Dengede İlerlemek

Aykut Gül
2 min readMar 10, 2024

--

“Hayat bisiklete binmek gibidir, dengede kalmak için hareket etmek zorundasınız” der Albert Einstein. Onun bisiklet metaforu üzerinden devam edelim yazımıza:

Bir an tahayyül edelim. Bisiklete binen bir insan, neredeyse tüm vücudunu kullanarak dengede kalmaya çalışır ve ilerler. Bazen yavaşlasa da düşmemesi için minimum bir pedal çevirme torku vardır. Bazıları hiç pedal çevirmeden de bir süre ayakta kalabilirler ancak bu esnada bile önemli bir enerji harcamak ve daha uyanık olmak durumunda kalırlar. Fakat normalde bisikletli, hızlı veya yavaş bir yol kateder. Bazen vites küçültür, bazen vites yükseltir. Böylelikle enerjisini en optimum düzeyde kullanır. Sadece ayaklar iş yapıyor gibi görünse de aslında vücudun her organı aktif haldedir. Hızlandığında otomatik olarak vücut öne doğru yatar aerodinamik bakımdan. Peki ya direksiyondaki eller? Onların yönlendirmesi olmasa harcanan tüm enerji boşa gitmez mi? Bisiklet sürüşünde sonuçta hedefe varmak için yolda olmak, yolda kalmak ve menzile doğru, hızlı ya da yavaş sürekli yol alabilmektir önemli olan. Gözler ise neredeyse 360 derecelik alanı sürekli kontrol eder ve tüm verileri beyne iletir. Bu süreçte çevreden ve organlardan gelen milyonlarca veriyi analiz eden beyin, sinir ağlarını en üst düzeyde kullanır. Çok basit gibi görünen bir bisiklete binme eyleminde, dengede kalabilmek ve yol alabilmek için tüm vücut ahenkle çalışır.

Yazının başında verdiğimiz Einstein’ın sözü aslında hayatta bir çok meselenin çözümüne işaret eder: Dengeyi sağlamak ve bunun için sürekli hareket halinde olmak…

Dengemizin bozulması hareketsizliğimizden. Teknoloji insanları sedanter bir hayat tarzına zorladı. Enerjisini minimum düzeyde kullanmaya programlanmış insan vücudu da buna hemen uyum sağladı.

Ancak ilahi düsturda, bir işi bitirince diğer bir işe koyulmak vardı. Sabah gün ışığının üzerimize uyurken doğmaması vardı. Yolculuğa çıkılacağında gün ağarmadan yola koyulmak vardı. Hiç bir yaşam emaresi olmayan hareketsiz birine selam vermemek vardı.

Mağarada yaşayan, av yapan, sürekli yürüyen veya koşan taş devri insanının hayatı oldukça dengeliydi. Hareket etmemesi aç kalması, yırtıcılardan kaçamaması demekti. Durmak ölmek demekti taş devri insanı için… Aslında bu düstur bugün için de geçerli. Ancak bugünün hareketsiz yaşamı çok yavaş bir ölüm olduğundan bunun farkına varamıyoruz.

“Şans, hareket halindekilerden yanadır” der James Austin. Hareket halindeyseniz konfor alanının dışına çıkmış ve görünür hale gelmişsiniz demektir.

Görünür olmak ise yeni nasipler demektir.

Bugünlerde özellikle gençlerin hep şikayet ettikleri motivasyon eksikliğinin çözümünü de harekete bağlar Pat Mesiti: “Motivasyon; yakıt olarak amaç depolar, vizyonla yola çıkar ve eylemle kendini gerçekleştirir.”

Ezcümle; Fahrettin Razi’nin dediği gibi, “İnsan için meşguliyetten daha iyi bir tedavi yoktur.”

Aykut GÜL

Dünya Gazetesi Köşe Yazılarım | Tüm Medium Yazılarım | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Yazılarım Hakkında

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim