Anis Coquelet / Unsplash

Berat Kandili ve Temize Çıkabilme Çabası

“Allah’ın sizin hakkınızdaki hükmünü merak ediyorsanız, neyle meşgul olduğunuza bakın!”

Aykut Gül
2 min readMar 17, 2022

--

Günün işlerini erkenden toparlamıştı Ömer. Bu gece Berat Kandili idi. Berat; temize çıkma, kurtulma, suçlu olmama anlamlarına geliyordu. İnsanın batağa saplandığı bir dünyada arınmak için önemli bir fırsattı.

Bir süredir hayatında yeni, temiz bir sayfa açma amacında olan Ömer, çalışma masasında, elinde kağıt-kalem olduğu halde düşüncelere daldı. Geceyi öyle bir planlamalıydı ki O’nun (cc) rızasını kazanabilsindi. Kağıda notlar aldı. Geceyi her detayına kadar planlamak istiyordu. (Kandil gecesini planlamak da neydi?!) Ancak Ömer kararlıydı. Büyük ikramiyeyi kazanmak (!) istiyordu. Yılda bir gelen bu fırsatı O’na (cc) gerçekten yakınlaşmasına vesile olabilecek işlere ayırmak iştiyakıyla doluydu.

Bu, televizyon karşısında Kandil programını izleyip geceyi ihya etme programı değildi. Bir kaç sayfa Kur’an-ı Kerim okuma, nafile namaz kılma… Bunlar elbette olacak ancak daha farklı bir şey bulmalıydı.

O’nun rızası daha çok neyde olabilirdi? Kırık kalpler, daralan göğüsler, yardım bekleyen eller?..

Pandemi sonrası sosyal ve psikolojik boyut her zamankinden daha önemli hale gelmişti. O halde bunu öne çıkarmalıydı.

İki kademeli basit plan yaptı Ömer… Ve akşamın karanlığı henüz çökmeden uygulamaya geçti.

Önce, telefonunu eline aldı, kulaklığını taktı ve telefon rehberini taramaya başladı. İlk olarak, kırgın olduğu ve yıllardır temas kurmadığı bir kaç dost ve akrabayı seçti. Ömer, her aradığı kişiyle, hiç bir hesaplaşmaya girmeden, Kandillerini kutlayarak, iyi dileklerini sunarak son derece sakin görüşmeler gerçekleştirdi.

Arananların bir kısmı şaşkın, mahcup ve bir o kadar da sevinçliydiler. İlk adımı atan olmak, onları yeniden kazanmak ve bunu böyle özel bir arınma gününde yapmak, elbette ki sadece Allah içindi.

Ardından yaşlı, hasta ve yakın akrabaları aradı teker teker… Aradıkça rahatladığını, sadrına inşirah geldiğini farketti. Hiç bir dünyevi menfaat olmasızın yapılan bu aramalarda kazanılan gönüller ve alınan hayır dualar her türlü kazanımın üzerindeydi.

İkinci aşamada ziyaretler vardı. Gündüzden arayıp randevulaştığı yaşlı, hasta, yatalak, kimsesiz, yetim, yoksul ve yoksun kişiler… Yakın bir arkadaşı ile birlikte eyleme geçti. Kısa ve seri ziyaretlerle ve küçük hediyelerle çok sayıda insana dokundu. Bazılarının gözyaşları ve samimi duaları… Yıllardır yatalak olan insanların çare arayan hüzünlü bakışları… Bir şey yapamasan da bu onlar için çok şey aslında diye düşündü Ömer. Belki de en büyük kazanç onlardan kendine ders çıkarmak. Şükredecek ne çok şeyimizin olduğunu fark etmek.

Gecenin ilerleyen saatlerinde geriye kalan onlarca dokunulmuş yürek vardı Ömer için. Onların minnet dolu bakışları ve asla çevrilmeyeceğini düşündüğünüz hayır duaları. Ömer, bundan sonra, ömrü ve imkanı olduğu sürece, bu planını daha da geliştirerek, her kandil gecesinde uygulamaya söz verdi. Geriye kalan ömründe, hep iyilik peşinde koşmaya, hiç kimseye karşı önyargılı olmamaya ve yaptığı her işte sadece O’nun(cc) rızasına odaklanmaya karar vermiş olmanın derin hazzını yaşıyordu.

Şimdi, tüm bunları sindirmenin, kendi iç alemine dönmenin, kendisiyle hesaplaşmanın, itirafların, pişmanlıkların, nasuh tevbesinin ve seccadenin üzerinde affedildiğini hissedinceye kadar ısrarla beklemenin zamanıydı Ömer için…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim