Brett Jordan / Unsplash

“Bildirimler”in Esiri Olmak

Aykut Gül
3 min readSep 15, 2022

--

Odaklanma sorunu, bugün, sadece çocukların ve gençlerin sorunu değil. “İşe kendini vermek”, “Akışta kalmak” gibi kavramlar günümüzde her zamankinden daha fazla konuşulur oldu.

Odaklanabilmek için çocuklarına ilaç kullananların sayısı az değil. Sınav başarısızlıkları, iş kazaları ve verimsizlik meselelerinin temelinde odaklanamama yatıyor.

Yoğunlaşma, konsantrasyon, dikkat, ilgi, kilitlenme; odaklanma ile alakalı olarak kullandığımız diğer ifade ve terimler.

Tüm bunların eksikliğinin temelinde teknolojinin doğru kullanılamaması yer almakta. Belki de bizim teknolojiyi kullanmamızdan çok teknolojinin bizi kullanmasıdır esas sorun.

Teknolojik esaretin, teknolojinin verimsiz kullanımının temelinde ise bildirimlerin (notifications) hayatımıza gereğinden fazla müdahil olduğu gerçeği yatmakta.

Yönetimi tamamen elimizde olan bildirimler konusuna yeterince hassasiyet göstermiyor ve sürekli olarak kendi iznimizle kendi odağımızı kaybediyoruz.

Okuduklarımızı anlamıyor, aynı sayfayı tekraren okuyoruz. Toplantılarda konuşulanları takip edemiyor, anlatılanlar ve üzerinde tartışılanlar hakkında, uykudan yeni uyanan birisi gibi soru soruyor ve zor durumda kalıyoruz.

Televizyonlardaki tartışma programlarında, konuşan kişinin dışında diğerleri akıllı (!) telefonlarla uğraşıyor, kimse kimseyi dinlemiyor, kendilerini izleyen milyonlara saygısızlık ettiklerini bile fark etmiyorlar. Çünkü bildirimler, önemli toplantı ve programlarda bile kapatılmıyor, taraftarlarından gelen uyarılara ve değersiz bilgilere kendilerini kaptırıyorlar.

Ruhsuz cihazlardan esirgemediğimiz ilgimizi en yakınlarımızdan uzak tutuyoruz. Oysaki Buddha’nun dediği gibi “İlgi, cömertliğin en nadide ve en saf şeklidir.”

İbadetlerimizin, dualarımızın ve tefekkürümüzün içinin boşalmasında, kalitesinin düşmesinde, sizce de bildirimlerin etkisi yok mu? Bu konuda Kemal Sayar hocamıza kulak vermekte fayda var:

Düşünmek inziva ister. Tefekkür, dünyaya gitmek, onunla konuşmak ama sonra yaşadıklarımızı hazmedebileceğimiz bir tecrit hücresi bulmakla gerçekleşir. İçe dönüş olmadan ne güzel bir dize çıkar, ne de ilham verici bir düşünce. İbadet de önünde sonunda bir sevgi yoğunlaşmasıdır, Tanrı’yla aradaki perdelerin kalkması, onun varlığına dikkat kesilerek sadece huzurda olma halidir. Dikkat, hayret ve şükranı besler (Kemal Sayar, Dikkat Ekonomisi).

Başta akıllı telefonlar olmak üzere tüm ekranlardan gelen, özellikle de sesli bildirimler, zamanımızı almıyor gibi görünseler de enerjimizi sömürüyorlar. Bir bildirime beş saniye bakmak gerçekte onlarca dakikalık dikkat kaybına, yeniden o işe konsantre olabilmek için ise büyük enerji kaybına neden olmakta, kalbimizi ve zihnimizi gereğinden fazla meşgul etmekte.

Odaklanma ile kişisel enerji yönetimi arasında önemli bir ilişki var. Sonuçta sonsuz enerjiye sahip değiliz. Bildirimlerin bozduğu dikkatimizin yeniden toparlanması çabası enerji kaybına, dikkatin toparlanamaması ise iş verimliliğinin düşmesine yol açmakta.

Bunun kesin çözümü, “Bildirimler ve Odak” seçeneklerini yeniden ayarlamak ve tek bir tıkla tüm bildirimleri kapatmak. Çok hayati olan bir ve veya iki konuda bildirimler açık tutulabilir.

Eğer bildirimlere çok “bağımlı” isek en azından bir hafta için “bildirim detoksu” yapmak, kayıp ve kazançları fark etmemiz açısından gereklidir.

Bir diğer konu, yoğun çalışma öncesinde mutlaka cihazların kapatılması veya sessize alınması. Bu cihazların kesinlikle fiziksel erişim mesafemizin dışında tutulması. Çünkü bildirim gelmese bile elimiz otomatik olarak cihaza gidebiliyor.

Aslında sadece çalışma zamanlarının sorunu değil bildirimler. Uzun tuvalet kullanımlarına da neden olan küçük ekranlar, her an ve her yerde sürekli olarak bizi meşgul etmekte ve enerjimizi tüketmekte. Cuma hutbesi esnasında bildirimleri kontrol eden ve sosyal medyaya dalanların sayısı az değil.

İnsan artık kendisi ile kalamadığı, sıkılmaya vakit bulamadığı için yeni fikirler üretemiyor. Hiç bir zaman “bekleme modu”na (stand-by) geçemediğimiz için beynimizdeki işlenmemiş bilgilerin düzenlenmesi, ayıklanması, harmanlanması ve birbirleri ile ilişkilendirilmesi eskiye kıyasla daha az gerçekleşiyor. Daha az düşünüyor, daha robotik tarzda bir hayat yaşıyoruz.

Aslında başta sosyal medya olmak üzere teknoloji ilgimizi çalıyor. Bize bedava sunulduğunu sandığımız hizmetler için farkında bile olmadan, ilgimizi sarf ederek ağır bedeller ödüyoruz.

Sonuçta sosyal etkileşim azalıyor, kendimizle kalamıyor, düşünemiyor, üretemiyor ve giderek robotlaşıyoruz.

Tefekkür, aktif dinleme, ibadet ve rabıta gibi kavramlar değersizleştirilirken; anda kalma, meditasyon, yoga, zihinsel arınma vb pratikler önemli bir pazar haline getirilmekte. Kendi kültürümüzde ve inançlarımızda saf olarak var olan uygulamalar, Batıdan ambalajlanarak ve bedeli ödetilerek gelince daha değerli oluyor.

Esas olan, her şeye hak ettiği kadar zaman ayırmak, enerji harcamak. Bugünün problemleri, bu dengenin bozulmasından kaynaklanmakta…

Unutmayalım ki, bildirimleri açmak kendi irademiz dahilinde. Seçim ve sorumluluk tamamen kendimize ait. Cüzi irade sınırlarında hesap verecek olan insanın, bu konuda hemen, şimdi, ertelemeden bir adım atması, hayatında büyük bir değişimin başlamasında vesile olacaktır.

Bu konu hakkında, Eylül 2020'de yayınladığım “Verimliliğin Anahtarı: Dikkat Yönetimi” başlıklı Medium makalemi okuyabilirsiniz.

Aykut GÜL

Youtube | Medium | Yazılarıma Ücretsiz Abone Olun | Medium’a Ücretsiz Katılın | Tüm Yazılarım | Yazılarım Hakkında

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim