Bu Kış Neden Fırsata Dönüşmesin?

En iyi web tasarımcıları, neden daha çok İskandinav ülkelerinden çıkıyor?

Aykut Gül
3 min readNov 14, 2021

Güneyde henüz kışı hissetmesek de ülkemizin bir çok yerinde havalar soğudu. Bazıları kışı pek sevmez. Belki de yaz mevsiminin daha çok tatili, denizi veya yaylayı hatırlatıyor olmasındandır.

Aslında her mevsimin kendine göre güzellikleri var. Yaz mevsimini sevenlere hatırlatalım, kış olmasa yaz anlaşılmaz... Ama çoğumuz herhalde hep bahar olsa diyecektir.

Kışın genellikle kapalı havalar ve kapalı ortamlar akla gelir. Çoğumuz için de ekranlar; kaçma, bağlanma, eğlenme, sosyalleşme ve dedikodu mahallidir. Henüz metaverse’de yaşamaya başlamış olmasak da biz orada yaşamayı seviyoruz. Çoğu hanede televizyon, evde ve uyanıksanız doğal olarak açık kalır. Hatta tek başına yeterli olmaz sanal dünyamızı da açarız. Gözümüz, kulağımız bir o ekranda, bir diğerinde…

Allah’ın sevmediği işlerin her türlüsünün olduğu diziler, filmler, sosyal medya ve oyunlar yerine, neden O’nun rızasına uygun bir hedef doğrultusunda “salih amel” işlemeyelim bu uzun kış gecelerinde? Unutmayalım ki, “boş ve faydasız işler”den uzak durmamız ve salih ameller işlememizdir bize emredilen…

Bu kış, bu kısır ve verimsiz döngüyü kırmaya ne dersiniz? Bahara kadar kendimize yatırım yapmaya, özellikle de kış gecelerinde harcayacağımız yaklaşık sekiz saati ekransız (verim işler hariç) geçirmeye var mısınız?

Ekranlar kapalı ne yapabiliriz ki? Geceler bitmek bilmez diyeceksiniz belki… Elbette ki hayatımızı daha anlamlı kılacak bir hedefimiz, bir derdimiz olmazsa çok haklısınız. Bilemiyorum, etrafımızda olan onca olumsuz gelişmeler, felaket haberleri, ülkemizin tam bir cendereye alınmış olması vb bizi rahatsız etmiyor mu? Yoksa artık kanıksadık mı? Sadece şikayet etmekle, çözümü siyasilere havale etmekle sorumluluktan kurtuluyor muyuz? Sokrates, “Bir şeyler değiştirmek isteyen insan önce kendinden başlamalıdır.” derken haksız mı?

İnanıyorum ki, etrafımızdaki her gelişmeden, kendi gücümüz, etki alanımız, cüzi irademiz oranında sorumluyuz. “Hesap günü”nde bunun hesabını verebilecek miyiz?

“Hiç bir şey yapmama korkusu, bir şeyi kötü yapma korkusunu geçerse iş üretmeye başlarsınız.” — Alain de Botton

Her şeyden önce kendimizi her anlamda daha da güçlendirmeliyiz. Ülkenin her bir ferdinin daha güçlü olması Türkiye’nin güçlü olmasıdır. Bu ise bölgemizde mazlum milletlere daha çok destek olabilmek ve zalimin zulmünü engelleyebilmektir. Şunu bilelim ki, “Dünya, en çok kötü insanların şiddetinden değil, iyi insanların sessizliğinden acı çeker.” (Napolyon)

O nedenle, çok geç olmadan, silkelenme vakti. Hepimizin, başkalarına göre, daha iyi olduğumuz ve özelliklerimiz var. Bunları bilelim ve geliştirmek için biraz kafa yoralım. Ne yapabileceğimiz konusunda istişarelerde bulunalım. Sonrasında, örneğin Nisan ayına kadarki dönem için, bir hedef belirleyelim. Bu hedefe ulaşabilmek için ölçülebilir, sayısal göstergelerimiz olsun. Nihayetinde her gün ortaya koymamız gereken performans değerini hesaplayalım.

En iyi web tasarımcılarının, kış gecelerinin çok uzun ve soğuk olduğu İskandinav ülkelerinden çıktığına dair bir yazı okumuştum.

Başlangıçta zorlanabiliriz. Sabırla planımızı hayata geçirelim. Alışkanlık haline geldikten sonra daha kolay olacaktır. “Sürekli yaptığımız şey ne ise biz oyuz, o zaman mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.” (Aristoteles)

Tüm kış kullanabileceğimiz yaklaşık olarak beş yüz saatimiz var. Yarın demeden, bu pazar gününde hedefimizi koyalım, planımızı yapalım ve uygulamaya geçelim. Bunların tamamı için de bir not defteri tutalım. Bu not defteri ilk adımımız olacaktır. Unutmayalım ki yüzlerce kilometrelik bir maraton ilk adımla başlar…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim