Simon Infanger / Unsplash

Daha Zinde Bir Ramazan…

“Motivasyon yakıt olarak amaç depolar, vizyonla yola çıkar ve eylemle kendini gerçekleştirir.” — Pat Mesiti

Aykut Gül
3 min readApr 16, 2022

--

Bir süre ara vermeyi planlamıştım yazılarıma ancak çok kısa bir ara sonrasında yeniden dönüş yapmam gerekti. “Tarımda Kendimize Yeterli miyiz? Algılar ve Gerçekler” başlıklı makalemi, bu konuda yoğunlaşan talepler üzerine yazdım. Onunla tekrar yazılara dönmüş oldum.

Ramazan ayının tam ortasına gelmişken bazı deneyimlerimi ve önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ramazan ayı; açlıkla gelen nefis terbiyesi, riyazet, tefekkür, acziyet ve biraz da yavaşlama, frene basma ayı… Bununla birlikte alışkanlıkların değişmesi, endorfin ve dopamin kaynaklarımızın azalması; canlılığımızı azaltmaya ve verimsizliğe sevk edebiliyor. Önemli işlerimizi, projelerimizi Ramazan ayı sonrasına erteliyoruz sıklıkla… Gergin, sinirli ve sabırsız hallerimizi de Ramazan’a bağlıyoruz çoğu zaman…

Oysa ki, kadim kültürümüzde bu olumsuzlukların hiç biri yer almaz. Ramazan, açlıkla birlikte rehavet değil zindelik getirmelidir. Gerçekte tokluktur insanı rehavete iten. Açlıkla ibadetler daha bir derinlik kazanır, zihin daha berraklaşır ve kalp de daha dingin olur. Olmalıdır da… Olmuyorsa zaman ve enerji yönetimimizde bir sorun var demektir. Yavaşlamak, vites küçültmek; atıl kalmak, zamanı heba etmek demek değildir. Bilakis yeniden doğmak ve zamanı hissetmektir.

İnsan, tercihlerinden ibarettir. Yattıkça yatmak ister, uyudukça uyumak istersiniz. Yedikçe de daha fazla yemek… Rehavet çukuruna düştüğünüzde oradan kurtulmak kolay olmaz. Sonrasında insan, orucu uykuya, sanal oyunlara ve miskinliğe tutturur.

Ramazan’ın, oruç ikliminin, içten içe, bir an önce bitmesini mi istiyoruz yoksa lezzetini derinden hissederek tüm yıla yayabilseydik mi diyoruz?

Soru şu: “Ramazan’da rehavete düşmemek için neler yapılabilir?” Aşağıdaki 6 başlıkta bunun için yapılması gerekenleri maddelemeye çalıştım:

Uyku düzeni: Gece mutlaka uyumak ve sahur yapmak esastır. Sahurla birlikte teheccüt, diğer ibadetler, sonrasında sabah namazı ve güneşin doğuşuna kadar uyanık kalmak… Bu saatler en bereketli ve en dingin olduğumuz saatlerdir. Günün en önemli işlerini ve en özel ibadetlerinizi bu saatlerde yapabilirsiniz. Gün doğumundan 45 dakika sonra, işiniz müsaitse kısa bir süre uyuyabilirsiniz. Bunun yanı sıra 30–45 dakikalık bir kaylule — gündüz uykusu — da geceden kalan eksikliği giderecektir. Unutmayalım ki yarım saatlik bir gündüz uykusu iki saatlik bir gece uykusu demektir. Sahurun yapılması bize tavsiye edilmiştir. Ancak sahurdan sonra yatmak, sabahleyin kötü bir mideyle ve dinlenmemiş olarak uyanmak demek olduğundan bir çoğumuz sahuru ya geçiştiriyoruz veya gece uyumadan erken sahur yapmayı tercih ediyoruz.

Beslenme düzeni: İftarla birlikte oruç hali sona ermekte ancak aşırı yemek vücudunuzu yormaktadır. İftarla sahur arasında sürekli yememiz, özellikle de ağır yemekleri ve normalde daha az yediğimiz tatlıları fazla tüketmemiz rehavetimizi artırıyor. Gündüz açlıktan, gece ise aşırı tokluktan hep mahmur, yorgun ve uykusuz vaziyette günlerimizi geçiriyoruz. O nedenle hafif yemekler ve mümkünse sıfır işlenmiş şeker ile zinlediğimizi korumamız mümkün.

Soğuk duş: Havalar ısınmaya başladı. Soğuk duşa başlamanın zamanı geldi. Zaten duşun sonunda ayaklara soğuk su tutmanın sünnet olduğunu biliyoruz. Yürüyüşler ve teravihlerle hareketliliğinizi sağlamalı ve mümkünse kısa da olsa soğuk duşu denemelisiniz. Şahsen duşun sonuna doğru beş dakika kadar soğuk duş almaya gayret ediyorum. Yaz aylarında ise duşun tamamında soğuk suyu tercih ediyorum. Soğuk duşun, fizyolojik ve psikolojik açılardan önemli yararları var. Gün boyu eksilen endorfini, çikolata veya tatlılardan almak yerine soğuk duşla da temin edebilirsiniz. Soğuk duş, beyne elektro şok sağlar ve bu sizin daha dingin, açık zihinli ve uyanık olmanıza neden olur. Kilo vermenize yardımcı olduğunu belirten araştırmalar mevcut. Ayrıca dolaşım sistemini daha etkin çalıştırmaya katkı sağlar.

Önemli not: Özellikle soğuk duş başta olmak üzere tüm öneriler kişisel deneyimlerdir. Sağlık riskleri varsa mutlaka dikkate alarak ve gerekiyorsa doktor tavsiyesiyle kendi kararlarınızı almalısınız. Herkesin kendine özel durumu olabilir.

Etkili zaman ve dikkat yönetimi: Daha az ekranlara maruz kalma. Dengeli bir hayat sürdürme. İş hayatı, sosyal hayat, manevi hayat… Hepsi uyum içinde ve dengeli olmalı.

Kendini motive etme: En büyük yanlışımız, daima dışardan birilerinin veya bir şeylerin bizi motive etmesini beklemekte. Oysa ki, kendimizi motive etmenin yol ve yöntemlerini geliştirmemiz gerekir. Yukarıda saydığımız maddeler uygulanırsa zaten böyle bir mesele kalmayacaktır.

Kendini eğitme: Eğitim, son nefese kadar devam eder. Dijitalleşme ile kendi kendine eğitim veya öğrenmeyi öğrenme kavramları öne çıkmaya başladı. Aktif okuma, not alma, not yapma ve bunları paylaşma yoluyla hem kendimizi hem de çevremizi eğitmeye ve aydınlatmaya çalışmalıyız.

Ramazan ayında yavaşlamak demek, rehavet, atalet ve tembellik etmek değildir. Bir de bunun üstüne Ramazan’ı suçlamak manen çok tehlikelidir. Ramazan bize dinginlik, canlılık ve üretkenlik sağlamıyorsa yukarıdaki maddeleri uygulamada sıkıntımız var demektir.

Ramazanın ikinci yarısına daha zinde, daha şevkli ve heyecanlı başlamak dileğiyle…

“Sürekli yaptığımız şey ne ise biz oyuz, o zaman mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.” — Aristoteles

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim