yaptığımız işler? O an Ataullah İskenderi’nin sözünü kaçımız hatırladık; “Allah’ın sizin hakkınızdaki hükmünü merak ediyorsanız, neyle meşgul olduğunuza bakın!”

O küçük kıyameti andıran sarsıntıda O’nu (cc) ne kadar hatırlayabildik? O anda kimlerin yanımızda olmasını istedik? Ömrümüz bir film şeridi gibi geçti mi gözlerimizin önünden? “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz” düsturunu o an hatırladık mı?

Osman Köycü / Unsplash

Yine o anda, “Say ki öldün! Yalvardın, yakardın, sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil, öyle yaşa” diyen İmam Gazali’yi hatırlayıp bir fırsat daha vermesi için yalvardık mı Mevla’mıza? Hayatta kalanlarımız, güneşin yükselmeye başladığı her günü, “o gün” bilebildi mi?

Yeniden başlayabilmek

"Hayat, inanan ve salih amel işleyenlerin dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur" diyen Aliya İzzebegoviç’i daha iyi anlamanın ve bu ikinci ömrümüzde, öncelik sıralaması yaparken, O’nun (cc) rızasını en başa koymanın zamanı artık.

Peki sarsılan psikolojimiz? Onu nasıl tedavi edeceğiz? Eğer sorun tıbbi müdahale düzeyinde değilse, Razi, “İnsan için meşguliyetten daha iyi bir tedavi yoktur” diyerek bunun yolunu göstermiş. Allah yolunda, O’nun rızasına uygun işlerle meşguliyet…

“Yüzleşmeyen korkular sınırlarınız olur” der Robin Sharma. Belki de hepimiz ölümle yüzleştik ve artık kamil insan olma yolunda güvenle ilerleyebileceğiz.

“Her şeyin bittiğini düşündüğünüz bir an gelir. İşte o an başlangıçtır” sözüyle Louis L’amour’a kulak verelim ve bela gibi görünen şeylerin hayra vesile olabileceğini bilelim. Kendiliğimizden yapamadığımız güzel başlangıçları bu tür felaketler tetikleyebilir.

Goethe’nin “Unutma; bugün geriye kalan hayatın ilk günü…” uyarısını her sabah uyandığımızda yeniden düşünelim.

Abdülkadir Geylani Hazretlerinin şu sözünü hep hatırda tutalım: “Eğer hayatın zorlaşırsa, günahlarını hatırla. Onlara tövbe et.”

Hayata yeniden başlamaktan korkmamalı… Çünkü artık sıfır noktasında değil, tecrübelerinle başlıyorsun. Hem de “yakın ölüm” tecrübesini yaşamanın olgunluğuyla…

Prof.Dr. Ulvi Saran’ın, “Ölünce götüremediğin şey senin değildir” sözü, bu depremle daha anlamlı hale geldi hepimiz için.

Son olarak, artık kime ve neye güvenmemiz gerektiğini daha iyi idrak etmeliyiz. Hiç bir dünyevi sigorta insana mutlak koruma sağlayamaz. Bilelim ki, “‎Bir kişi Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa Allah da onu başkasına muhtaç etmez.” (Şems-i Tebrizi)

Aykut GÜL

Dünya Gazetesi Köşe Yazılarım | Youtube | Twitter | Medium | Tüm Medium Yazılarım | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Yazılarım Hakkında

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim